Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, resmi ziyaret kapsamında bulunduğu Macaristan’da, Macaristan Büyükelçiler Konferansı’nda katılımcılara hitap etti.
Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile birlikte Macar büyükelçilere hitap etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Çavuşoğlu, “Dostumuz, müttefikimiz ve stratejik ortağımız Macaristan’ı ziyaret etmek her zaman harikadır. Derin tarihi köklere sahip özel ilişkilerimiz var.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, dün de iki ülke dostluğunun simgesi olan Gül Baba Türbesi’ni ziyaret ettiğini belirtti.
İki ülkenin tarihin önemli dönüm noktalarında birbirini desteklediğini vurgulayan Çavuşoğlu, Gelibolu’da Türklerle birlikte savaşan Macarlar için bir anıt olduğunu hatırlatarak Koşut, Raakotzi ve Tököli İmre gibi Macar milli kahramanlarının Kütahya ve Tekirdağ’dan İzmir’e kadar Anadolu’nun her yerinde izlerinin olduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, Macar mühendisler, akademisyenler ve uzmanların hem Osmanlı İmparatorluğu’nun hem de genç Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesine katkıda bulunduğunu belirterek “Aslında Macaristan’la Türkiye Cumhuriyeti olarak ilk anlaşmayı, Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923’te, aralık ayında imzaladık. Bu anlaşmanın yüzüncü yılını birlikte kutlamayı dört gözle bekliyoruz.” dedi.
Bakan Çavuşoğlu, dünyanın ünlü bestecilerinden Macar Bela Bartok’u da anarak onun, Türk Halk Müziği üzerine yaptığı çalışmaların bir hazine olduğunu söyledi.
“Pandemi döneminde güçlü iş birliği sergiledik”
İkili ilişkilerin geleceğinin parlak olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, 5. Üst Düzey Stratejik İşbirliği Konseyi’nin bu yıl Ankara’da yapılacağı bilgisini paylaştı.
Çavuşoğlu, “Pandemi döneminde Macaristan’la güçlü bir iş birliği sergiledik.” diyerek iki ülkenin bölgesel ve uluslararası platformlarda da dayanışma gösterdiğine dikkati çekti.
Kovid-19’un çatışmaları derinleştirdiğine işaret eden Çavuşoğlu, Türkiye ve Macaristan’da olduğu gibi sadece kurumsal kapasitesi güçlü, kamu güvenine sahip ülkelerin krizle etkin mücadele edebildiğini ifade etti.
Çavuşoğlu, Kovid-19’un çok taraflı sistemin zayıf bir döneminde küresel olarak yayıldığını belirterek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) salgını gündeme almasının bile 100 gün sürdüğünü anımsattı.
Salgınının yeni bir göç akınını tetikleme ihtimalinden de herkesin endişe duyduğunu belirten Çavuşoğlu, mevcut rakamların halihazırda endişe verici olduğuna işaret etti.
Çavuşoğlu, eşitsizliğin de artış gösterdiğine dikkati çekerek Dünya Bankası’na göre 100 milyon kişinin salgın nedeniyle yoksulluğa itildiğini, Birleşmiş Milletler’e (BM) göre ise Afrika’nın nüfusunun 2050’de 2,5 milyara yükselmesinin beklendiğini ifade etti.
Bu hususta herhangi bir gizem ya da sihir bulunmadığını kaydeden Çavuşoğlu, “İnsanların hayatını tehlikeye atan itici güçler olmaya devam ettiği müddetçe, bu (göç) hayatımızın bir gerçeği olmaya devam edecek.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, düzensiz göçün daha etkili bir şekilde kontrol edilmesi gerektiğini belirterek “Göç konusunu, sorunun köklerine inerek çözebiliriz. Bu da ancak dayanışma ve güçlü liderlikle olur.” açıklamasında bulundu.
“Sözümüzü tuttuk ve düzensiz göçü engelledik”
Türkiye’nin 2016 yılında Avrupa Birliği’yle (AB) vardığı 18 Mart Mutabakatı’nın bu bağlamda bir dönüm noktası olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Göç krizinin doruk noktası olan 2015 yılında yaklaşık 1 milyon düzensiz göçmen Avrupa’nın kapılarına dayandı. Gayretlerimiz sayesinde bu rakam yüzde 90’dan fazla azaldı. AB taahhütlerini tam olarak yerine getirmese de biz sözümü tuttuk ve düzensiz göçü engelledik.”
Çavuşoğlu, 2015’den bu yana Türkiye’nin sınırından geçmeye çalışan 1,3 milyon kişiyi de durdurduğuna dikkati çekerek “Bizim kararlılığımız ve kurumsal kapasitemiz olmasaydı, bu insanlar AB ülkelerine ulaşırdı.” dedi.
Macar mevkidaşı Szijjarto’nun 2020 Aralık ayında Türkiye’ye düzenlediği ziyaret sırasında “Türkiye’nin güvenliği Avrupa’nın güvenliğidir.” ifadelerini hatırlatan Çavuşoğlu, en çok ihtiyaç duyulan zamanlarda bu tür sağduyulu yaklaşıma çok sık rastlanmadığına işaret etti.
Çavuşoğlu, “Avrupa fildişi kulede yaşamıyor. Ancak Avrupa komşu bölgesindeki birçok krizden de korunuyor, çünkü Avrupa sınırları Türkiye’de başlıyor ve Türkiye güçlü kurumları ile devlet kapasitesi sayesinde Avrupa’yı istikrarsız komşu bölgesindeki tehdit ve şoklardan koruyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin hedeflerinin “girişimci ve insani” dış politika kavramlarıyla özetlendiğini belirten Çavuşoğlu, Suriye ve Libya’da da bu yaklaşımın uygulandığını kaydetti.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Libya’da BM tarafından tanınan hükümete sağladığı eğitim ve danışma desteğinin sivil savaşı engellediğini ve siyasi sürecin önünü açtığını belirtti.
Türkiye’nin İdlib’deki varlığının ise insancıl bir felaketin ve ciddi bir göç akınının önüne geçtiğini belirten Çavuşoğlu, “Suriye krizi 10’uncu yaşına girdi ancak durum kırılganlığını muhafaza ediyor.” uyarısında bulundu.
Çavuşoğlu, ateşkesin ihlal edilmesinin Suriyeliler, Türkiye ve Avrupa için engellenmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin insani bir dış politika yürüttüğüne de dikkati çeken Çavuşoğlu, 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyon yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapıldığını hatırlattı.
Çavuşoğlu, Türk kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin Suriye’ye 53 bin kamyon dolusu insancıl yardım götürdüğünü, tüm BM yardımlarının Türkiye’den geçtiğini kaydetti.
“Yaklaşık 420 bin Suriyeli gönüllü ve güvenli şekilde geri döndü”
Çavuşoğlu, Türkiye’de yarım milyondan fazla Suriyeli çocuğa bakıldığını ve 700 binden fazla okul çağındaki çocuğa eğitim verildiğini belirterek, aynı zamanda, Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri için gerekli koşulları yaratmaya çalıştıklarının altını çizdi.
Türkiye’nin, Suriye içinde geniş bir alanı teröristlerden temizlediğini ve İdlib’de Suriyelilere 50 bin konut inşa edildiğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Yaklaşık 420 bin Suriyeli, terörden temizlediğimiz bölgelere gönüllü ve güvenli şekilde geri döndü. Geri dönüşler, hem Avrupa üzerindeki düzensiz göç baskısını hem de Türkiye üzerindeki yükü azaltmaktadır. En önemlisi, bize Suriye’nin geleceğini yeniden inşa edeceklerine dair umut veriyor.”
Çavuşoğlu, bununla birlikte, tek bir ülkenin böyle bir yükü tek başına ve bu kadar uzun süre omuzlayamayacağı ve taşımaması gerektiğinin açık olduğunu söyleyerek “Suriyelilerin memleketlerine gönüllü dönüşleri için AB ve üye devletlerinden gerçek bir dayanışma bekliyoruz.” ifadesini kullandı.
“Bazı üyeler dar çıkarlarını ilerletmek için AB dayanışmasını kötüye kullanıyor”
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin son AB Zirvesi’nde haksız yaptırımlara karşı çıktığı için Macaristan’a minnettar olduğunu dile getirerek, “Gerçek şu ki, bazı üyeler dar çıkarlarını ilerletmek için AB dayanışmasını kötüye kullanıyor.” diye konuştu.
Sonuç olarak, hem AB’nin hem de Türkiye’nin gerçek bir stratejik değişim yapma şansını kaçırdığını belirten Çavuşoğlu, “Ticaret, yatırımlar, enerji güvenliği, terörizm ve savunma gibi hayati konularda birlikte hareket edersek neler başarabileceğimizi hayal edin.” değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, Avrupa’daki hükümetlerin göç nedeniyle sarsıldığı 2015’i anımsatarak “İş birliğimiz sayesinde, AB tarihindeki en büyük zorluklardan biri yönetildi. Ayrıca, Avrupa’nın refahını Türkiye’nin doğu ve güney kanatlarında güçlü bir müttefik olarak hizmet verdiği Soğuk Savaş sırasında NATO tarafından sağlanan güvenlik şemsiyesine borçlu olduğunu da unutmayın.” dedi.
Stratejik bakış açısına sahip AB üyeleri sayesinde, mart ayındaki AB Zirvesi öncesi ilişkilerde artık sayfa çevirme fırsatının var olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da belirttiği gibi AB üyeliği stratejik hedefimizdir ve bu solo performans olamaz.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye ile Macaristan arasındaki profesyonel bağlantıların milletler arasındaki yakın siyasi ve tarihi ilişkileri somut projelere dönüştüreceğine inandıklarını belirtti.