Yılmaz, Van’daki programları kapsamında, Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Akademik Yılı Açılışı ve Fahri Doktora Tevdi Töreni’ne katıldı.
Cengiz Andiç Kültür Merkezi’nde fotoğraf sanatçısı Murat Cacim’in sergisini gezen Yılmaz, törende yaptığı konuşmada, 2023-2024 akademik yılının hayırlı olmasını diledi, fahri doktora ünvanı için üniversite senatosuna teşekkür etti.
Üniversitelerin ekonomik ve sosyal kalkınmanın itici gücü olarak toplumun ve hayatın tam merkezinde yer aldığını belirten Yılmaz, her alanda toplumsal seviyeyi yükseltme işlevi gören üniversitelerin aynı zamanda fikri inşa zemini oluşturduğunu dile getirdi.
Üniversitelerin önemli bir misyonunun da öğrencileri geleceğe ve iş gücü piyasasına hazırlamaları olduğunu kaydeden Yılmaz, şöyle konuştu:
“Bizler de üniversitelerimizi, kaliteli beşeri sermayenin ve toplumsal refahın kaynağı olarak görüyoruz. Her bir yükseköğretim kurumumuza bilimin toplum için faydalı bir ürüne dönüşmesine imkan veren, öncü kurum olarak yaklaşıyoruz. Yükseköğretim, Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve en çok yatırım yaptığımız alanların başında geliyor. Üniversiteleri, doğu batı ayırmadan ülkemizin dört bir yanında yaygınlaştırırken yükseköğretimde ihtisaslaşma ve güçlü akademik performansı destekledik. Yükseköğrenim dahil eğitim öğretim bütçesi 2002’de 10 milyar lira seviyesinden 720 milyar liralık seviyeye ulaşmıştır. Üniversite sayımız 76’dan 208’e, öğretim personeli sayımız 70 binden 184 bine, öğrenci sayımız ise 1,6 milyondan yaklaşık 8 milyona yükselmiştir. Bir dönem gençlerimiz kıyafetlerinden dolayı üniversite kapısından geri çevrilirken bugün herkes için demokratik, özgür ve bilim odaklı yükseköğrenim yapısına kavuşmuş durumdayız.”
Üniversiteleri yaygınlaştırırken, öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını da unutmadıklarını, Türkiye çapında yurtların yatak kapasitesini 954 bine çıkardıklarını, bu sayıyı yakın zamanda 1 milyona taşımayı hedeflediklerini vurgulayan Yılmaz, yükseköğretimde harçları kaldırdıklarını, bunun yanında, kredi veya burs olarak lisans öğrencilerine aylık 1250 lira, yüksek lisans öğrencilerine 2 bin 500 lira ve doktora öğrencilerine 3 bin 750 lira destek verdiklerini anlattı.
“Yükseköğrenimde ülkemizin yakaladığı başarıyı uluslararası raporlar da teyit ediyor”
Üniversiteli gençlere son dönemlerde teknolojik cihaz desteği ve ücretsiz internet desteklerini şekillendirdiklerini ifade eden Yılmaz, diğer taraftan bilim insanı desteklerini artırdıklarını ve akademisyenlerin özlük haklarında iyileştirmeler yaptıklarını kaydetti.
Üniversitelere Ar-Ge ve TEKNOKENT yatırımları için 10 milyar liranın üzerinde teşvik verildiğini anlatan Yılmaz, “Akademisyenlerimizce üretilen makaleler bugün dünyanın önde gelen bilimsel dergilerinde yayınlanmakta, önemli bilim organizasyonlarında Türk akademisyenlerin bildirilerine yer verilmektedir. Yükseköğretimde ülkemizin yakaladığı başarıyı uluslararası raporlar da teyit ediyor. Uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education’ın 2024 Dünya Üniversiteler Sıralamasında ilk 400’e 3, ilk 1000’e 11 üniversitemiz girmeyi başardı. İlk kez 3 üniversitemizin birden ilk 400’de yer almış olması çok kıymetli. Türkiye’den toplam 75 üniversite listeye girdi ve Türkiye dünyada en fazla temsil edilen 7. ülke oldu. Van YYÜ’nün sıralamada yer alan 75 üniversitemizden biri olması takdire şayandır.” değerlendirmesinde bulundu.
Eğitime yapılan yatırımların bir günde meyve vermediğini, bir süreç gerektiğini vurgulayan Yılmaz, bu başarıların 20 yılda yapılan çalışmaların, yatırımların sonucu olduğunu ifade etti.
İstihdam odaklı program seçimi, akademik üretkenlik hedefleri, üniversite-sanayi işbirliğinde yeni modeller, teknoparklar ve dijital imkanlarla yükseköğretim sisteminde hep daha iyiye ilerlediklerini aktaran Yılmaz, Türkiye Yüzyılı’nda, kalkınmanın en önemli unsuru olan eğitimin en temel öncelikleri olacağını belirtti.
Yükseköğretimde vizyonlarının bütün üniversitelerin üretkenlik, inovasyon ve sürdürülebilir ilerlemenin markalaşmış birer merkezi haline gelmesi olduğunun altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti:
“Üniversitelerimizin küresel rekabet gücünü artırıp ilk 500’e giren Türk üniversitesi sayısını en az 10’a çıkarmak istiyoruz. Özellikle depremde zarar gören üniversite kampüslerimizi eskisinden daha iyi hale getirmek için çalışmaya devam edeceğiz. 2011 Van depreminden sonra uzun süre burada görev yapmıştım. O dönemde YYÜ’ye büyük yatırımlar yapıldı. Hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadı. Bu da Van’ın yeniden canlanmasında çok önemli katkıda bulundu. Bunu diğer illerimizde de tekrarlayarak yolumuza devam edeceğiz. Yükseköğretim kurumlarımızın bulundukları şehrin ve bölgenin ihtiyacına göre farklı alanlarda bölgesel kalkınmaya katkı sunduğunun bilincindeyiz. Özellikle Bölgesel ihtiyaçları dikkate alarak üniversitelerin kapasitelerini güçlendireceğiz. Üniversitelerimiz birbirinin kopyası olmamalı, farklılıklar olabilmeli. İçinde bulunduğu bölgeye göre kendisini farklılaştırabilen, bölgenin kalkınma perspektifiyle kurumsal gelişim stratejilerini örtüştüren üniversitelerimiz çok önemli bir görev icra edeceklerdir.”
“Üniversiteler, etrafında ne fiziki ne zihinsel duvarlar olmayan kurumlar olmalıdır. Üniversiteler açık sistemler olmalıdır” diyen Yılmaz, “Ön lisans ve lisans programlarının içeriklerini meslek ve istihdam odaklı yenilemeye devam edecek, programları geleceğin mesleklerine uyumlu hale getireceğiz. Öğrencilerimize sosyal adalet ve fırsat eşitliği temelinde yükseköğretim hizmeti sunmayı sürdüreceğiz. Ben Bingöl Lisesi mezunuyum daha sonra da ODTÜ’de öğrenci oldum sonra eğitim hayatım devam etti. Eğitim olmasa bugün karşınızda Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak durmazdım. Ülkemizin dört bir yanında bu üniversiteler gençlerimize bu imkanı sundukları ölçüde sosyal adalet anlamında da çok önemli görev icra ettiklerini görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Tek bir masumun dahi burnunun kanamasını istemeyiz”
Akademik başarı kadar ahlaki ve insani değerleri içselleştirmenin, bu değerleri özümsemenin de önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, dünyanın dört bir yanında çatışmaların yaşandığı, küresel adaletin olmadığı bugünün dünyasında bu değerlerin her türlü kıymetin üzerinde olduğuna dikkati çekti.
İsrail ve Filistin bağlamında yaşanan insani dramın sonuçlarının ortada olduğunu belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz Türkiye olarak tek bir masumun dahi burnunun kanamasını istemeyiz. İsrail’in süregiden işgali, Gazze’deki yaşam koşullarını her geçen gün daha da ağır hale getirdi. Son saldırılar ise Gazze’deki durumun vahametini daha da artırmış durumda. Camilerin ve sivil yerleşim yerlerinin bombalanması kabul edilemez. Gazze’de yaşayan toplumun izole edilmesi, en temel haklarından, sudan, gıdadan, elektrikten mahrum bırakılması uluslararası hukuka da temel hak ve özgürlükler anlayışına da demokratik ve ahlaki değerlere de her türlü insani değere de aykırıdır. Buna sessiz kalan birçok uluslararası çevreyi ve ülkeyi ibretle takip ediyoruz. 2,5 milyonluk Gazze halkının göçe zorlanması da insan hakları açısından hiçbir şekilde kabul edilemez.”
Milyonlarca sivilin, kadınıyla çocuğuyla açlık tehlikesiyle karşı karşıyayken bölgeye insani yardımların kesilmesinin sözün bittiği yer olduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
“Yardımların kesilmesi gibi adımlar, mevcut çatışmaların zaten mağdur ettiği sivillerin daha fazla acı çekmesine yol açacaktır. Orantısız saldırılar, içinde bulunduğumuz durumu daha da çıkmaza sürükleyecektir. Tırmanmanın yayılmadan kontrol altına alınması samimi temennimizdir. Tarafların itidalle hareket ederek fevri adımlardan uzak durmaları son derece önemlidir. Çatışmaların durmasını teminen temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’mız, dünyadan birçok liderle yaptığı görüşmelerde bu ilkeli tutumumuzu ve itidal çağrımızı her defasında ifade ediyor. Türkiye olarak, tarafların talep etmesi halinde esir takası dahil her türlü arabuluculuğa hazır olduğumuzu ifade ettik. 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin devleti kurulmadan, bölgeye huzur gelmeyeceğine inanıyoruz. Bu süreçte Filistinli mülteciler başta olmak üzere Filistin halkına yönelik yardımların devam etmesi kritiktir.”
Gazze halkının ihtiyaç duyacağı insani yardım malzemelerini, ilaçtan dayanıklı gıdaya, konserveden çocuk bezine kadar göndermeye başladıklarını anlatan Yılmaz, “Bazı ülkeler bölgede tansiyonu daha da yükseltecek agresif hamleler peşindeyken biz Türkiye olarak bize yakışanı yaptık. Çatışmaların ve acıların sonlandırılması için elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.” dedi.
Van YYÜ’nün 41 yıllık köklü geçmişe sahip ve bölge bazında da kalkınmaya yönelik projelere destek veren önemli bir kurum olduğunu bildiren Yılmaz, şöyle konuştu:
“Hepiniz üniversiteli olmanın anlamını kavrayarak, kendi alanlarınızda hayallerinizi gerçekleştirecek, başarıdan başarıya koşacaksınız. Sizlerden, üniversitede bulunduğunuz her anı, bilimi, araştırmayı ve kendinizi geliştirmeyi önceleyerek vaktinizi en verimli şekilde geçirmenizi bekliyoruz. Gençlik enerjinizi istismar etmek isteyen her türlü yapıdan uzak, karşılıklı saygı ve kardeşliğin hakim olduğu bir atmosferde yeni dünyalara kapı açacaksınız.”
Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli ise üniversitelerinin köklü ve kurumsal kimliği, sağlam bir zeminde işleyen idare ve yönetim sistemi, akademik sosyal ve kültürel olanakları ile Türkiye’den ve yurt dışından başarılı öğrenci ve öğretim üyelerinin en çok tercih ettiği yükseköğretim kurumları arasında yer aldığını vurguladı.
Yılmaz’a diploma takdimi ve cübbe giydirilmesiyle sona eren programa, Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ozan Balcı, AK Parti Van Milletvekilleri Burhan Kayatürk, Kayhan Türkmenoğlu, Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Tümgeneral Aykut Tanrıverdi, Van Cumhuriyet Başsavcısı Harun Karahan, vali yardımcıları, kaymakamlar, Emniyet Müdürü Atanur Aydın, dekanlar ve üniversite personeli katıldı.