Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, çevrim içi düzenlenen 2021 Avrupa ve Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Akdeniz Konferansı’na katıldı.
Polonya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda Kıran, AGİT ve Akdeniz’e komşu ülkeler için endişe ve sınamaların benzer olduğunu dile getirerek “Kovid-19 salgını, terörizm, organize suç, düzensiz göç ve iklim değişikliği ortak gündemimizin üst sıralarında yer alıyor.” ifadesini kullandı.
Kıran, salgının olumsuz etkilerinin başta turizm olmak üzere birçok sektörde hissedildiğini ve salgının getirdiği zorluğa karşı bölgesel ve uluslararası dayanışmanın gerekli olduğunu aktararak şöyle konuştu:
“Türkiye, salgının ilk günlerinden beri bu sınamanın olumsuz etkilerini en aza indirme çabalarına katkıda bulunuyor. Ekonomimizin çeşitli sektörlerine destek verirken, 160 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa da tıbbi malzeme tedarik ettik. Talep eden ülkelerle aşı paylaştık. Türkiye ve Macaristan’ın ortak girişimi çerçevesinde Türk Konseyi 10 Afrika ülkesine aşı hibe edecek. Milli Kovid-19 aşımız Turkovac’ı da tüm insanlığın hizmetine sunacağız. Her ülkeden herkesin aşıya adil ve hakça erişimini sağlamalıyız. Türkiye, aşı eşitliği için küresel çabaları desteklemeye devam edecek. Aşı konusunda adaletin tesis edilmesine inanıyoruz. Aşıların daha adil bir şekilde dağıtımı hem gerekli hem mümkün.”
Salgının istikrarsızlaştırıcı etkisine karşı uluslararası iş birliği başarılı olabilir
Kıran, Kovid-19 salgınının ekonomi ile çeşitli sektörlerde yol açtığı istikrarsızlaştırıcı etkenlerin terör, organize suçlar, insan kaçakçılığının bölgesel ve küresel düzeyde artması için elverişli zemin oluşturduğunu anlattı.
Bu tür suçların salgının başından bu yana daha organize bir hal aldığını dile getiren Kıran, şunları söyledi:
“Bu tehditlere karşı mücadelemiz ancak çok katmanlı bir strateji ve uluslararası iş birliği ile başarılı olabilir. Terörizmle herhangi bir ayrım yapmadan mücadelemizi sürdürmeliyiz. Terörizm konusunda seçici yaklaşımlar çabalarımıza zarar veriyor. Daha kararlı ve sonuç odaklı politikalara ihtiyacımız var. Türkiye, bu mücadelede ortak bir anlayışın sağlanması için tüm çok taraflı iş birliği girişimlerinde yer alıyor.”
Kıran, salgının ayrıca düzensiz göçleri artırdığına ve Türkiye’nin kaynak ülkeler ile Avrupa arasında olmasından dolayı çok sayıda düzensiz göçmenle karşı karşıya kaldığına dikkati çekerek, “Türkiye en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bu konuda kapasitemizin sınırına ulaştık. Göç yönetiminde adil yük ve sorumluluk paylaşımı önem arz ediyor. Afganistan’da veya başka bir yerdeki durum yeni göç akınlarına yol açarsa üçüncü ülkelerin uluslararası sorumluluklarını üstlenmeyeceğimizi vurgulamak isterim. ” diye konuştu.
“Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iklim çabalarına katkıda bulunuyoruz”
Öte yandan iklim değişikliğinden en çok Akdeniz ülkelerinin etkilendiğini ve Türkiye’nin de geçen yaz birçok doğal afetle mücadele ettiğini aktaran Kıran, “İklim krizinin aciliyetinin farkında olarak hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iklim çabalarına katkıda bulunuyoruz. Bu konudaki samimi kararlılığımız doğrultusunda geçen hafta Paris Anlaşması’nı onayladık. Daha sürdürülebilir ve daha yeşil bir ekonomiye geçiş için Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı da kabul ettik.” dedi.
Kıran, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önce belirttiği gibi, iklim kriziyle mücadelede lider ve etkin bir rol üstlenmeye kararlıyız. Akdeniz’de barış ve istikrarın tesisi temel arzumuzdur.” diye konuştu.
Bu bölgede güven, güvenlik ve istikrarın yeniden tesisi için diyaloğun, şeffaflığın ve öngörülebilirliğin olması gerektiğini belirten Kıran, sorunları diyalog ve uluslararası hukuk yoluyla çözmek istediklerini söyledi.
Doğu Akdeniz Konferansı’nın gerçekleştirilmesi bölgesel iş birliği için önemli
Kıran, Kıbrıs meselesine de değindi. Adanın ortağı Kıbrıs Türk halkının sahip olduğu hakların, barış ve istikrar için yeniden teyit edilmesi gerektiğini dile getiren Kıran, “Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından önerilen ‘Doğu Akdeniz Konferansı’nın gerçekleştirilmesi bölgesel iş birliği için önemli bir adım olacaktır. Tüm tarafların bu öneriye destek vermesini bekliyoruz.” diye konuştu.
Hoşgörüsüzlük, İslam düşmanlığı ve ayrımcılıkla mücadelenin ortak gündemin üst sıralarında yer alması gerektiğini vurgulayan Kıran, bu tür tehditlerin hiçbir zaman olmadığı kadar arttığına işaret etti.
Kıran, “Bunlar, Avrupa’da bilhassa Müslümanların gündelik hayatını rahatsız ediyor, devlet politikalarını etkiliyor ve toplumsal uyumu zedeliyor. Uluslararası toplum bu yönelimi tersine çevirmek için birlikte hareket etmelidir.” ifadelerini kullandı.