Balkan Rumeli Sanayicileri ve İş İnsanları Derneğinin (BALKANTÜRKSİAD) çevrim içi düzenlediği 28. Sinerji Toplantısı’na katılan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Balkanlar ile tarihi, coğrafi, akrabalık ilişkileri bulunan Türkiye’nin aynı zamanda bir Balkan ülkesi olduğunu dile getirdi.
Kaymakcı, Batı ve Kuzey Avrupa’ya ulaşım yolunda Balkanlar’ın Türkiye için stratejik bir bölge olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin Balkanlar’a yönelik politikasını “üst düzey diyalog”, “Balkanlar’ın güvenliği”, “Transatlantik kurumlara entegrasyonu” ve “çok dengeli, herkesi kucaklayan bir politika” anlayışıyla 4 eksenli olarak yürüttüğünü belirten Kaymakcı, “Şu ana kadar Balkanlar’daki yatırım hacmimiz yaklaşık 18 milyar dolara, ticaret hacmimiz de 21 milyar dolara ulaştı. Bölgedeki 12 ülkeyi dikkate alırsak kabaca rakamlarımız bunlar.” dedi.
Bölgede altyapının güçlendirilmesine de önem verdiklerini aktaran Kaymakcı, bu bağlamda kendileri için Belgrad-Saraybosna yolunun, diğer altyapı projelerinin çok değerli olduğunu bildirdi.
Kaymakcı, bölge ülkelerinin tamamının AB’ye üye olmasını desteklediklerini ifade etti.
“AB dışında kalma lüksümüz yok”
Türkiye’nin AB üyeliğine aday bir ülke olduğunu hatırlatan Kaymakcı, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu konuda 3 soru var. İlk soru ‘Türkiye AB’ye üye olmalı mı?’ Bu soruya Türk halkının yüzde 79’u ‘evet’ diyor. Yapılan istatistik ve araştırmalar bunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. AB’nin ne olup olmadığını bilen insanlara sorduğunuz zaman bu oran yüzde 95’lere çıkıyor. Yani Türk halkı, Türkiye’nin AB üyeliğini iyi bir şey olarak görüyor ve üye olmaktan yana. İkinci soru ‘Türkiye AB’ye üye olabilir mi? Biz bu işi başarabilir miyiz? Altyapımız, insan gücümüz var mı?’ Bu sefer bu oran yüzde 79’dan yüzde 55-60 bandına düşüyor. Üçüncü soru da ‘Türkiye, AB tarafından üyeliğe kabul edilir mi?’ Bu soruya ise cevap yüzde 10. Buradan çıkarmamız gereken sonuç şu: Türk halkı AB üyeliğini istiyor. Türkiye ve Türk halkı AB’ye üye olabileceğine de inanıyor ama bu sürecin çok kolay olmadığını, karmaşık olduğunu da görebiliyor.”
Kaymakcı, Türkiye’nin sanayi, ticaret, siyaset, spor, sanat gibi birçok alanda AB ile içli dışlı olduğunu belirtti.
“Eğer ülkeniz Avrupa kıtasındaysa, ticaretiniz, siyasetiniz, coğrafyanız, yatırım dünyanız, spor ve sanatınız Avrupa ise sizin AB dışında kalma lüksünüz yok.” ifadesini kullanan Kaymakcı, AB ülkelerine mecburi olmayan seyahatlerde salgınla ilgili getirilen kısıtlamalara değindi.
Bunun, AB içinde de hararetle tartışılmaya devam edilen bir konu olduğunu dile getiren Kaymakcı, şunları kaydetti:
“AB bu belgenin adını da tam koyamadı ama en sonunda ‘Kovid-19 belgesi’ olarak sanıyorum tanımlayacaklar. Çünkü bu bir pasaport değil esasında. Bizi ilgilendiren kısmı şu: Biz dedik ki böyle bir belge bizim için sıkıntı olmamalı. Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının AB’ye seyahatlerinde sorun olmamalı. Aynı zamanda AB vatandaşlarının da Türkiye’ye gelişinde sorun yaratmamalı. Türkiye bir aday ülkedir. Türkiye aynı zamanda AB Gümrük Birliğine taraf bir ülkedir. Dolayısıyla bir ayrımcılık Gümrük Birliği ihlaline de aday olur. Aynı zamanda Türkiye’nin bir aday ülke olduğu gerçeğine karşı da aykırılık olur. Dolayısıyla ayrımcılık yapmayın diye her düzeyde bunu gündeme getirdik, getiriyoruz. AB de bir ayrımcılık yapılmayacağını söylüyor şu ana kadar.”