Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Savunma Sanayinin Yarınları Için Gençlerimize Odaklanacağız

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Lübnan’ın çeşitli bölgelerinde çağrı cihazlarının patlatılmasına ilişkin, “Hem terör saldırılarında hem de ülkeler arası çatışmalarda çok farklı yöntemlerin, teknolojilerin kullanıldığını görüyoruz. Bu konuda, kendi ayakları üzerinde durabilen toplumlar kazanacak.” dedi.

Yılmaz, bir otelde düzenlenen Savunma Sanayii Yetenek Yönetimi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, teknolojik gelişmelerin ülkelerin ekonomik büyüme, güvenlik ve küresel rekabetteki yerini belirleyen önemli faktörlerden başında geldiğini belirtti.

Bilgiye dayalı teknolojik üretimin, ülkelerin stratejik hedeflerine ulaşmalarını sağlayan en kritik alanı oluşturduğunu ifade eden Yılmaz, bilim ve mühendislik gibi alanlarda uzmanlaşan insan kaynağının bu tasarım ve üretimin temelini oluşturduğunu söyledi.

Zirvede izlenen videoda yer alan “Başarının arkasında insan var” şarkısına atıfta bulunan Yılmaz, kalkınma ve gelişme sürecinin arkasında esas itibarıyla insanın olduğunu dile getirdi.

Cevdet Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunları üreten nedir diye baktığımızda, arkasında, donanımlı, nitelikli, birlikte çalışma iradesini gösterebilen bir insan topluluğu var. Hedefler koyabilen, o hedefler etrafında güçlü bir şekilde organize olabilen toplumlar kalkınmış toplumlardır. Yapamayacakları iş yoktur. Bunun da özünü insan oluşturmaktadır. İnsan kalkınmanın amacı, hedefi olduğu gibi en büyük vasıtasıdır. Savunma sanayi alanında durum tabii ki farklı değil. İnsan kaynağı savunma sanayinin en önemli unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.”

Cevdet Yılmaz, yenilikçi projelerin hayata geçirilmesi ve teknolojik üstünlüğün sağlanmasının, yetkin insan kaynağıyla mümkün olduğunu vurguladı.

Savunma sanayisinin yüksek teknolojinin en ileri uygulamalarının gerçekleştiği bir alan olduğuna işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:

“Sektördeki başarı, doğrudan doğruya uzman mühendislerin, araştırmacıların ve teknisyenlerin bilgi birikimiyle şekillenir. Bu açıdan Savunma Sanayii Başkanlığımız bünyesinde kurulan Savunma Sanayi Akademisi’ni son derece önemli bir hamle olarak görüyorum. Savunma Sanayii Yetenek Yönetimi Zirvesi’nin yine bu kapsamda savunma sanayi kazanımlarımızı yarınlara taşımak ve daha da güçlendirmek için faydalı bir platform olacağına inanıyorum. İlkini gerçekleştiriyoruz. Bu devam edecek, bir gelenek olarak inşallah çok daha güçlü bir şekilde yarınlara taşınacak.”

“Başkalarına muhtaç olanlar, başkalarının merhametine güvenmek zorunda”

Yılmaz, savunma sanayisindeki temel amaçlarının kendi imkanlarıyla üretebilecekleri hiçbir ürünü dışarıdan temin etmemek ve yerlilik, millilik oranlarını sürekli artırmak olduğunu anlattı.

Geçmişte edindikleri deneyimlerin, savunma ürünlerinin tasarımı ve üretiminde tam bağımsızlığa ulaşmanın vazgeçilmez bir gereklilik olduğunu açıkça ortaya koyduğuna dikkati çeken Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Daha dün yaşananlar, bu anlamda hepimize çok şeyler söylüyor. Ülkeler, artık birbirleriyle çok farklı şekillerde çatışmalar yaşayabiliyor. Hem terör saldırılarında hem de ülkeler arası çatışmalarda çok farklı yöntemlerin, teknolojilerin kullanıldığını görüyoruz. Bu konuda, kendi ayakları üzerinde durabilen toplumlar kazanacak. Başkalarına muhtaç olanlar, başkalarının merhametine de güvenmek zorundadırlar. Dünyamızın çok da merhametli bir dünya olmadığını hep birlikte görüyoruz. Güçlü olmak, kendi ayaklarımızın üstünde durmak, kendi imkanlarımızı oluşturmak zorundayız. Geleceğimiz, güvenliğimiz için bu son derece önemli.”

“Dosta güven, düşmana korku veren bir güç olmak zorundayız”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin bölgesel jeopolitikte bir yandan küresel güvenlik dinamiklerinde söz sahibi, diğer yandan da savunma alanında daima hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Milli savunma sanayiyi güçlendirdikçe, küresel barış, istikrar ve güven ortamına sağlayacakları katkının da artacağına inandıklarını dile getiren Yılmaz, “Dosta güven, düşmana korku veren bir güç olmak zorundayız. Bunu, barış, istikrar için yapıyoruz. Herhangi bir tehdidi önceden caydırmak için gerçekleştiriyoruz. Halkımızın emniyeti, güvenliği için yapıyoruz. Dolayısıyla Türkiye güçlendikçe, bölgemizin de istikrarı artacaktır, küresel istikrara da katkımız güçlenecektir.” diye konuştu.

– “Siyasi irade ve teknik yetkinlikler birleştiğinde sonuç üretebiliyoruz”

Yılmaz, Türk savunma sanayinin elde ettiği başarıların hem istatistiklerde hem de sahada somut bir şekilde kendini gösterdiğini aktardı.

Savunma sanayi ekosisteminin bugün 3 bin 500’den fazla firması ve 90 bini aşkın çalışanıyla ülke ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörlerden biri haline geldiğini anlatan Yılmaz, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Savunma sanayi sadece bir güvenlik meselesi değil aynı zamanda bir refah meselesidir. Savunma sanayinde oluşturulan teknolojiler, yetkinlikler, ekonominin tamamına sirayet ederek katma değeri daha yüksek bir ekonomi oluşturmamıza, dolayısıyla halkın refahının artmasına da katkıda bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı’mızın savunma sanayi konusundaki kararlılığıyla yüzde 20’lerde olan savunma sanayi yerlilik oranı bugün yüzde 80’leri aşmıştır. Bunun iftihar ediyoruz. Bu konuda çok güçlü bir siyasi irade ortaya koyan, bunu da sürekli bir şekilde devam ettiren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımızı sunuyoruz. Siyasi irade ve teknik yetkinlikler birleştiğinde sonuç üretebiliyoruz. İkisi de tek başına sonuç üretmenize yetmiyor. Güçlü bir siyasi irade ve güçlü bir teknik yetkinlik ve beceriyle sonuç alıyorsunuz. İşte Türkiye tecrübesi bunun çok güzel bir örneği.”

Savunma sanayisindeki gelişmeler

Cevdet Yılmaz, başarısını sahada ispat etmiş insansız hava araçlarının tasarımı, üretimi ve satışında Türkiye’nin dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasında yer aldığını anımsattı.

Diğer taraftan kara ve deniz savunma araçlarında, dünyada kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülkeden biri olduklarını söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti:

“Milli savunma projesi sayımız 1000’i aşmış durumdadır. Ürünlerimiz dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor. Dost ve müttefik ülkelerin envanterlerinde yerlerini alıyor. Savunma sanayi ülkemizin yüksek katma değerli ihracatında önemli bir rol oynuyor. İnşallah gelecekte daha da yükselerek devam edecek. Sadece 2024 yılı içerisinde 171 farklı ülkeye ihracat yapılmış olması takdire şayan bir başarıdır. “Defence News Top 100 for 2024″ araştırma sonuçlarına göre dünyanın en büyük 100 savunma şirketi arasında ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN, MKE ve ASFAT olmak üzere beş Türk şirketi yer almıştır. Marlin SİDA’dan modüler zırhlı kuleye, ANKA 3’ten GÖKDOĞAN’a her bir projemiz ayrı bir başarı hikayesi ve gerisinde nice fedakarlıklar, emekler, çabalar. Savunma sanayi başarılarımızın arkasında, tasarımdan üretime kadar hayalleri gerçeğe dönüştüren mühendislerimizin elleri var. Teknokentlerden organize sanayi bölgelerine, üniversitelerden AR-GE merkezlerine insan kaynağımızın alın teri var, akıl teri var. Bunun kıymetinin farkındayız. Milli yetkinlik hamlesiyle bu alandaki insan kaynağı kalitemizi daha ileri seviyelere taşıyacağımıza inanıyoruz.”

– “Farklı bakış açıları bir araya gelecek ki oradan yeni fikirler çıksın”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, savunma sanayinde artık tek bir alanda uzmanlaşmış yetkinliklerin yeterli olmadığının altını çizdi.

Mühendislik, bilgisayar bilimleri, matematik, fizik ve biyoloji gibi çeşitli disiplinlerde uzmanlaşmış, aynı zamanda esnek ve yenilikçi düşünebilen yeteneklere ihtiyacın arttığını dile getiren Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Farklı eğitimlerden, disiplinlerden gelen insanların bir araya gelmeleri yenilikçiliğin de zeminini oluşturuyor. Farklı bakış açıları bir araya gelecek ki oradan yeni fikirler çıksın, yeni bakış açıları oluşsun. Diğer taraftan, teknolojik gelişmeler hızlı olduğundan çalışanların sürekli öğrenmeye ve gelişime açık olmaları gerekiyor. ‘Biz eğitimi aldık, olay bitti’ yok. Artık bugünkü dünya Peygamber Efendimizin sözüyle ‘Beşikten mezara kadar ilim’. Başka türlü bu dünyada ayakta kalmanız mümkün değil. Bu hem yeni teknolojilere adapte olma hem de mevcut becerileri sürekli geliştirme anlamına geliyor. Özellikle yapay zeka uzmanları, veri bilimcileri ve siber güvenlik profesyonelleri, savunma sanayinin geleceği için vazgeçilmez roller üstlenmeye başladı. Siber güvenlik giderek güvenliğin genel yapısı içinde daha kritik bir noktaya geliyor. Bu alanda biz de kendi kurumsal yapımızı gözden geçiriyoruz. Daha güçlü, daha bütünleşik bir siber güvenlik sistemi oluşturma yönünde hükümet olarak çalışmalarımız var. Bunları önümüzdeki dönemde kamuoyuyla paylaşacağız. Kurumsal yapımızı da çok daha güçlü ve çok daha bütüncül bakabilen hale getirme yönünde hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.”

“Genç nesilleri geleceğe hazırlamak durumundayız”

Savunma sanayi insan kaynağının daha teknoloji odaklı, esnek, çok disiplinli ve sürekli gelişen yetkinliklere sahip olmasının gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “6 Ağustos 2024 tarihinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantımızda bu yönde karar alınmıştır. Savunma sanayinin yarınları için ihtiyaç duyulan insan kaynağı yetkinlik envanterinin belirlenmesi ve yetenek yönetimi konularında gençlerimize odaklanacağız.” dedi.

Sadece bugünün ihtiyaçlarına odaklanmış bir eğitimle geleceği inşa edemeyeceklerinin altını çizen Yılmaz, şunları kaydetti:

“Gelecekte oluşacak ihtiyaçları şimdiden görerek genç nesilleri geleceğe hazırlamak durumundayız. Bu anlamda hem bugünün ihtiyaçlarını karşılayan hem de geleceğin ihtiyaçlarına cevap veren bir eğitim sistemiyle yolumuza devam etmek durumundayız. TEKNOFEST gibi, DENEYAP Atölyeleri gibi çocuklarımızı ve gençlerimizi küçük yaştan itibaren inovasyona ısındıran girişimlerin ne kadar etkili olduğunu görüyoruz. Mesele sadece teknik bir uzmanlık meselesi değil. Gençlerimize o heyecanı verme, özgüveni kazandırma, birlikte çalışma başarma tecrübesini kazandırma meselesi. Savunma sanayinde sağlanan başarıların diğer sektörlere yansıyarak bir kalkınma modeli haline geldiğine hep birlikte şahitlik ediyoruz. İnsan kaynağımızın daha da zenginleşmesiyle sektördeki liderlik konumumuzu güçlendireceğiz. Yetenekli ve donanımlı profesyonellerle hem yerel hem de küresel ölçekte rekabet gücümüzü artıracak ve başarımızı sürdürülebilir kılacağız.”

Yılmaz, Milli Yetkinlik Hamlesi’ni başlatan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ve tüm paydaşlarını tebrik etti, Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye’yi öncü konuma taşıyacak yeniliklerde payı olan işçisinden mühendisine herkese teşekkürlerini sundu.

Cevdet Yılmaz, günün anısına Savunma Sanayii Yetenek Yönetimi Zirvesi paydaşları ile hatıra fotoğrafı çektirdi.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.