TBMM Genel Kurulunda, Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Raporu görüşüldü.
Rapor üzerinde HDP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, depremin dünyada yaşayan herkesi, bütün canlıları vuran bir doğa olayı olduğunu söyledi. Depremin, insan yaşamının bir gerçeği olduğunu, yer kabuğunun altının soğuyana kadar bu doğa olayının süreceğini ifade eden Kenanoğlu, Türkiye coğrafyasının yüzde 66’sı, yaşam alanlarının da yüzde 71’inin deprem riski altında olduğunu belirtti.
Türkiye’de 18 il, 80 ilçe, 502 köyün altından aktif fay hattının geçtiğini dile getiren Kenanoğlu, “Tüm bu il ve ilçelerde yapılaşmanın tamamen yasaklanması, bunların üzerine bina inşa edilmemesi gerekirken aktif fay hattı üzerindeki illerde imar afları da dahil olmak üzere işlemler ve sistem sürdürülüyor. Afet riski altındaki alanlarının dönüştürülmesi hakkındaki kanuni düzenlemeler bütünlüklü olarak ele alınarak halkın afetlere karşı güvenli olmasını sağlayacak şekilde yeniden düzeltilmeli.” diye konuştu.
-“Kandilli Rasathanesinin çalışmaları göz ardı edilmemeli”
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, araştırma komisyonunun kurulmasından raporun teslim edilmesine kadar yaklaşık 8 aylık bir çalışma gerçekleştirildiğini, kendisinin de üyesi olduğu komisyonda birçok resmi kurum ve sivil toplum kuruluşunun dinlendiğini söyledi.
Çalışma sonucunda 268 öneri içeren 522 sayfalık bir raporun ortaya çıktığına işaret eden Kılıç, CHP olarak raporun büyük bir kısmına katıldıklarını, eksik buldukları kısımlara ilişkin ek görüşlerini de sunduklarını anlattı. Kılıç, “CHP’nin temsilcileri olarak parti rozetlerimizi kapıda bırakarak elimizi vicdanımızdan hiç ayırmadan ve depremden dolayı acı çekmiş herkesin acısını yüreğimizde hissederek çalıştık.” dedi.
Kılıç, Türkiye’de konutların yaklaşık yüzde 40’ının kaçak ya da ruhsatsız olduğunu, denetimden uzak bu yapıların felaketlere davetiye çıkardığını savunarak son 11 yılda çıkan 7 imar affının bu sorunu büyüterek içinden çıkılmaz bir hale getirdiğini ileri sürdü.
“Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrasına ilişkin görülüyor ki ülke olarak daha çok yol katetmemiz gerekiyor.” diyen Kılıç, bağımsız deprem kurulları oluşturulmasını, Kandilli Rasathanesinin çalışmalarının göz ardı edilmemesini, deprem vergilerinin depremin zararlarını azaltacak tedbirler ve deprem sonrası çalışmalar için harcanmasını, toplumsal farkındalık yaratılmasını önerdi.
CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, afet yönetiminin değil, afet risk yönetiminin etkin olması gerektiğini dile getirerek Elazığ, İzmir ve Van depremlerinde hayatını kaybeden yüzlerce vatandaşa rağmen halen risk azaltma odaklı deprem yönetim sistemi kurulamadığını savundu.
Şevkin, bir an önce, afet ve acil durum bakanlığı kurulmasını istedi.
“Sürekliliği sağlanmış bir süreç olarak yürütülmeli”
AK Parti Grubu adına söz alan Sakarya Milletvekili ve Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı Recep Uncuoğlu, komisyonun 10 Kasım 2020’de çalışmalarına başladığını, 128 saatlik 18 toplantıda, 98 kurum, STK temsilcisi ve akademisyeni dinlediğini, komisyona 80 rapor ve belge sunulduğunu, 1916 sayfa tutanak tutulduğunu belirtti.
Türkiye’nin, aktif bir deprem ülkesi olarak sıklıkla yıkıcı depremlerle karşı karşıyla kaldığını, hasar ve can kayıpları nedeniyle de toplumsal hayatın her yönüyle büyük ölçüde olumsuz etkilendiğini dile getiren Uncuoğlu, “Dünyanın aktif deprem kuşaklarından birinde yer almamız nedeniyle var olan deprem tehlikesinin derinlemesine analiz edilmesi ve deprem risklerinin de çok disiplinli olarak yürütülecek kapsamlı çalışmalarla azaltılması ölçüsünde depremlerin afete dönüşmemesi sağlanabilecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Deprem risklerinin azaltılması faaliyetlerinin, sürekliliği sağlanmış bir süreç olarak yürütülmesi, zaman içerisinde gelişmelerin izlenip analiz edilmesi, uygulamaların da sürekli iyileştirilmesi gerektiğini vurgulayan Uncuoğlu, “Riskleri azaltmanın toplumsal bir bilinç haline dönüşebilmesiyle depremlere dirençli bir toplum olabileceğimiz açık bir gerçektir.” diye konuştu.
“Şehir ve yapı türleri üzerinden önceliklendirme yapılmalı”
Uncuoğlu, depremlere dirençli bir toplum olma yolunda, özellikle 1999 depremleri sonrasında ciddi ilerleme kaydetmiş olan Afet Yönetim Sisteminin, kurumsal organizasyonlar ve mevzuat güncellemesini içerecek şekilde, daha da iyileştirilerek eş güdümün sağlanması, bütüncül bir sürdürülebilir sistem olarak yürütülmesi gerektiğini kaydetti. AK Parti’li Uncuoğlu, şunları ifade etti:
“Yapı stokunun ve bunun içerisindeki riskli bina oranının büyüklüğü sebebiyle şehir ve yapı türleri üzerinden önceliklendirme yapılması, deprem zararlarının azaltılması noktasında yol haritamızda en önemli aşamadır. Bunun için deprem tehlikesinin yüksek olduğu nüfusun ve sanayi kuruluşlarının yoğun bulunduğu illerden ve raporumuzda irdelenen yapısal risk faktörlerine haiz yapılardan başlanmasının yerinde olacağı değerlendirilmektedir.
Çalışmaları tamamlanmak üzere olan Mekansal Adres Kayıt Sistemi’nin (MAKS) kapsamlı bir şekilde kullanıma girmesiyle güncellenebilir bir bina envanter kayıt sisteminin hayata geçmiş olacağı değerlendirilmektedir. Yapı denetimine tabi olmamış yapıların da önceliklendirilerek ilgili idarelerce periyodik denetime tabi tutulması ve denetim sonuçlarının bina kimlik sistemine aktarılması, periyodik denetimler sonrasında yıkılacak derecede riskli bina olarak tespiti yapılan yapılar hakkında yürütülmesi gereken iş ve işlemlerin ivedilikle yerine getirilmesi, aksi takdirde ilgili idarelerin bu yapılarda meydana gelebilecek can ve mal kayıplarından sorumlu olacağı yönünde mevzuat düzenlemesi yapılması önem arz etmektedir.”
Uncuoğlu, belediyelerce depreme karşı güvenli olmayan yapı stokunun yoğunlaştığı alanlara ilişkin kentsel dönüşüm ihtiyaçlarının belirlenerek, kentin bütünü ile çevresine etkilerini de dikkate alarak kentsel tasarım projeleriyle yenileme, iyileştirme, canlandırma ve benzeri uygulamaların geliştirilmesine yönelik imar plan çalışmalarının alternatifli olarak yapılmasını istedi.
Uncuoğlu, şu önerilerde bulundu:
“Meri imar planlarındaki emsalin mevcut yapılaşmadan daha az olduğu durumlarda ada bazında kentsel tasarımlarla plan bütünlüğü dikkate alınarak altyapı ve sosyal donatı ihtiyacının karşılandığı emsal artışları veya fonksiyon değişiklikleriyle yapılacak imar planı revizyonlarıyla yerinde dönüşüme öncelik verilmelidir. İlgili mevzuatta düzenleme yapılarak deprem riski yüksek bölgelerdeki belediyelerin yıllık yatırım bütçelerinin yüzde 10’unu kentsel dönüşüm projeleri için ayırmaları sağlanmalı ve ayrılan kaynağın yerinde kullanılması için gerekli denetimler yapılmalıdır.”
Uncuoğlu, komisyon çalışmalarına katkı verenlere teşekkür ederek raporun, deprem zararlarının azaltılması ve can kayıplarının yaşanmaması için alınacak önlemlere katkı sağlamasını temenni etti.
TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, genel görüşmenin tamamlanmasının ardından, birleşimi, bugün saat 14.00’te toplanmak üzere kapattı.