Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremlerin ardından farklı illerden hastaneye nakledilen, yürüme güçlüğü veya ampütasyon gibi nedenlerle Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesinde tedavileri sürdürülen çocuklar, yaşadıkları travmanın izlerini sanatın iyileştirici gücüyle silmeye çalışıyor.
Hastanenin sanat terapisti Gülşen Ayhan’la 45 gün resim çalışmaları yapan çocuklar, renkli dünyalarını ve hayallerini tuvallere taşıdığı eserlerini anlamlı bir sergide bir araya getirdi.
“Çocuklarımızla El Ele Sanatla İyileşiyoruz” isimli serginin açılışında depremzede çocuklar ve yakınlarının yanı sıra hastane Başhekimi Prof. Dr. Evren Yaşar, doktorlar ve sağlık çalışanları yer aldı.
“Bu çalışmalar acıların azalmasına katkı sağlıyor”
Başhekim Prof. Dr. Evren Yaşar, serginin açılışında AA muhabirine yaptığı açıklamada, pediatrik rehabilitasyon ünitesinde engelli çocukların tedavileri yürütülürken, çeşitli aktivitelerle sosyal rehabilitasyonlarına da önem verildiğini vurguladı.
Ünitede tedavi altına alınan depremzede çocuklar açısından bu çalışmaların önemine işaret eden Yaşar, “Depremzede çocuklarımız tedavilerini olurken bir yandan da hemşire kökenli sanat terapistimiz eşliğinde resimler yaptılar. Bu çalışmalar, çocuklarımızın acılarının azalmasına, dünyaya bakışlarının güzelleşmesine katkı sağlıyor. Güzel ruhlarını resimlerine yansıttılar, onların eserlerini burada gördüğümüzde biz de çocuklarımızla bir kez daha gurur duyduk.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Yaşar, depremzede çocukların rehabilitasyonları için farklı sanat ve spor faaliyetlerini de hayata geçireceklerini aktardı.
“Önce yatak başlarında tuvallerle çalışmalara başladık”
Hastanenin sanat terapisti Gülşen Ayhan ise yaklaşık 9 aydır görev yaptığını, tedavi gören çocuklarla birçok sanat aktivitesine imza attıklarını belirtti.
Bu çalışmaların çocukların tedavi süreçlerine çok ciddi katkılar sağladığını anlatan Ayhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Depremzede çocuklarımız da hastanemize ilk geldiğinde duygusal ve psikolojik zorluklar yaşıyordu. İlk etapta resim yapmaya çok sıcak bakmadılar, bizler de onların yataklarının başında numaralı tuvallerle çalışmalara başladık. Renklerin çocuklara dokunuşunun onları ne kadar rahatlattığını, travmalarından uzaklaşmalarını sağladığını gözlemledik. Çocuklarımızın iyileşmeye başlamasıyla birlikte de grup çalışmalarına geçtik, süreci daha sanatsal bir boyuta taşıdık. 45 günlük bir süreçte bu güzel eserleri ortaya çıkardılar. Çocuklar resim yaparken çok mutlu ve huzurlular, farklı bir dünyanın içerisine giriyorlar, hastane ortamından uzaklaşıyorlar.”
“Geriye bir tek torunum kaldı”
Hatay’ın Antakya ilçesinden geldiklerini, 8 Şubat’tan beri tedavi gören torunu için hastanede olduklarını aktaran 47 yaşındaki Yeliz Gülen de yaşadığı zor günleri şu sözlerle dile getirdi:
“Depremde kızımı, damadımı, küçük torunumu kaybettim. Ailesinden geriye bir tek 6,5 yaşındaki torunum Mehmet kaldı, 41. saatte enkazdan sağ çıktı. Çok zor günler geçirdik, Allah’a şükürler olsun Mehmet daha iyi, onların bize emaneti. Acımızın tarifi yok ama torunum sayesinde ayaktayız, Allah ömür verirse ona anne-babalık edeceğiz. Torunum sürekli ailesini soruyor, çok zorlanıyor. Buradaki aktiviteler Mehmet’e, çocuklara çok iyi geldi.”
Mehmet de resim yapmayı çok sevdiğini, sergi için hazırladığı resimleri hastanedeki odasında yaptığını söyledi.
Lösemiyi yenen Tuana, depremin kötü anılarını da atlatıyor
Firdevs Yancer ise Kahramanmaraş’tan 10 yaşındaki kızı Tuana’nın tedavisi için geldiklerini anlattı.
Kızının 13 Şubat’tan beri tedavi aldığını dile getiren Yancer, şöyle konuştu:
“Deprem gecesi Tuana, kardeşleriyle birlikte ablasının evindeydi. Biz ayrı yerdeydik, kızımı ağabeyi enkazdan çıkardı. 19 yaşındaki kızımı, 1 yaşındaki yeğenimi kaybettim orada. Tuana’nın bacağı belli bir oranda ampute edildi ama bu şekilde kurtardılar. Bu tip aktiviteler çocuklarımızı motive ediyor, biz de mutlu oluyoruz. Kızım daha önce akut lenfoblastik lösemiyi yendi. Üç yıl önce onu atlattı, üstüne deprem felaketi geldi. Tuana çok güçlü bir çocuk, inşallah bunu da atlatacak.”
“Renkli resimler yapmayı ve askerleri seviyorum”
Tuana da hastanede resim yapmayı çok sevdiğini belirterek, “İlk önce kelebek, sonra bir kedi boyadım. Resim yaparken mutlu hissediyorum, kara kalemi de renkli resimler yapmayı da seviyorum. Parkta arkadaşlarımla oynamayı da seviyorum, bu beni çok mutlu ediyor.” dedi.
Sergide üzerinde asker üniforması olan Tuana, “Burada asker kıyafeti giydim çünkü onlar çok iyi, vatanımızı kurtarıyor. Ben de büyüyünce asker, resim ya da jimnastik öğretmeni olmak istiyorum.” şeklinde konuştu.
“Hastanede resim çalışmalarında bir sürü arkadaş edindim”
Hatay’dan ailesiyle gelen 10 yaşındaki Haşim de sergi için aslan resmi yaptığını söyleyerek, “Resim çalışmaları beni çok mutlu etti, hastanede yeni arkadaşlar da edindim. Bir sürü arkadaşım oldu.” ifadelerini kullandı.
Genetik bir rahatsızlığı bulunan 15 yaşındaki Yusuf Cemal Şimşek ise kara kalem çalışmalarıyla yaptığı çizgi film karakterlerini sergiledi. 9. sınıfa gittiğini anlatan Yusuf Cemal, bazen çizgi film, bazen oyun karakterlerini çizdiğini dile getirdi.