Ulubatlı Hasan Anadolu Lisesinden mezun olduktan sonra hazırlandığı YKS 2020’de derece yapan Bayram’a, Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümüne tam burslu olarak yerleşmesinden kısa süre sonra lösemi teşhisi konuldu.
Bu süre zarfında Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavisine başlanan Bayram, bir gün bile gidemediği okulunda kaydını dondurmak zorunda kaldı. Ekonomist olmayı hedefleyen Bayram, hastalığına karşı 14 aydır verdiği mücadeleyi 8 Ekim gecesi kaybetti.
Bursa Hamitler Mezarlığında toprağa verilen Bayram’ın acılı ailesi, başka çocukların yaşaması için kan bağışında bulunulması, donör olunması çağrısında bulundu.
“Okul işlemlerimizi hastanede gerçekleştirdik”
Anne Ruveyda Bayram, AA muhabirine, oğlunun, hedefleri olan bir öğrenci olduğunu ve onunla gurur duyduğunu anlattı.
Selman Abdullah’ın 1,85 boyunda, atletik bir yapıya sahip olduğunu belirten Bayram, “Tercih açıklandıktan bir hafta sonra lösemi teşhisi konuldu. Okul işlemlerimizi hastanede gerçekleştirdik. Tedaviye başladık, zorlu bir tedaviydi. Uzun süreçliydi, sonunda maalesef kaybettik. Yüzde 70 oranında lösemiyi yenme şansımız vardı. Oğlumun bu atletik ve güçlü yapısı bize yüzde 100 umut veriyordu. ‘Benim çocuğum bu hastalığı yenemezse kimse yenemez’ diye düşünüyordum. Hiç yılmadı, sonuna kadar savaştı ama kaybettik.” ifadelerini kullandı.
Bayram, oğlunun yaşam dolu olduğunu ve okumayı çok sevdiğini dile getirerek, “Hastaneye yatıldığında ilk olarak kardeş nakillerine bakılıyor. Kardeşlerden uyum olmayınca donör için Türkiye ve dünya bankalarına bakılıyor. Bizim kardeş yüzde 70 uyumlu olduğu için son joker olarak bakıldı. Daha sonra uygun donör bulamadık. Bu süreçte sesimizi duyurmaya çok çalıştık. Birçok kitleye ulaşmaya çalıştık. Bir günde 2 bine yakın donör başvurusu aldığımız bile oldu ancak uygun donör bulamadık.” diye konuştu.
“Donörün kişiye özel olacağını düşünüyorlar”
Lösemiye karşı donör çağrısında bulunan Bayram, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu konuda bilinçsizlik var. Donörün kişiye özel olacağını düşünüyorlar. Ben ve oğlum, ‘Bize olmazsa başkalarına umut olsun’ diye düşündük. Bazen insanlar ‘donör olursam benden bir şey eksilir’ düşüncesine kapılıyor ya da ağrılı bir süreç yaşayacaklarına düşünüyorlar. Öyle değil, benim 13 yaşındaki kızım donör oldu ve kızıma hiçbir şey olmadı. 13 yaşındaki bir çocuğun dayandığı ve hiçbir acı çekmediği şeye bilinçsiz ve duyarsız kalınmamalı. Çünkü oğlum gibi nice çocuklar, ‘umut olsun’ diye donör arayışına giriyor. Anne babalar çaresiz kalmasın, çocuklarını kaybetmesin istiyorum. Kan vermek ve donör olmak hayatınızdan hiçbir şey eksiltmeyecek. Ayrıca can kurtardığınız için sizi mutlu edecek.”
Bayram, bu süreçte kendilerine destek veren Ulubatlı Hasan Anadolu Lisesi yönetimi ve öğrencilerine, BUÜ Hastanesi çalışanlarına, Koç Üniversitesi ve LÖSEV yetkililerine teşekkür etti.
“18-19 yıl yaşamadıkları şeyi 14 aya sığdırdılar”
Baba Hasan Bayram da oğlunun hastalık süresi olan 14 ay boyunca hep annesiyle vakit geçirdiğini dile getirdi.
Oğlunun zeki ve çalışkanlığını anlatan Bayram, “Oğlum ve eşim 14 ay boyunca birbirlerini hiç yalnız bırakmadı. 18-19 yıl yaşamadıkları şeyi 14 aya sığdırdılar, birbirlerine güç verdiler. Bizim akıl hocamız Selman Abdullah’tı, destek oluyorduk birbirimize.” ifadelerini kullandı.