Yayman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dijital ağlar konusunun sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli konularından olduğunu belirtti.
En son Rusya-Ukrayna savaşıyla beraber bu anlamda yeni bir dönemin açıldığına dikkati çeken Yayman, “Hibrit savaşlar dönemi dediğimiz bir dönem açıldı. Örneğin Buça’daki katliam: Rus tarafı diyor ki; ‘Bunu Ukraynalılar yaptı’, Ukrayna tarafı diyor ki; ‘Bunu Ruslar yaptı.’ Aslında bir dezenformasyonun savaşta bile uygulandığını çok açık bir biçimde görüyoruz. Bizim derdimiz; hem gündelik hayatta hem kamu düzeninde hem toplumsal hayatta hem devlet-vatandaş ilişkisinde bu dezenformasyonu, yalan haberi ortadan kaldırmak ya da minimuma indirmektir.” diye konuştu.
Bu konunun Avrupa’da da dünyada da birinci sırada olduğunu vurgulayan Yayman, şu görüşleri dile getirdi:
“Bizim de TBMM olarak, AK Parti’den CHP’ye, MHP’den İYİ Parti’ye, tüm partilerin gündeminde olan bir dezenformasyonla mücadele çalışmamız var. Bu çalışmanın içeriği konusunda muhalefetle başka partiler arasında farklılıklar olsa da herkes dezenformasyondan şikayetçi. Herkesin, dijital ağlar üzerinden yapılan nefret suçlarına, ırkçılık, faşizm, siber faşizm, ergen mobingi, veri mahremiyetinin sağlanması; bütün bu konularda bir talebi var. Ama yöntem konusunda farklılıklar oluyor.”
“Yasa teklifimiz yakın zamanda tartışmaya açılacak”
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Yayman, şöyle devam etti:
“Kamuoyuna şunu söylemek isterim: Sosyal medyayla ilgili bir düzenleme yapmıyoruz. Biz, dezenformasyonla ilgili bir düzenleme yapıyoruz. Sosyal medyanın engellenmesi, kısıtlanması, asla böyle bir şey olamaz. Çünkü AK Parti, sansürle, yasaklarla mücadele eden bir partidir. Almanya’da nasıl bir dezenformasyon yasası varsa, yalan haberle mücadele yasası varsa, Fransa’da nasıl bir dezenformasyonla mücadele yasası varsa, ABD’de nasıl bir dezenformasyonla mücadele hukuksal düzenlemesi varsa biz bunun derdindeyiz. Yasa teklifimiz yakın bir zamanda tartışmaya açılacak, kamuoyunun gündemine sunulacak. Biz, hükümet olarak dezenformasyon meselesini partiler üstü, siyaset üstü bir mesele olarak ele alıyoruz. Bu noktada asla yasaklamalardan yana değiliz. Yasaklamalara karşıyız. Biz, hem Sayın Kılıçdaroğlu’nun hem Sayın Meral Akşener’in hem Sayın Cumhurbaşkanımızın hem liderlerin, kanaat önderlerinin hukukunu koruyacak ve onların bir toplumsal lince, siyasal lince maruz bırakılmalarının önüne geçecek bir düzenlemeyi yapmak istiyoruz.”
“Geleceğimizi koruyan bir düzenleme yapmak istiyoruz”
“Bu yasal düzenlemenin 2023 seçimleri yaklaşırken muhalefetin sesini kısmak için yapıldığına” yönelik iddialara karşı Yayman, “Bunu çok anlamsız buluyoruz. Bu konu, Dezenformasyon Yasası yapılırken bile bir dezenformasyonla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koyuyor.” karşılığını verdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “sosyal ağlar kapanacak” şeklinde iddiaları olduğunu hatırlatan Yayman, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Peki ne oldu o iddialar? Hiçbiri gerçek olmadı. Burada bazı kasıtlı yorumlarla Dezenformasyon Yasası hakkında dahi dezenformasyon yapan bir yalan habercilik, yalan siyaset var. Tam biz de buna karşıyız işte. Biz diyoruz ki; Dezenformasyon Yasası yapıyoruz, bunu siyaset üstü bir mesele olarak ele alıyoruz, yasaklamalara karşıyız. Hiçbir zaman için engelleme, kısıtlama olmayacak. Avrupa’da ne varsa Türkiye’de de o olacak. Yani Berlin’deki bir vatandaşın nasıl ki aile mahremiyetini hukuk koruyorsa, Fransa’da bir kişiyi, bir kanaat önderini, yalan habere karşı nasıl ki hukuk koruyorsa, biz hukuk alanında vatandaşımızı koruyan, çocuklarımızı, kadınlarımızı, geleceğimizi koruyan bir düzenleme yapmak istiyoruz.”
Yayman, sosyal ağların şu anda dünyanın en büyük “beyaz kadın ticaretinin yapıldığı, uyuşturucunun satıldığı, çocuğa, kadına şiddetin yaşandığı” yer olduğuna dikkati çekerek, “Buna karşı bizim bir düzenleme yapmamız gerekmiyor mu?” diye sordu.
Bir taraftan kişisel hak ve özgürlüklerin korunması, diğer taraftan ise kamu düzeninin sağlanması noktasında çok açık ve net bir tutumları olduğunu ifade eden Yayman, “Seçimler yaklaştığı için değil, daha önceden de bu konuda çalışmalarımız vardı. Bu çalışmalar da devam ediyor. Bunun iktidar-muhalefet tartışmasına kurban edilmemesi lazım. Bu yasa, Türkiye’ye lazım olan bir mesele. Hem Sayın Kılıçdaroğlu hem Sayın Akşener hem Sayın Devlet Bahçeli hem Sayın Temel Karamollaoğlu hem Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan için lazım.” görüşünü dile getirdi.
“Sosyal ağların temsilcilerinin de düzenleme talebi var”
Sosyal medya platformlarının Türkiye’de temsilcilikler açtığını hatırlatan Yayman, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu olarak Facebook, YouTube, Google, Tiktok, Linkedin’i ve sivil toplum kuruluşu temsilciliklerini dinlediklerini anlattı.
Uluslararası dijital ağların, internet medyasının ve sosyal ağların temsilcilerinin “Dezenformasyon konusunda biz de şikayetçiyiz, muhakkak bu konuda bir düzenleme yapılsın.” şeklinde talepleri olduğunu aktaran Yayman, “Dezenformasyon konusu bizim için çok önemli. Gerçeğin perdelenmesi, toplumun yanlış yönlendirilmesi, bir infiale yol açılması, biz bunları asla onaylamıyoruz. Muasır medeniyet seviyesi düzeyinde bir hukuksal düzenlemeyi savunuyoruz.” ifadelerini kullandı.
Hüseyin Yayman, sahte hesaplar konusunda kamuoyunun “sosyal ağlara da kimlikle girilmesi” yönünde bir talep olduğunu dile getirerek, “Burada sahte hesapları aşan daha büyük örgütlü eylemler var. İstihbarat örgütlerinin açtığı hesaplar var, onlar üzerinden kamuoyunu yönlendirmek istiyorlar. Diğer taraftan bazı merkezlerin bir beşinci kol istihbarat faaliyeti olarak yürüttükleri STK’lerin yaptığı çalışmalar var.” diye konuştu.
Bir vatandaşa sahte bir hesaptan ailesine, çocuklarına, kişisel haklarına yönelik bir saldırı olduğu zaman, saldırıyı gerçekleştirenin bulunamadığına işaret eden Yayman, şunları aktardı:
“Temsilciliklerin açılması ve Dezenformasyon Yasası’yla beraber hem bu dezenformasyonun önüne geçilmesi hem gerçek kişilerin ortaya çıkması hem de yalan haberin hızla yayılmasının önüne geçmek istiyoruz. Hem kamu düzenini hem de kişisel hak ve özgürlükleri koruyacak bir ‘Dezenformasyon Yasası’ çalışmasına devam ediyoruz. Yakın zamanda inşallah bu konuyla ilgili güzel gelişmeler olacak.”