Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Şevket Demirbaş, 6 Şubat’ta merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan, 21 Şubat’ta ise Hatay’ın Defne ilçesi olan depremlere ilişkin AA muhabirine açıklamada bulundu.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremin Türkiye için milat kabul edilmesi gerektiğini belirten Demirbaş, felaketlerin önceden beklendiğini ancak zamanının tespitinin mümkün olmadığını aktardı.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu, bunun temelinde diri fay hatlarının yattığını belirten Demirbaş, “Diri fay her zaman deprem üretebilecek ve tedbir almadığımızda yıkıcı sonuçları olabilecek fay demektir. ‘Diri faydan kaçalım.’ derken ancak belirli bir bantta kaçabilirsiniz.” diye konuştu.
“Diri fayların yanında ekstra gömülü birçok diri fay da olabilir”
Demirbaş, ana faylar dışındaki bazı fayların da zamanla deprem üreterek enerji boşalmasına sebep olabileceğini belirtti.
Bu diri fayların, başka bir bağlantısı olmadığı takdirde deprem üretmeyebildiğini anlatan Demirbaş, şöyle devam etti:
“O zaman biz buna ‘ölü fay’ demiyoruz ama ‘deprem üretmeyecek fay’ diyoruz. Şu anda Türkiye’de ana fay hatlarının dışında MTA’nın da belirlemiş olduğu yaklaşık 500’e yakın diri fay var. Bu her zaman deprem üretir. Yapısına göre 6-7 şiddetinde deprem üretir. Ana fay hatları değildir ama deprem üretebilecek niteliktedir. Bunun dışında jeofizik mühendisleri olarak Türkiye’de hala gömülü diri fay hatları olabileceğine inanıyoruz. Bunun maliyeti olsa da jeofiziksel ve sismik açıdan araştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’nin yüzde 90’ının altında diri faylar olabilir. Fay olmasa bile faya yakınlığı nedeniyle tehlike içindedir ülkemiz.”
“Halkımız devletine güvensin, ama her şeyi devletten beklemesin”
“Diri fay” olan bölgelerdeki depremler sonrasında aynı bölgede aynı şiddette bir depremin kısa vadede tekrarlanmayabileceğini aktaran Demirbaş, bununla birlikte büyük şiddetlerde olmasa bile yakındaki fayların deprem üretme potansiyelinin mevcut olduğunu ifade etti.
Demirbaş, yapılaşmanın diri fay hatlarından daha büyük tehlike arz ettiğini belirterek, şiddetli depremin sıkıntılı yapılaşmaları 80 kilometre uzaklıkta bile etkileyebileceğini, literatüre göre yıkılan binaların yaklaşık yüzde 90’ının kırıklara uzak bölgelerde olduğunu aktardı.
Gölcük’te 1999’da yaşanan depremi buna örnek gösteren Demirbaş, “Gölcük, 7,4 büyüklüğünde yaşandı. 7,4 ile 7,5 arasında üç kat fazla enerji farkı var. Bunu 0,1 olarak görmeyin. 7,7 olduğu zaman en az 10 kat büyüklükte bir enerji çıktı. Kırımın alanı ve yerleşim alanı çok büyük olduğu için ikinci fay hemen kırılmadı, kasımda Bolu’yu etkiledi ve Avcılar’ı yıktı.” dedi.
Vatandaşlara satın alacakları binaların zemin araştırmalarını yapmalarını tavsiye eden Demirbaş, şunları kaydetti:
“Vatandaş ‘Ruhsat verilmiş yer çok sağlamdır.’ düşüncesiyle konutu alıyor. Halkımız gene devletine güvensin ama her şeyi devletten beklemesin. Kendisi de zemin araştırmasını yaparak konutlarını alsın. ‘Depremden etkileniyoruz’ bilinciyle pozisyon almalıyız.”