Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) gündeme getirdiği güven artırıcı önlemlere değinerek, “Gerçekten içinde yeni bir fikir olsa bunları biz her zaman konuşuruz, Türkiye olarak buna destek veririz, değerlendiririz ama bunlar Sayın (GKRY Lideri Nikos) Anastasiyadis’in de Cenevre’de yeni fikir ortaya koyamadığı için eski defterleri karıştırarak bir bir okuduğu önerilerdir. Bu öneriler esasen müzakere sürecini sulandırmak için yapılmıştır ve Maraş açılımından duyduğu rahatsızlığın bir refleksidir.” dedi.
Çavuşoğlu, resmi temaslarda bulunduğu KKTC’de Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Görüşmelerde Türkiye-KKTC ilişkilerinin yanı sıra Kıbrıs Türk halkının haklarını savunmak için atılacak adımların ele alındığını anlatan Çavuşoğlu, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üyelik başvurusunun, yıl sonunda Özbekistan’da yapılacak toplantıda karara bağlanacağını söyledi.
Kıbrıs sorunu karşısında Türkiye ve KKTC’nin ortak bir tutum içinde olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “Ada’da yeni müzakere sürecinin başlaması ve müzakerelerin de başarılı olabilmesi için gereken bellidir. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit statüsü tescil edilmelidir. Kıbrıs Türk halkı bu haklara zaten sahiptir. 1960’ta teyit edilen ama daha sonra gasp edilen bu haklar, en başından bu yana Kıbrıs Türk halkının var olan hakkıdır. Dolayısıyla bu haklar inkar edilemez. Bunu inkar etmek Kıbrıs Türk halkının kimliğini ve özünü inkar etmek demektir. Buna da müsaade etmemiz mümkün değil.” diye konuştu.
Kaybedilecek bir 50 yıl daha olmadığının altını çizen Çavuşoğlu, Türkiye’nin, KKTC’nin geçen yıl Cenevre’de ortaya koyduğu vizyonu her platformda desteklemeyi sürdüreceğini kaydetti.
Çavuşoğlu, “Bundan sonra bir müzakere olacaksa iki toplum değil iki devlet arasında olacaktır.” ifadesini kullanarak, bu müzakerelerde statülerin eşit olması gerektiğinin altını çizdi.
“Türk tarafı iş birliği önerileri sunacak”
Avrupa Birliği’nin (AB) GKRY adına bir çözümü dikte etme hakkı bulunmadığına vurgu yapan Çavuşoğlu, Rum yönetiminin yeniden gündeme getirdiği güven artırıcı önlemlere değinerek bunların miadı dolmuş öneriler olduğunu belirtti.
Rum tarafının, bu öneriyi yeni bir fikirmiş gibi göstermeye çalıştığına dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları dile getirdi:
“Gerçekten içinde yeni bir fikir olsa bunları biz her zaman konuşuruz, Türkiye olarak buna destek veririz, değerlendiririz ama bunlar Sayın (GKRY Lideri Nikos) Anastasiyadis’in de Cenevre’de yeni fikir ortaya koyamadığı için eski defterleri karıştırarak bir bir okuduğu önerilerdir. Bu öneriler esasen müzakere sürecini sulandırmak için yapılmıştır ve Maraş açılımından duyduğu rahatsızlığın bir refleksidir. Bunu da açıkça görüyoruz. Önümüzdeki günlerde Türk tarafı da iş birliği önerileri sunacaktır, bu konuda bir çalışma yaptıklarında görüyoruz. Bu iş birliği önerileri KKTC ile Rum tarafı arasında iş birliğini geliştirecek öneriler. Sadece Kıbrıs Adası’nı değil tüm bölgeyi ilgilendiren, tüm bölgenin istikrarı ve kalkınması için önemli, bölgedeki sorunların çözümüne katkı sağlayacak önerilerdir.”
Rum tarafının iş birliği yapmak istiyorsa bu tekliflere olumlu bakması gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, anlaşma olmadığı takdirde Türk tarafının yoluna devam edeceğinin altını çizdi.
Çavuşoğlu, KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbonun hakça paylaşımı konusunda da yaptığı tekliflerin hala geçerli olduğunu belirterek, “Rum tarafının derdi Maraş’ı geri almak. Bir kez daha buradan güçlü şekilde duyurmak istiyorum; Maraş, KKTC toprağıdır ve Maraş açılımı çerçevesinde atılan adımlar da uluslararası hukuku ihlal etmiyor.” ifadesini kullandı.
Maraş açılımının Ada’daki iki halkın da yararına olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “Maraş’ta plaja konulan şezlong gibi küçük adamların uluslararası güvenliğe tehdit oluşturduğunu savunacak kadar komik duruma da düşüyorlar. Gerçekten üzülüyoruz.” şeklinde konuştu.
“Rum halkı da Maraş’taki mülkünü kullanmak istiyor”
Basın toplantısının soru cevap kısmında, Rum tarafının gündeme getirdiği güven artırıcı önlemlere yönelik soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, Rum tarafının Maraş açılımından rahatsızlık duyduğunu yineleyerek, “Rum halkı da Maraş’taki mülkünü kullanmak istiyor ve en doğal hakkıdır. Biz de zaten Rum halkı da hakkını kullanabilsin, mülkünü kullanabilsin diye KKTC’nin bu açılımını destekliyoruz.” diye konuştu.
Güven artırıcı adımları Rum tarafının başka muhataplarıyla da görüştüğünü ve yeni teklif gibi anlattığını söyleyen Çavuşoğlu, “Samimiyet olmayan bu tür numaralar bir yere kadar geliyor, gerçeklere tosluyor. Bu nedenle KKTC’nin açıklayacağı iş birliği önerilerinin daha sağlıklı, herkesin, toplumun ve bölgenin yararına olacağını düşünüyoruz.” ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Rum tarafının son zamanlarda başka ülkelerle gerçekleştirdiği askeri tatbikatlar ve Yunan siyasetçilerinin Türkiye’ye karşı açıklamalarına yönelik soru üzerine Yunanistan’ın, Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki gelişmelere olumsuz yaklaşan taraf olduğunu söyledi.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ABD Senatosu’nda Türkiye’ye karşı yaptığı açıklamaları hatırlatan Çavuşoğlu, “Türkiye’nin alacağı savunma sanayisi ürünlerinin verilip verilmemesi için lobi yapması kabul edilebilir bir davranış değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Eski emekli askerin, Türkiye’ye karşı yaptığı saldırgan açıklamalara da değinen Çavuşoğlu, “Geçmişte görev yapmış askerlerin sözlerine cevap vermeye gerek var mı? Eğer geçmişte üst düzey subaysa, cesareti varsa o zaman yapardı. Yani öyle boş laflarla kendilerine avutmalarına gerek yok.” dedi.
Çavuşoğlu, Rum ve Yunan siyasetçilere halkın Türkiye’yle ilgili düşüncelerine kulak vermesi tavsiyesinde bulunarak, Türkiye’yle iş birliğinin Yunanistan’ın yararına olacağının altını çizdi. Bakan “Sorunlar varsa en azından bazılarını müzakere ederek çözebiliriz. Biz bunu her zaman var olduğumuzu istişari görüşmeleri tekrar başlatarak gösterdik.” şeklinde konuştu.
Rum medyasında Çavuşoğlu’nun KKTC ziyaretlerine yönelik çıkan “Kışkırtıcı ziyaret” haberlerine yönelik soruyu da yanıtlayan Çavuşoğlu, “KKTC ile Türkiye arasında bağları koparma çalışması olduğunu görüyoruz. Buna yönelik Rum kesiminde kampanyalar yürütülüyor. Şundan herkes emin olsun ki bizim bağlarımız hiç kimse koparamaz. Biz Rum kesimini veya Yunanistan’ı kışkırtmak için burada değiliz, kendi çalışmalarımız var.” değerlendirmesinde bulundu.