Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde yaşayan ve Şahnahan Çok Programlı Anadolu Lisesi’nde Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak görev yapan Meryem Büte, depreme 12 katlı Bostanbaşı Apartmanı’nın 8. katında yakalandığını söyledi.
Deprem sırasında 1 yaşındaki bebeğiyle uyuduklarını belirten Büte, “Çocuğumu adeta bir kedi yavrusunu tutar gibi hemen paçalarından tuttum. Onu alıp diğer kızımın yanına gitmeye çalıştım fakat ona ulaşamadım, gidemedim. O kadar şiddetli sallanıyordu ki duvardan duvara 1 yaşındaki bebeğimle çarptığım için kızımı almaya gidemedim.” dedi.
Büte, geçmişte Elazığ depremini de yaşadığını ve o günden sonra deprem çantası hazırladığını, olası bir sarsıntıda da 8 yaşındaki kızına bu çantanın yanına gitmesini tembihlediğini aktardı.
“Deprem durunca çorapsız şekilde terlikle aşağı inmek zorunda kaldık”
Evinde güvenli bir alan belirlediğini dile getiren Büte, “Oraya gittik ama kızımı oraya götüremedim. Bağırdım sadece yanıma gel diye. Kızım zorluklarla geldi. O sırada bina üzerimize yıkılacak gibi oldu fakat yıkılmadı, devrilmedi. Deprem durunca çorapsız şekilde terlikle aşağı inmek zorunda kaldık. Bir yaşındaki bebeğimin ayağında çorabı yoktu. Onu o şekilde Malatya’nın soğuğunda karlı havada indirmek zorunda kaldım.” diye konuştu.
“Taksi durağına sığındık”
Depremin ardından bir süre kardeşlerinden haber alamadığını ifade eden Büte, “Bir anda etrafımızdaki çatılar yıkılmaya başladı. Tabii biz o çatının yıkılmasını, binaların yıkılması olarak algılıyorduk. Gece olduğu için tam göremiyorduk. Sonrasında bir taksi durağına sığındık. Öğlene kadar oradaydık. İkinci depreme de orada yakalandık. O da çok ürkütücüydü ama Allah’a şükür evde değildik.” ifadelerini kullandı.
Oturduğu binanın yıkılmadığını dile getiren Büte, ilk 3 günü arabada, taksi durağında ve köyde geçirdiklerini ancak bebeği için Elazığ’dan İstanbul’a geldiklerini kaydetti.
Büte, İstanbul’a 3 kardeşi, onların eşi ve çocuklarıyla geldiklerini, bu süreçte Üsküdar’da yeğeninin evinde kaldıklarını sözlerine ekledi.
Bir araya gelip binanın çökmesini beklediler
Battalgazi ilçesindeki Melekbaba İlkokulu’nda sınıf öğretmenliği yapan Fatma Zehra Dursun ise depreme Koyunoğlu Mahallesi’ndeki Hakan İnşaat Apartmanı’nda yakalandığını, o anda tek düşüncelerinin bir araya toplanıp, bir köşede binanın ne zaman çökeceğini beklemek olduğunu ifade etti.
Dursun, deprem anıyla ilgili, “Dualarımız sadece bir arada ölmekti. Kurtulmayı zaten düşünemedik. Allah’a sonsuz şükürler olsun. Sağımızdan, solumuzdan, önümüzden, arkamızdan, alttan deprem vurdu. Hangi yönde, ne yönde olduğunu da bilemedik zaten. Ama Rabbime yine şükrediyoruz ki biz o binalardan sağ kurtulduk.” diye konuştu.
“Yatağın yanında çök-kapan yaptık”
Deprem sırasında kızlarının odasına gittiklerini ve yatağın etrafında toplandıklarını belirten Dursun, şöyle devam etti:
“O an sadece bir araya toplanıp birbirimize sarıldık ve eğilerek yatağın yanında çök-kapan yaptık. Üzerimize taşlar gelecek, yıkılacak diye eğildik. Artık dünyaya dair hiçbir şey aklımıza gelmedi. Ama hamdolsun durduğu an çıktık ve o gece kar, tipi, soğuk vardı. Demek ki o da Rabbimin hikmetiydi. O evlere bir daha nasıl gireceğiz onu da bilemiyorum. O lüks, o güzel evlerimiz şu an mezar gibi. Şu an bir mezarlığa girmiş gibi hissediyoruz. O psikolojideyiz. Rabbim hiç kimseye bir daha yaşatmasın. Sağ çıktık ya sadece buna hamt ve şükür ediyoruz.”
Depremzede Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir zamanlar veren el iken, şu an alan el olduk. Gerçekten yüreğimiz parça parça. Oradakilere mi üzülesin, gelip buradaki yardımları mı alasın. Alırken bile utanıyoruz çünkü geride bıraktıklarımıza üzülüyoruz. Çadırdalar, soba, ısınma sorunları var. Aklımız hep orada kaldı. Şükrediyoruz, hamdediyoruz ama şükrederken de utanıyoruz. Hani biz kurtulduk çok şükür çocuklarımızla ama gerçekten o hamda, o şükre bile utanıyorum. Allah herkesten razı olsun.”
Göreve çağrılmayı ve öğrencilerinin yanına dönmeyi beklediğini söyleyen Dursun, kendilerinin o bölgeyi bildiklerini, depremden etkilenen öğrencilerini o durumda bırakmak istemediğini dile getirdi.