Buldan’ın dokumacılıktaki geçmişi bölgede yer alan Tripolis Antik Kenti’ndeki bulgulara göre antik döneme kadar uzanıyor. Geçmişten bugüne dokuma mesleğinin sürdüğü ilçede tezgahlardan çıkan ritmik sesler yankılanıyor.
Az sayıda dokuma ustası, bu tezgahlarla hem geçimlerini sağlıyor hem de bir geleneğin yaşaması için emek harcıyor.
Henüz 15 yaşındayken ahşap tezgahın başına geçen Yaşar Dışkaya da çok sevdiği mesleğinden kopamadı. Dedesi ve babası da dokuma ustası olan Dışkaya, yıllardır ipekten şal ve elbise gibi ürünlerle hayatını kazanıyor.
Dedesi Abdullah Dışkaya’nın evine kurduğu tezgaha gözü gibi bakan Yaşar usta, ilerleyen yaşına rağmen mesleğini ilk günkü heyecanla devam ettiriyor.
“İpliği ve boyayı kendim hazırlıyorum”
Dışkaya, AA muhabirine, yeni nesil otomatik makinelere rağmen el dokumasını bırakmadığını söyledi.
Dedesinden kalma tezgahta ipek dokuma hazırladığını anlatan Dışkaya, şöyle konuştu:
“İpliği ve boyayı kendim hazırlıyorum. Peştamal, şal ve kadınların giydiği yöresel kıyafet olan has ipek üretimi yapıyorum. Atölyemde ürünlerimi 1500 ila 2 bin 500 lira arasında değişen fiyatlarla satışa sunuyorum. Hayatımı dokumacılıkla sağlıyorum. Küçüklüğümüzde herkesin evinde dokuma tezgahı olduğu için anne ve babalarımız bizden yardım beklerdi. Onlara yardım ederdik, öylece bize öğrettiler. O gün bugün 56 senedir dokuma yapıyorum. Hayatımız dokuma içinde geçti. Büyüklerimiz evlatlarını dokumadan kazandığı parayla evlendirdi, çeyizlerini bununla aldılar. Okumak isteyenleri de buradan gelen gelirlerle okuttular.”
Geçmişte Buldan’da her evin altında dokuma tezgahı bulunduğunu kaydeden Dışkaya, son senelerde bu geleneğin unutulmaya başlandığını dile getirdi.
Dışkaya, dokuduğu ürünleri genellikle turistik bölgelere gönderdiğini belirterek, “Otomatik makinelerin çıkmasıyla el tezgahları zamanla kaybolmaya başladı. Bizde el emeği var, bunun kıymetini bilenler oluyor. El tezgahının kalitesi başkadır, el emeği olduğu için otomatiğin dokumasına benzemez.” ifadesini kullandı.