Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin AK Parti döneminde tek haneli enflasyonlarla tanıştığını belirterek, “Son yıllarda dünyadan, bölgemizden, birçok sebepten kaynaklanan geçici bir yükseliş dönemindeyiz ama tekrar tek haneli rakamlara orta vadede geri döneceğiz. Bunu yaparken, afetin yaralarını sararken ve tek haneli enflasyona giderken, büyümeyi ve istihdamı asla ihmal etmeyeceğiz.” dedi.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan Orta Vadeli Program’ı açıkladı: Atılım sürecini başlatacağız
Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Orta Vadeli Program’a (OVP) ilişkin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması öncesinde yaptığı sunumda, programın merkezi yönetim bütçesinin hazırlanma sürecini başlatan temel doküman olduğunu belirtti.
OVP’nin makro politikaları, temel ekonomik büyüklükleri, toplam gelir ve gider tahminlerini, bütçe dengesi ve borçlanma durumuyla kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren temel politika dokümanı olduğunu söyleyen Yılmaz, programın kamu kesimi ve özel kesim için belirsizlikleri azaltan, öngörülebilirliği arttıran bir yol haritası niteliği taşıdığını ifade etti.
Programın 2024-2026 dönemini kapsadığını ve Cumhurbaşkanı kararıyla resmileştiğini belirten Yılmaz, şöyle konuştu:
“Orta Vadeli Program’da 2024-2026 dönemine ilişkin temel amaçlar, makro ekonomik hedefler ve politikalar ile öncelikli yapısal alanlar yer almaktadır. Bu anlamda bir yenilik yaptığımızı ifade etmek isterim. Geçmiş OVP’lerden farklı olarak bu yılki OVP’de, ek üç şeklinde yapısal reformlarımızı içeren, belli bir takvim dahilinde bunları ortaya koyan bir çalışmayı da kamuoyuyla bugün paylaşmış oluyoruz. Programın ilk yılında uygulanacak politikalara ve somut tedbirlere ayrıntılı olarak 2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer verilecektir.”
OVP’nin iki aylık süreçte, uyumlu bir ekip çalışmasıyla hazırlandığını dile getiren Yılmaz, bu sürecin bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla programın Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla son bulduğunu ifade etti.
Yılmaz, OVP ile deprem afetinin yaralarını saracaklarını ve geleceğe dönük yaşanabilecek afetlerle ilgili riskleri azaltıcı yatırımları hızlandırarak hayata geçireceklerini belirterek, şöyle devam etti:
“İkinci en temel amacımız, makro ekonomik ve finansal istikrarı sağlamak ve orta vadede tek haneli enflasyona tekrar ülkemizi kavuşturmaktır. AK Parti döneminde son 20 yılda ülkemiz tek haneli enflasyonlarla tanıştı. Son yıllarda dünyadan, bölgemizden, birçok sebepten kaynaklanan geçici bir yükseliş dönemindeyiz ama tekrar tek haneli rakamlara orta vadede geri döneceğiz. Bunu yaparken, afetin yaralarını sararken ve tek haneli enflasyona giderken, büyümeyi ve istihdamı asla ihmal etmeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın her zaman altını çizdiği gibi yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifi içinde büyümemizi ve istihdamımızı devam ettireceğiz.”
“Mali disipline büyük önem vereceğiz”
Ekonominin amacının insana hizmet ve toplumun refahını arttırmak olduğunu vurgulayan Yılmaz, sosyal adalet ve refahın bu programın en temel eksenlerinden biri olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunları hangi temel politika araçlarıyla gerçekleştireceğiz diye baktığımızda ise üç ana başlığın ön plana çıktığını söyleyebilirim. Birincisi, depremin tek seferlik harcama etkileri, bütçe açığını azaltıcı etkileri bir kenara bırakılacak olursa mali disipline büyük önem vereceğiz. Son yirmi yılın en önemli kazanımlarından biri olan mali disiplini korumaya devam edeceğiz. Para politikasını, dönemin ihtiyaçlarına ve şartlarına göre güncellenmiş haliyle uygulamaya devam edeceğiz. Burada makro çerçeveyi hedefleri elbette hükümet, hükümet programlarıyla ortaya koyacağız. Merkez Bankamız da araç bağımsızlığı çerçevesinde, üzerine düşeni yapacaktır. Üçüncü başlığımız ki çok önemli yapısal dönüşümler, yapısal dönüşümlerde de önemli bir çerçeveyi oluşturduk. Burada orta vadede somut etkiler bekliyoruz. Kısa vadede ise yapısal dönüşümler gerçekleştiren bir ülke olarak beklentileri iyileştirmeyi, beklenti kanalıyla kısa dönemli olumlu etkileri de arttırmayı hedefliyoruz.”
Dünya ekonomisinin son 20 yılda ortalama 3,6 büyürken, son yıllarda yüzde 3’lere gerilediğini anlatan Yılmaz, “Diğer taraftan yine dünya ticaretinin de bundan etkilendiğini görüyoruz. Normalde dünya ticareti büyümenin de üstünde gerçekleşirdi. Bu yıl bakın 2023’te sadece yüzde 2,3 bir dünya ticaretinde büyüme bekleniyor.” dedi.
Yılmaz, bunda salgın ve Rusya-Ukrayna savaşı başta olmak üzere jeopolitik gerilimlerin etkili olduğunu kaydetti.
Dünyada, ekonomide korumacılığın güçlendiğine işaret eden Yılmaz, “Her ülke artık kendi çıkarı peşinde ve dünyadaki ortak kurallar yerine, farklı gruplaşmalarla korumacılık eğilimlerinin güçlendiği bir dönemdeyiz. Bu dönemin şartlarını iyi okuyarak politika şekillendirmek durumundayız. Dünya ve bölgemiz çok zorlu bir dönemden geçiyor. Ama bu zorlu dönemler aynı zamanda fırsatların da oluştuğu dönemlerdir. Güçlü, tecrübeli liderliği olan ülkeler, güçlü kadroları olan ülkeler, planları, programları olan ülkeler bu zorlukları daha hızlı göğüsleyecek ve fırsatları çok daha etkili bir şekilde değerlendireceklerdir. Türkiye de öncü ülkelerden biri olacak diye düşünüyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
“İşsizliğimizi de orta vadede tek haneye düşürmeyi yine hedefliyoruz”
Yılmaz, son yirmi yılda Türkiye’nin ortalama yıllık büyüme oranının yüzde 5,5 olarak gerçekleştiğini, dünyada bu rakamın 3,6’da kaldığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Baktığınızda bu yıl 1 trilyon 67 milyar Türk lirası bir milli gelire ulaşacağız., dolar bazında. Kişi başına gelirimizin 12 bin 415 dolar olmasını bekliyoruz. Dönem sonunda ise 1 trilyon 318 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe, kişi başına da 14 bin 855 dolara ulaşmayı öngörüyoruz. Nüfusumuz bu arada dönem sonunda 88 milyon 750 bine ulaşmış olacak ve Türkiye bu dönemde yıllık ortalama yüzde 4,5 bir hızla büyüme kaydedecek. Niye yüzde 5’in biraz altına geldik? Burada tabii ki temel mesele deprem, bunun etkileri arttı. Az önce arz ettiğim dünyadaki, bölgemizdeki şartlar ve küresel olarak daralan ticaret. Bütün bu şartlar altında dahi dünya ekonomisinin büyüme hızının 1,5 puan üzerinde bir büyümeyi Türkiye olarak başaracağımıza inanıyoruz.”
İstihdamı hiçbir şekilde ihmal etmeyeceklerinin altını çizen Yılmaz, istihdamda OVP’de yıllık ilave 909 bin olmak üzere 2 milyon 727 binlik toplam artış beklediklerini ifade etti.
“Buna rağmen işsizlik oranımızda arzu ettiğiniz ölçüde bir gerileme olmuyor ama yine de tek haneli rakamlara gidiyoruz.” diyen Yılmaz, şöyle konuştu:
“Bunun sebebi de iş gücü piyasasına katılım oranlarında hızlı bir yükseliş bekliyoruz. Özellikle gençlerin, kadınların daha fazla iş gücü piyasasına girmesiyle, ki bu çok olumlu bir gelişme yükselmesi katılım oranının, ama işsizlik oranını istihdamdaki büyük artışa rağmen sınırlayan bir hadise. İşsizliğimizi de orta vadede tek haneye düşürmeyi yine hedefliyoruz. Bu büyümeyi şöyle de izah edebiliriz, birinci yarıda 3,9 büyümüştük, biliyorsunuz 2023’te. İkinci yarısında özellikle turizmin ve ihracatın katkısıyla, daha yüksek bir büyüme performansıyla yılı 4,4 büyüme oranıyla kapatmayı öngörüyoruz. 2024’te yüzde 4, 2025’te 4,5, 2026’da yüzde 5 şeklinde ivmelenerek büyümemizin devam etmesini bekliyoruz.
Enflasyona gelecek olursak, bu dönemde az önce ifade ettiğim dünya şartları, yine yaşadığımız afetler, başka birçok faktör, özellikle son dönemde kurdaki hareketler, ücret ve gelir politikaları bütün bunların bir bileşkesi olarak, geçici olarak enflasyonda bir yükseliş söz konusu. Bu yükseliş 2023 yılındaki enflasyon tahminimizi yüzde 65’lere yükseltmiş durumda. Ancak şunu ifade edebilirim. Bu bir geçiş dönemidir. Bu geçiş döneminin sonrasında, çok daha sağlıklı bir zeminde, kalıcı bir şekilde enflasyonu düşürmenin de yolunu açmış oluyoruz bu programla. Baktığınız zaman orta vadede yüzde 8,5 gibi tek haneli bir rakamı hedefliyoruz. 2024’te 33, 2025’te 15,2 şeklinde ara hedeflerle birlikte buraya ulaşacağız. Bu çalışmayı Merkez Bankamızla birlikte yaptığımızı da ifade etmek isterim.”
Yılmaz, turizm gelirlerinin bu yıl 55,6 milyar doları, 2026’da 71,3 milyar doları bulacağını bildirerek, sağlık turizmi başta olmak üzere hızlı bir gelişim beklediklerini, diğer taraftan ihracatın bu yıl 255 milyar dolar, 2026’da ise 302,2 milyar dolara ulaşmasını, aynı süreçte ithalatın da 367 milyar dolardan 414 milyar dolara çıkmasını beklediklerini söyledi.
“Yurt içi tasarruflarımızı da arttıracağız”
Cari açığı, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) oranla yıl sonunda eksi 4 civarında tahmin ettiklerini dile getiren Yılmaz, OVP dönemi sonunda ise eksi 2’ler civarında gerçekleşmesini beklediklerini söyledi.
“Cari açığın düşmesi şu anlama geliyor. Yurt içi tasarruflarımızı da arttıracağız. Aynı dönemde, toplam yurt içi tasarruflarımızın milli gelire oranla 1,6 puan artış göstereceğini tahmin ediyoruz” diyen Yılmaz, merkezi yönetim bütçe gider ve gelirlerine ilişkin şu bilgileri verdi:
“2023’te 6,5 trilyon civarında bir giderimiz, 4,9 trilyon civarında bir gelirimiz, 1,6 trilyon bir açık söz konusu. 2024’te 11 trilyon gider, 8,4 trilyon gelir, 2,6 açık var. 2025’te ise 12,7 trilyon gider, 10,9 trilyon gelir, 1,8 trilyon açık var. Bunlar mutlak rakam olarak ifade edildiğinde, çok anlamlı olmayabilir. Milli gelire oranla, bu rakamların hepsine bakmak gerekiyor ama burada seriye baktığınız zaman özellikle bütçe dengesinin ve faiz dışı dengenin giderek iyileştiği bir süreç. 2024’te biraz ağırlıklı bir harcamamız var. Bu da büyük oranda depremle ilgili. Rakamsal olarak da ifade etmek isterim. 2023’te depreme ayırdığımız merkezi yönetim bütçesi 762 milyar Türk lirası. 2024’te depreme ayırdığımız kaynak, 1 trilyon 62 milyar Türk lirası, 2025’te 566, 2026’ta 380 milyar. Yani giderek son iki yılda azalıyor. Dolayısıyla 2023 ile 2024’teki görünümün bozulması, bütçe açığının artması büyük oranda deprem harcamalarıyla ilgili. Toplamda baktığınız zaman bu dönemde 3 trilyona yakın bir kaynağın afetin yaralarını sarmak için kullanılacağını ifade edebiliriz. İleriki yılları, bugünkü değere çektiğimizde de 2 trilyonu aşan bir kaynağın burada kullanılacağını söyleyebiliriz.”
Merkezi yönetim giderlerinin 2023, 2024, 2025’te yüksek seyredeceğini gördüklerini, 2026’da giderlerin daha sağlıklı bir yapıya kavuşacağını ifade eden Yılmaz, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYH’ye oranının 2023’te 19,3 iken, dönem sonunda 20,6’ya ulaşmış olacağını söyledi.
Yılmaz, “Bütçe dengesine baktığımızda bu yıl ve gelecek yıl milli gelire oranla bütçe açığımızın eksi 6,4 olacağını, 2025’te bunun 3,4’e düşeceğini, 2026’da eksi 2,9’a ineceğini öngörüyoruz. Maastricht Kriterleri var biliyorsunuz Avrupa Birliği’nin, ‘Yüzde 3’ün altında olmalı’ diyor bütçe açığını milli gelire oranı. Dönem sonunda Maastricht Kriterleri’ne gelmiş olacağız deprem harcamaları dahil olmak üzere. Deprem harcamalarını çıktığımızda çok daha tabii ki sağlıklı bir bütçe görünümü olduğunu söyleyebilirim. 2025’te faiz dışı dengenin sıfıra yaklaştığını, 2026’ta bir miktar fazla verildiğini göreceksiniz.” diye konuştu.
Türkiye’nin AB tanımlı borç stoku açısından dünyadaki en iyi ülkelerden bir tanesi olduğunu vurgulayan Yılmaz, “2024’te AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı yüzde 35’lere geçici olarak yükselecek. Kademeli bir şekilde düşerek 2026’da kamu borç stokunun milli gelire oranını yine yüzde 33’ler civarına getirmiş olacağız. Bu önemli bir performans. Gelişmekte olan tüm dünyada bu rakam nedir derseniz, yüzde 65. Kalkınmış, gelişmiş ülkelerde bu rakam nedir derseniz, yüzde 109. Yani Türkiye kamu olarak diğer ülkelerle, dünyayla mukayese edildiğinde çok iyi bir performans gösteriyor depremin etkilerine rağmen.” sözlerini kullandı.
“Yapısal reformlar, OVP’de 7 öncelikli yapısal alan şeklinde tarif edildi”
Yılmaz, yapısal reformların, OVP’de 7 öncelikli yapısal alan şeklinde tarif edildiğini belirterek, şöyle dedi:
“Büyüme ve ticaret, beşeri sermaye ve istihdam, finansal istikrarı ve fiyat istikrarını sağlamak, kamu maliyesi, afet yönetimini iyileştirme, dijital ve yeşil dönüşüme adapte olmak, iş ve yatırım ortamını iyileştirmek. Bu yedi başlık altında yapısal reformlarımızı OVP’nin eki olarak ilan ettik. Büyüme ve ticarette ne yapacağız? İhracatımızın da ana lokomotifi olan sanayide dönüşümü destekleyeceğiz. Yine demir yolu liman bağlantıları başta olmak üzere lojistik imkanları geliştireceğiz. Sanayi dışında tarım, ticaret, hizmet ticareti, madencilik gibi alanlarda önemli dönüşümler ve değişimlere imza atacağız. Beşeri sermayede, istihdam olmazsa olmaz. Az önce de söyledim. Bizim temel hedefimiz insanımıza hizmet, büyümenin temeli de insan. Aslında insana yapılan yatırım hem sosyal refahı arttırıyor, hem de beşeri sermaye kanalıyla ekonomik potansiyeli güçlendiriyor. Dolayısıyla insanımıza yatırıma devam edeceğiz. Özellikle burada gençlere ve kadınlara dönük bu politikalarımızı odaklayacağımızı ifade edebilirim. İş gücü piyasalarını güvenceli bir şekilde, esnekleştireceğiz. Eğitimde ve istihdamda yer almayan gençlere ve kadınlara dönük çalışmalarımız olacak. Genç ve kadın girişimcilik başta olmak üzere ekosistemimizi geliştireceğiz ve mesleki eğitimi özel sektörle birlikte geliştireceğiz.”
Fiyat ve finansal istikrarın en temel alanlarından biri olduğunu vurgulayan Yılmaz, finans piyasalarındaki reformlarla finans piyasasını geliştirmeye devam edeceklerini, İstanbul Finans Merkezi’ni çok işlevli bir şekilde geliştirmeye kararlı olduklarını ve emeklilik sistemleriyle ilgili yenilikler düşündüklerini ifade etti.
“İsrafın her türlüsüne karşı tedbirleri geliştirmeye devam edeceğiz”
Yılmaz, kamu maliyesinde gelirler ve harcamalar yoluyla etkinliği artıracaklarını anlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Tasarruf kaynakları öncelikli alanlarda, doğru alanlarda verimli, etkili bir şekilde kullanmak demektir. Biz de bu anlayış içinde tasarruflarımızı arttıracağız, israfın her türlüsüne karşı tedbirleri geliştirmeye devam edeceğiz. Vergilemede, adalet ve etkinliği arttıracağız. Dijitalleşme odaklı bir şekilde kayıt dışılıkla mücadele edeceğiz. Sosyal güvenliğin sürdürülebilirliği, sağlık sistemi, sosyal yardımlar, KİT yönetişimi gibi alanlarda önemli tedbirler, önemli iyileştirmeler düşünüyoruz. Diğer önemli bir yapısal alanımız afet yönetimi. Bu konuda bütünsel, mekansal planlamalardan kentsel dönüşümün hızlandırılmasına, afet konutu üretimindeki yeni modellerden, afet sigorta mekanizmasının geliştirilmesine çeşitli başlıklarımız var.”
Yeşil ve dijital dönüşümün ekonomik dönüşümde çok önemli olduğunu belirten Yılmaz, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ilan edilen 2053 sıfır emisyon hedefi, bizim ana çerçevemizi oluşturuyor burada. Çok uzun vadeli bir perspektifle ve sürdürülebilirlik odaklı bir şekilde bu alanı geliştirmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konuşmasının sonunda, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesinin bu dönemin en temel önceliklerinden biri olacağını ifade ederek, bu alanın uluslararası normlara uygun şeffaf öngörülebilir kuralları geliştirme, bürokratik işlemleri sadeleştirme, yatırım yeri tahsisi ve altyapı gibi temel konulardaki sorunları çözme gibi çok detaylara sahip olduğunu söyledi.