Kas erimesi nedeniyle tekerlekli sandalyede hayatını devam ettiren Gamze Kılıç, kanında karbondioksit yükselmesi nedeniyle entübe edilip solunum cihazına bağlanmasına rağmen “en büyük hazinem” dediği öğrencilerine ders anlatmaya, açtığı sosyal medya hesabıyla da farkındalık oluşturmaya devam ediyor.
Henüz 6 yaşındayken, halk arasında “kas erimesi” olarak bilinen “Musküler distrofi” teşhisi konulan ve hareket etme yetisini 12 yaşında kaybeden Gamze Kılıç, bu süreçte en çok hastalığından değil meraklı bakışlardan ve bitmeyen sorulardan yoruldu.
Lise yıllarında, sorunlarının üstesinden gelmede gösterdiği başarı ile psikolog olmaya yönelse de yabancı dil bilgisiyle Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatını kazanan, İngiliz Dili ve Edebiyatında da yan dal yapan Kılıç, 2014’te Erasmus programıyla yurt dışına giden ilk ağır engelli öğrenci olarak Almanya Heidelberg Üniversitesinde okudu.
Tekerlekli sandalyesi ve ailesinin desteğiyle yaptığı yolculuklarla Almanya dışında İsviçre, İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Avusturya’ya giden Kılıç, 2015’te üniversiteden dereceyle mezun oldu, ardından yaklaşık 7 yıl önce atandığı Milli Eğitim Bakanlığı Sincan Fatih Anadolu Lisesi’nde Almanca öğretmeni olarak göreve başladı.
“Gözlerimi açtığımda yoğun bakımda cihazlara bağlı haldeydim”
AA ekibi, kas erimesi nedeniyle uzun yıllardır tekerlekli sandalye kullanan ve geçen yıl kanındaki oksijen oranının azalması üzerine geçirdiği operasyon sonucu solunum cihazına bağlanan 31 yaşındaki Gamze Kılıç’ın dersine konuk oldu.
Kovid-19 salgını sürecinde 2 yıla yakın süre uzaktan eğitim verdiğini, ekran karşısında ders anlatmanın yorucu bir süreç olduğunu belirten Kılıç, bu süreçte birtakım şikayetleri olmasına rağmen doktora gitmeyi hep göz ardı ettiğini ifade etti.
Geçen yılın haziran ayında kanında karbondioksit yükselmesi nedeniyle entübe olduğunu aktaran Kılıç, şöyle devam etti:
“Gözlerimi açtığımda yoğun bakımda cihazlara bağlı haldeydim. Entübe sözcüğünü ilk defa pandemide duyduğum için doktor gelip açıklama yapana kadar Kovid geçirdiğimi sandım. Meğer solunum yetmezliği nedeniyle ağzımdan ciğerlerime kadar boru yerleştirilmiş. Uzun süre entübe kalmak ses tellerine zarar verdiği ve enfeksiyon riskini arttırdığı için 4 gün sonra doktorlar soluk boruma cerrahi bir işlemle küçük bir delik açarak beni solunum cihazına bağladılar. Bu işleme trakeostomi deniliyor. Trakeostomi bir hastalık değil, mevcut hastalık sonucu ortaya çıkan bir durum. Sesim artık çıkmıyordu. Yoğun bakımda günlerim ağlayarak geçti, çok yıpratıcı bir süreçti. Ankara Şehir Hastanesi Nöroloji-Ortopedi Hastanesindeki yoğun bakım doktorlarım bana çok destek oldu. Sonra palyatif bakım servisine sevk edildim. Hayata solunum cihazıyla daha kolay adapte olabilmem için eğitim verildi. Doktorum Ganime Ayar öğretmenliğe yeniden başlayabileceğime inandı. Bana ‘umut vadeden hastamsın’ diyordu. Ben de onların inancını boşa çıkarmak istemedim.”
Gamze Kılıç, palyatif bakımdan 1,5 ay sonra taburcu olduğunu belirterek, bu süreçte trakeostomi hakkında yerli yabancı birçok tıp dergisi okuduğunu, daha iyi olup yeniden öğrencilerinin karşısında olmayı istediğini söyledi.
Raporlu olmak yerine çalışmayı tercih eden bir öğretmen olduğunu dile getiren Kılıç,”Hastanede ‘artık ders anlatamayacak mıyım’ diye her gün üzülüyordum. Sonra sesime tekrar kavuştum. Meslektaşlarım ve öğrencilerim de beni çok özlediklerini söyleyince aradan geçen 6 ayın sonunda raporumu uzatmayıp öğretmenliğe döndüm.” ifadelerini kullandı.
“Sosyal medya hesabımı takip edenlerden çok güzel dönüşler alıyorum”
Derse girmekle kalmayan Gamze öğretmen, oluşturduğu “trakeostomili_hayat” isimli sosyal medya hesabı ile kendisi gibi yaşayanlara dışarı çıkıp hayata karışmaları için ilham kaynağı oldu.
Bu hesap aracılığıyla okuduğu yerli ve yabancı tıp dergisi ile öğrendiklerini ve deneyimlerini başkalarına aktarmaya çalıştığını belirten Kılıç, “Hesabımı takip edenlerden çok güzel dönüşler alıyorum. ‘Daha önce dışarı çıkamıyorduk, sizi gördükten sonra dışarı çıkmaya başladık’ diyenler oluyor. Bu da beni motive ediyor. İlham aldıklarını söylediklerinde kendimde güç buluyorum.” diye konuştu.
“Yürüyemiyorum, solunum cihazı kullanıyorum ama bunlar beni tanımlayan şeyler değil”
Okulunda Meslekleri Tanıtma Kulübü’nde görevli olduğunu, öğrencileri için meslek sahibi isimleri okula davet ettiğini, bunlar arasında kendisini tedavi eden doktor ve hemşirelerin de bulunduğunu anlatan Gamze öğretmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sahip olduğum en güzel hazine öğrencilerim. Onlar için hep iyi örnek olmayı isterim. Hayatımızın süresini biz belirleyemeyiz ancak kalitesi bizim elimizdedir. Yürüyemiyorum, solunum cihazı kullanıyorum ama bunlar beni tanımlayan şeyler değil. İçinde bulunduğum şartlara rağmen gösterdiğim çaba ile bir yerlere geliyorum. Öğrencilerimin de hiçbir olumsuzlukta düşmemelerini, kendilerini iyi hissetmelerini istiyorum, onlara ilham olmak, fark yaratmalarını istiyorum.
Kendime dair her şeyi olduğu gibi kabul etmeye başladığımda hayatım güzelleşti. Bağımsız yaşamak, kendine yetmek anlamına gelmiyor. Kimse kendine yeter konumda değildir. Engelimiz olsun ya da olmasın hayatta hepimiz başkalarının desteğine ihtiyaç duyarız. Hepimiz birbirimizden öğreniyoruz, hepimiz aslında birbirimizin öğretmeniyiz.”
Öğrencilerinin ve meslektaşlarının gözünden Gamze öğretmen
Gamze Kılıç’ın öğrencilerinden Özgü Büyüktanır, “Gamze öğretmenle ders işlemek çok keyifli. Onun yaşadığı zorluğa rağmen gösterdiği direniş bana umut veriyor ve hayata daha sıkı tutunmamı sağlıyor. O, gördüğüm en iyi ve en gayretli insanlardan biri.” sözleriyle öğretmenini anlattı.
Ebrar Anıl ise öğretmeninin kendisine ilham kaynağı olduğunu belirterek, “Onun gözlerindeki o ışık bize umut veriyor.” dedi.
Gamze öğretmenin meslektaşı Saadet Çınar da onun hayata tutunuşunun herkese güç verdiğini, öğrencilerine de önemli yönlendirmeler yaptığını kaydetti.