Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca çevrimiçi düzenlenen “27 Mayıs 1960 Darbesi Uluslararası Konferansı”nın açılışında konuştu.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni anayasada uzlaşma olmazsa milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız
Sözlerine, darbenin 61. yılı dolayısıyla “sözde” bir mahkeme tarafından idama mahkum edilen Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ı rahmetle anarak başlayan Altun, milletin, onların kararlılıklarını, mücadelelerini ve hizmetlerini daima saygıyla, minnetle hatırlayacağını vurguladı.
27 Mayıs darbesini “vesayet rejiminin doğum anı” olarak adlandırılan Altun, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesinin ayaklar altına alınmasıyla başlayan darbeler döneminin uzun yıllar devam ettiğini, 27 Mayıs darbesinin açtığı yolun 12 Mart muhtırası ve 12 Eylül darbesinden geçerek, 28 Şubat sürecine kadar ulaştığını söyledi.
Bu dönemin, kendisini devletin sahibi olarak gören bir avuç Batıcı elit ile onların “azınlık yönetimi” projesine direnen millet arasında ciddi bir mücadeleye şahitlik ettiğini dile getiren Altun, şunları kaydetti:
“Demokrat Parti’nin mirasçısı olan bir dizi sosyo-politik hareket, vesayete karşı milli iradenin temsilciliğini üstlenmiş, buna mukabil bu hareketlerin önü yeni darbelerle kesilmeye çalışmıştır. Batıcı bir azınlık grubun, dış destekle, çeşitli dönemlerde iktidarı gasbetme çabası, milletimize onulmaz acılar yaşatmıştır. Kardeş kardeşe düşman edilmiştir. Ülkemizin gelişimi sekteye uğratılmıştır. Darbeler, ekonomimizin büyümesine ket vurmuş, dış politikada ise milli çıkarlarımıza ağır zararlar vermiştir.”
Altun, söz konusu sosyo-politik hareketlerin en güçlüsünün 2000’li yılların başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye siyasi hayatına dahil olduğunu belirterek, Erdoğan’ın kararlı, ferasetli ve güçlü liderliğiyle, siyasi yasaklardan kapatma davalarına, dezenformasyon kampanyalarından darbe girişimlerine kadar birçok engelin aşılarak bu günlere gelindiğini vurguladı.
28 Şubat sürecinde okuduğu bir şiir nedeniyle mahkum edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sırtını sadece millete yaslayarak, 2007 e-muhtıra olayı ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi saldırıları milletiyle birlikte püskürttüğünü ifade eden Altun, “Sayın Cumhurbaşkanımızın cesareti sayesinde devlet-millet birlikteliği yeniden tesis edilmiş, demokrasimiz sağlam temellere oturtulmuştur.” dedi.
“Darbe özlemlerini ele veriyorlar”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde atılan tüm adımlara rağmen, vesayet ve darbe zihniyetinin hala ayakta olduğuna işaret eden Altun, şunları kaydetti:
“Bu zihniyet, yıllar içinde kendisini farklı yol ve yöntemlerle hayata geçirmeye çalışmıştır. Vesayetçiler ve darbe sevdalıları dışarıdan aldıkları talimatlarla her dönemde varlık göstermeye çalışmışlardır. 27 Mayıs’tan beri değişmeyen tek özellikleri ise milletimize yönelik kin ve düşmanlıkları olmuştur. Üzülerek görüyoruz ki bugün darbe ve vesayet özlemi duyanların bir kısmı, demokrasi ve özgürlükler konusunda ahkam kesmekten geri durmuyor. Milletimiz, her fırsatta bu meyanda nutuk atanların, karanlık odaklarla iş tutanların ve e-muhtıraları destekleyenlerin, 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında kahvelerini yudumlayıp, işgal girişimini büyük bir keyifle televizyondan izlediklerini net bir şekilde görmüştür. Bunlar, kuzuyu kurtla öldürüp çobanla birlikte yiyen, sonra da sahibiyle birlikte yas tutanlardır. Bunların bir bölümü, geçmişte aldıkları derslere rağmen, darbe özlemlerini ele vermeden edemiyorlar. Bunlardan bazıları Sayın Cumhurbaşkanımıza ‘Sonun Menderes’e benzemesin’ diye ahlaksızca bir tehditte bulunabiliyor ve dahası bu kişiler Gazi Meclisimizin çatısı altında faaliyet göstermeye devam ediyorlar.”
Altun, bu vesayet sevdalılarının asıl derdini çok iyi bildiklerinin altını çizerek, “Yabancı servislerin hesabına devletimizin kılcal damarlarına nüfuz edenleri, ‘sivil toplum’ adı altında fitne tohumu ekenleri, Türk dış politikasını Batıcı bir bağımlılık tuzağına mahkum etmek isteyenleri çok iyi biliyoruz.” diye konuştu.
“Her alanda önemli mücadele verildi”
Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet güçleri ve isimsiz kahramanlarla, terör örgütlerinin Türkiye’den ve sınırlardan sökülüp atılmasından rahatsız olanları iyi bildiklerini belirten Altun, “Sırtını terör örgütüne dayayanları, ‘Terör örgütü Türkiye’ye tehdit değildir’ diyenleri, ‘Suriye’de, Libya’da, Karabağ’da, Kıbrıs’ta ne işimiz var’ diye bizi sorgulayanları çok iyi biliyoruz. Hiç merak etmeyin, bunları aziz milletimiz de çok iyi biliyor.” ifadelerini kullandı.
“Sandık yerine sokakları karıştırmaya çalışmak ne ise bugün suç örgütlerinin tezviratları üzerinden muhalefet yapmaya çalışmak da odur.” diyen Altun, muhalefet, iktidar için her yolu mübah gördükçe, milletin onları iktidara layık görmeyeceğinin altını çizdi.
Muhalefetin yaşadığı siyasetsizlik darboğazını algı operasyonlarıyla ve siyaset dışı mekanizmalarla aşmaya çalıştığına işaret eden Altun, bunun beyhude bir uğraş olduğunu söyledi.
Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde son 20 yılda AK Parti Hükümetlerinin milletin verdiği emanete sahip çıkarak, Türkiye’nin geçmişteki kaotik günlere dönmemesi için her alanda önemli mücadeleler verdiğini ve büyük başarılar elde ettiğini kaydetti.
Türkiye’de suç örgütlerinin beli kırılıp devlet otoritesinin ülkenin en ücra köşelerine ulaştırıldığını dile getiren Altun, bölgede devlet idaresi olmayan ülkelerin Türkiye’ye savaş ekonomisi ile terör ve suç örgütleri ithal etmelerinin önüne geçildiğinin altını çizdi.
“Çetelerle mücadele ederek bugünlere geldik”
Fahrettin Altun, terörün, suç örgütleri ile olan ilişkisini de göz önüne alarak yürüttükleri milli güvenlik politikalarının hem DEAŞ, PKK ve FETÖ gibi örgütleri büyük bir hezimete uğrattığını hem de terörden beslenen illegal yapıların ortadan kalkmasını sağladığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde bugün Türkiye’nin, bölgede bir istikrar ve güven adası olduğunu vurgulayan Altun, şunları kaydetti:
“Hamdolsun bugün Türkiye içerisinde terör örgütleri ve illegal yapılanmaların operasyonel anlamda bir alanı kalmamıştır. Tarih boyunca Türkiye’ye karşı faaliyet gösteren yabancı güçler, kendilerine yerel bir piyon aramışlardır. Buna mukabil, Türkiye’de tutunamayan suç örgütleri de kendilerine birer yabancı hami aramıştır. Denenen senaryo ve oynanan oyun hep aynı olmuştur. Üzerine basa basa söylüyoruz, Türkiye ile diplomatik ve hukuki meseleleri olan kimi aktörlerin meşru zemini bir kenara bırakıp, illegal yapılanmalara tevessül etmesi, bu aktörlerin çaresizliğini göstermektedir. Bunlarla mücadeleye devam edeceğiz. Türkiye’nin bu girişimlere verilecek cevabı olmuştur ve olacaktır. Biz, 1990’lardaki zihniyetle, örgütlerle, çetelerle mücadele ederek bugünlere geldik. ‘Eski Türkiye’ diye anlattığımız şey, işte tam da budur. Suç örgütleri, çete mensupları, karanlık yapılarla iş birliği yaparak Türkiye’nin istikrarsızlaştırılmasına, ülkemizin dışa bağımlılığının pekiştirilmesine hizmet etmiştir.”
Faili meçhullerin AK Parti döneminin değil, ondan önceki dönemlerin kahredici bir gerçeği olduğunu ifade eden Altun, ‘Biz, bu kirli mekanizmalarla mücadele ettik. Terörle mücadele ettik. Türkiye’nin terörle, terör örgütleriyle dizayn edilen bir ülke olmasının önüne geçtik. Bunu yaparken vesayet odakları ile karşı karşıya kaldık. Onları da tarumar ettik. Cumhurbaşkanımızdan Allah razı olsun.” dedi.
Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yürüttüğü mücadele sayesinde dış güçlerin piyonlarını devre dışı bıraktıklarının altını çizerek, “Bugün o günlerin cürümlerini, kirli iş birliklerini önümüze getirenlere diyoruz ki, o cürümlerin sahipleri bugün hala içli dışlı olduğunuz, kendilerinden medet umduğunuz unsurlardır.” diye konuştu.
“Kutlu yürüyüşe engel olamayacaksınız”
“Bugün 1990’ların karanlık aktörlerinin itham ve iftiralarından medet umanlar, geçmişte de FETÖ’den, PKK’dan medet ummuşlardı. Boşuna heveslenmesinler. Milletimiz bu oyunun farkındadır.” diyen Altun, 27 Mayıs darbesini aklamaya çalışanların, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini tartışmaya açmalarının, Türkiye’yi istikrarsızlık ve koalisyonlar çağına geri döndürmeye çalışmalarının da şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Altun, 15 Temmuz gecesi göğsünü demokrasiye siper eden milyonların, yüreklerinde Adnan Menderes ve arkadaşlarına yapılanlara engel olamamanın üzüntüsünü taşıdığını ifade ederek, eğer darbe başarılı olsaydı, devletin bir kez daha azgın bir azınlığın tahakkümüne terk edileceğine işaret etti.
Milletin bu tehdidi fark ettiğini ve tankları çıplak elleriyle durdurduğunu belirten Altun, şunları kaydetti:
“Tam da bu nedenle birileri ‘sivil darbe’ ve ‘tiyatro’ gibi ifadelerle bu şanlı mücadeleye gölge düşürmeye çalışıyor. Şehitlerimizi, gazilerimizi, aziz milletimizi inciten bu ifadeleri kullananlar, dostlarının yaşadıkları hezimeti hazmedemedikleri için bunu yapıyorlar. Bu şer unsurları 15 Temmuz’dan sonra mikroplardan temizlenen devletimizin artan gücünden, terörle mücadeledeki başarısından, operasyonlara karşı direncinden rahatsızlar. 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl dönümünde onlara buradan net bir mesaj gönderiyoruz. Ne yaparsanız yapın, Türkiye’nin kutlu yürüyüşüne engel olamayacaksınız. Hangi komploları kurarsanız kurun, milletimizi durduramayacaksınız. Kimlerle ortak olursanız olun, milletimizle gönül bağımızı koparamayacaksınız.”