Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Sırbistan’ın Politika gazetesine verdiği mülakatta, Türkiye-Sırbistan ilişkileri, Afganistan’da Taliban’ın ülke genelinde kontrolü ele almasının ardından yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik süreci, İstanbul Sözleşmesi, ABD ve Rusya ile ilişkiler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Sırbistan ile ilişkilerin her alanda hızla geliştiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, “İkili ilişkilerimiz açısından tarihimizin en iyi dönemini yaşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızla Sırbistan Cumhurbaşkanı Sayın Aleksandar Vucic arasında samimi bir dostluk mevcut. İki ülke cumhurbaşkanlarının vizyoner tutumlarının ve aralarındaki güven ve dostluğun ilişkilerimizin bu düzeye ulaşmasında büyük rolü var.” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, üst düzey ziyaretlerin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının beraberinde getirdiği koşullara rağmen devam ettiğini kaydederek, “Bu yıl Başbakan (Ana) Brnabic ve mevkidaşım (Nikola) Selakovic’i Güneydoğu Avrupa İş Birliği Süreci (GDAÜ) Zirvesi ve Dışişleri Bakanları Toplantısı vesilesiyle ülkemizde ağırladık. İnşaat, Altyapı ve Ulaştırma Bakanı (Tomislav) Momiroviç yine geçen haziran ayında ülkemizi ziyaret etti. Temmuz ayında Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy Belgrad’ı ziyaret etti. Önümüzdeki dönemde de Sırbistan Meclis Başkanı Ivica Dacic ülkemizi ziyaret edecek. 2021 yılı bitmeden Sayın Vucic’i Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinin üçüncü toplantısı vesilesiyle ülkemizde ağırlamak istiyoruz. Ziyaretim büyük önem verdiğimiz bu toplantıya da hazırlık niteliği taşıyor.” şeklinde konuştu.
“Türkiye, Yeni Pazar’da Başkonsolosluk açan ilk ülke olacak”
İki ülke arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi adına bir Mutabakat Muhtırası imzalandığını anımsatan Çavuşoğlu, “İkili ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla ele aldık. Bölgesel gelişmeleri değerlendirdik. Bu vesileyle, Yeni Pazar Başkonsolosluğumuzun resmi açılışını yarın değerli dostum Nikola Selakovic ile birlikte yapacağız. Böylece Türkiye, Yeni Pazar’da Başkonsolosluk açan ilk ülke olacak. Başkonsolosluğumuzun aramızdaki kültürel ve insani bağları güçlendirerek ilişkilerimize son derece olumlu katkıları olacağına inanıyorum.” dedi.
Çavuşoğlu, Balkanların barış, istikrar ve refahının Türkiye için çok önemli olduğunu belirterek, “Sırbistan Güneydoğu Avrupa’nın barış ve istikrarı bakımından anahtar ülkelerinden biri. Sırbistan ile mükemmel düzeydeki ilişkilerimizin bölgesel barış ve refaha katkıda bulunduğunu görüyoruz ve bundan memnuniyet duyuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomik ve ticari faaliyetlerin ilişkilerin lokomotifini oluşturduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, 2019 yılında güncellenerek yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması’nın, ticaretin daha da gelişmesini sağladığını ve ikili ticaret hacminin geçen yıl salgına rağmen 1,5 milyar dolara ulaştığını söyledi.
Çavuşoğlu, ticaret hacminin, bu yılki hedefi olan 2 milyar doları yakalayacak gibi göründüğüne işaret ederek, “Orta vadedeki amacımız, Sayın Cumhurbaşkanlarımız tarafından konulan 5 milyar dolar hedefine ulaşmak.” dedi.
Tekstil, otomotiv yan sanayi, müteahhitlik, bankacılık, turizm, toptan ve perakende satış gibi alanlarda faaliyet gösteren Türk iş adamlarının Sırbistan’daki yatırımlarının büyüklüğünün yaklaşık 250 milyon dolara ulaştığını aktaran Çavuşoğlu, “Bu rakamın yalnızca 10 yıl önce 1 milyon dolar olduğunu hatırlatmak isterim. Bugün şirketlerimiz binlerce kişiyi istihdam ediyor. Çok önemli projeleri üstleniyorlar. Taşyapı firmamız, Sayın Cumhurbaşkanlarımızın Barış Projesi olarak tanımladıkları Belgrad-Saraybosna Otoyolu’nun Sırbistan bölümünü üstlendi. Çalışmalar başarıyla devam ediyor. ENKA ise bir Amerikalı firmayla birlikte Morova koridorunu yapıyor. Diğer projeler ile birlikte bugün, müteahhitlik firmalarımız 820 milyon dolara ulaşan 40 proje üstlenmiş durumda.” şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, Türk firmalarının, Sırbistan’ın Cuprija, Kraljevo, Leskovac, Smederevo, Vladicin Han, Velika Plana, Pirot, Stara Pazova, Sremska Mitrovica dahil farklı yerlerinde yatırım yaparak faaliyet gösterdiğini belirterek, “Sağlık sektörüne önemli bir yatırımla adım attık. Bir firmamız ikinci büyük yatırımını Vranje’de yapma kararı aldı ve bu nedenle Cumhurbaşkanı Vuçiç, bu firmamızın CEO’suna devlet nişanı verileceğini duyurdu. Halkbank Sırbistan’ın pek çok yerinde şubeler açtı. Şirketlerimizin bu başarısı göğsümüzü kabarttığı gibi aramızdaki ekonomik iş birliğinin derinleşmesine de katkı sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
İki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gidişatından son derece memnun olduklarını dile getiren Çavuşoğlu, ulaşılan seviyenin daha ileriye götürebileceğini ve bunun için hukuki altyapının mevcut olduğunu, iki tarafta da istek, kararlılık ve imkan olduğunu kaydetti.
“Afganistan’da artık yeni bir gerçeklik var”
Afganistan’da Taliban’ın iktidara gelişine de değinen Çavuşoğlu, “Afganistan’da artık yeni bir gerçeklik var. Ancak şimdi Afganistan’da barış, huzur ve istikrarın tesis edilmesine odaklanmalıyız. Öncelikli olarak halkın can ve mal güvenliğinin korunması için otorite boşluğuna meydan verilmemesi gerekiyor. Bu çerçevede, tüm Afganların kendini ait hissettiği kapsayıcı bir yönetim kurulmasını arzuluyoruz. Geçmişteki hatalardan ders çıkarılarak kapsayıcı anlayışla hareket edilmesi, Afganistan’da sürdürülebilir barışın tesisine katkı sağlayacak.” açıklamasında bulundu.
Çavuşoğlu, Afganistan’da başta El Kaide ve DEAŞ olmak üzere terör gruplarının yeniden sığınak bulmaması gerektiğini vurgulayarak, Taliban tarafından daha önce verilen taahhütlerin yerine getirilmesinin bu bağlamda önemli olduğunu söyledi.
Afganistan’daki terör gruplarının çoğalmasının bölgesel istikrar için de ciddi yansımaları olacağını belirten Çavuşoğlu, “Güvensiz bir ortam yeni bir göç dalgasını tetikleyebilir. Dolayısıyla uluslararası toplum Afganistan konusunda birlik ve dayanışma içinde hareket etmeli. Nüfusun yarısı acil insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Uluslararası toplumun yardım ve destek çabalarını arttırması gerekiyor. Yardımların halka ulaştırılması için BM ve diğer yardım kuruluşlarının çalışmalarının kesintisiz sürdürülmesi şart.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Afganistan’da kapsayıcı bir hükümet kurulmasına, ülkede barış ve huzur ortamının tesis edilmesine katkı sağlamaya hazır olduğunun altını çizerek, “Bu mülahazalarla Kabil’de Büyükelçiliğimizin faaliyetlerine devam etmesi öngörülüyor. Ayrıca, Taliban’ın talebi doğrultusunda Kabil havaalanının açık kalabilmesi için teknik destek verilmesine yönelik görüşmeler yürütüyoruz.” dedi.
“ABD ile fikir ayrılığı yaşadığımız tüm başlıkları yapıcı ve gerçekçi bir şekilde ele almayı amaçlıyoruz”
Türkiye’nin ABD ve Rusya ile ilişkilerini değerlendiren Çavuşoğlu, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde hassas bir dönemden geçtiğini ancak ilişkilerin tarihi boyunca zaman zaman iniş çıkışların yaşandığını ve buna rağmen, ABD ile müttefiklik ilişkilerinin her zaman gelişmeye devam ettiğini anımsattı.
Çavuşoğlu, bugün de çeşitli görüş ayrılıkları bulunmasına rağmen, ABD ile ikili ilişkilerin zengin iş birliği potansiyeline sahip olduğuna dikkati çekerek, “Çıkarlarımızın önemli bölgesel ve küresel meselede örtüştüğü ve çok boyutlu ortaklığımızın başta Avrupa-Atlantik bölgesi olmak üzere geniş bir coğrafyanın barış ve istikrarına geçmişte olduğu gibi önemli katkılar yapabilecek bir niteliğe sahip olduğu açık. Bu itibarla, başta PKK/PYD/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerine yaklaşım ve S-400 tedarikimizle bağlantılı tek taraflı yaptırımlar olmak üzere fikir ayrılığı yaşadığımız tüm başlıkları yapıcı ve gerçekçi bir şekilde ele almayı ve ikili ilişkilerimizi olumlu gündemimiz çerçevesinde geliştirmeyi amaçlıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Joe Biden’la 14 Haziran NATO Liderler Zirvesi marjında Brüksel’de yapıcı bir ortamda gerçekleştirdiği görüşmede, ilişkilerin tüm boyutlarının kapsamlı bir şekilde değerlendirildiğini aktaran Çavuşoğlu, “S-400 konusuyla ilgili görüşlerimizi ABD’li muhataplarımıza anlatmaya devam ediyoruz. Bu meseleyi ve diğer tüm konuları diyalog ve diplomasi yoluyla ele alarak çözüme kavuşturmak istiyoruz.” ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Rusya ile ilişkilerin de ikili ve bölgesel düzeyde yoğun bir içeriğe sahip olduğunu belirterek, karşılıklı saygı temelinde ikili iş birliğini olumlu bir seyirde tutmaya önem verdiklerini söyledi.
Türkiye’nin bölgesel planda, Avrupa-Atlantik güvenliği için de önem taşıyan birçok sorunda Rusya ile diyalog halinde olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, bölgesel konularda bazı farklı yaklaşımların bulunduğunu ancak diyalog yoluyla ortak paydalarda buluşmaya, sorunlara çözüm bulmaya gayret ettiklerini vurguladı.
Çavuşoğlu, “Sınırımızın hemen ötesindeki sorunların çözümü için olumlu katkı sağlayacak tüm aktörlerle iş birliği içindeyiz. Rusya, bu bölgelerde sahadaki etkili bir aktör konumunda. Rusya’nın yapıcı katkısını sağlamak bölgemizdeki sorunların çözümü açısından gerekli. Türkiye’nin Rusya ile olumlu ilişkileri, uluslararası ve bölgesel güvenlik açısından önemli katkılar sunuyor. Bunun daha iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz.” diye konuştu.
“Reformlarımızı sürdürmek konusunda irademiz tam”
AB’nin Türkiye’ye insan haklarına saygı duyulması noktasında sık sık çağrıda bulunmasını nasıl yorumladığı sorusuna cevaben Çavuşoğlu, “Ülkemizin, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanında uluslararası yükümlülüklerine bağlılığı tamdır. Reform çalışmalarımız dahil attığımız tüm adımlarda bu ilkeleri gözetiyoruz. Yapıcı ve iyi niyetli olması kaydıyla tüm eleştirilere açık olduğumuzu her zaman belirtiyoruz. Bununla beraber, 2005 yılında başlayan katılım müzakerelerimizde toplam 35 müzakere faslından 14’ünün üyelik sürecimizle ilgisi olmayan siyasi nedenlerle müzakereye dahi açılamamış olması, AB’nin inandırıcılığı ve üyelik müzakerelerindeki samimiyeti konusunda Türkiye’nin genelinde bir güven bunalımına yol açtı.” değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde başta yargı olmak üzere farklı alanlardaki reform çalışmalarını hız kesmeden sürdürdüğünün altını çizdi.
AB’nin genişleme politikası kapsamında yer alan ülkeler arasında en eskisi olan Türkiye’nin, üyelik müzakereleri sürecinde siyasi blokaja tabi olmayan fasılların hemen hemen tamamını müzakereye açtığını hatırlatan Çavuşoğlu, bununla birlikte, her aday ülke için katılım müzakereleri bakımından temel fasıllar olarak nitelendirilen 23. (Yargı ve Temel Haklar) ile 24. (Adalet, Özgürlük ve Güvenlik) fasılların, siyasi nedenlerle, bazı üye ülkelerin vetosu nedeniyle bloke edilmiş olmasının, AB’nin bu konudaki eleştirileri açısından ciddi bir çelişki olduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin reformları sürdürme konusunda iradesinin tam olduğuna dikkati çekerek, “AB’nin de benzer bir iradeyi, Türkiye’nin AB üyeliği önündeki siyasi engelleri kaldırması konusunda sergilemesini bekliyoruz.” dedi.
“Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadele hepimizin görevi ve amacıdır”
Türkiye’nin kadın haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi konusuna da değinen Çavuşoğlu, “Kadına karşı şiddet insan hakları ihlalidir. Dünyanın neresinde vuku bulursa bulsun kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadele hepimizin görevi ve amacıdır.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin, kadına karşı şiddetle mücadele etme temel amacıyla hazırlandığını aktararak, “Bununla birlikte, Sözleşme içeriğindeki bazı unsurlar ve çeşitli uygulamalar sadece ülkemizde değil, Avrupa Konseyi ve AB üyesi pek çok ülkede hassasiyet yaratmış ve eleştirilere neden olmuştur. 47 üyeli Avrupa Konseyinde anılan sözleşmeye herhangi bir çekince koymadan taraf olan ülke sayısı 10 ile sınırlı kalmıştır. Ülkemizin kapsamlı değerlendirmeler neticesinde Sözleşmeden çekilmesi, kadına karşı şiddetle mücadeleden ödün verme olarak yorumlanmamalı.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin 2012 yılından bu yana yürürlükte bulunan Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun başta olmak üzere gerek yasal çerçeve gerek uygulama bakımından son derece ileri konumda ve önemli bir deneyime sahip ülke olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, bugüne kadar kadına yönelik şiddetle mücadele konulu üç ulusal eylem planının uygulandığını, dördüncü eylem planının ise 1 Temmuz 2021 tarihinde açıklandığını aktardı.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin, kadınların yaşam standartları ve haklarının iyileştirilmesi, toplumsal konumlarının güçlendirilmesi ve yaşamın her alanına tam ve eşit katılım sağlamalarına yönelik kararlı tutumundan kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini sözlerine ekledi.