TBV’den 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Erk, diyabetin, halk arasındaki yaygın tabiriyle şeker hastalığının, kronik böbrek rahatsızlığına eşlik eden en önemli sağlık sorunlarından olduğunu kaydetti.
Diyaliz tedavisi gören hastaların yaklaşık yüzde 40’ının son dönem kronik böbrek yetmezliğinin asıl sebebinin diyabet olduğuna işaret eden Erk, “Diyabet, insanlık açısından bulaşıcı olmadığı halde salgın hastalık özellikleri gösteren çok önemli bir hastalıktır ve eşlik eden birçok hastalığı da beraberinde getirir.” ifadesini kullandı.
Diyabetin önemli nedenlerinden birinin de aşırı şeker tüketimi olduğunun altını çizen Erk, hareketsiz yaşam nedeniyle tırmanışa geçen obezitenin Türkiye’de çok yaygın olduğuna ve rakamların dünya ortalamasının üzerinde seyrettiğine dikkati çekti.
Erk, 18 yaş altı nüfusun yaklaşık 2 milyonunu obez çocukların oluşturduğunu aktararak, şunları kaydetti:
“Sağlıksız beslenmenin yol açtığı obezite, bir domino taşı misali diyabeti, hipertansiyonu, böbrek hastalıklarını ve kalp-damar hastalıklarını tetikliyor. Diyabet, gelişmiş veya gelişmekte olan tüm ülkeleri tehdit eden küresel bir sorun olarak karşımızda. Bu yöndeki deneyimleri ve bilimsel yayınları göz önüne alarak Türk Böbrek Vakfı olarak bir ilke imza attık ve 19-25 Eylül tarihlerini ‘Dünya Şeker Tüketimine Dikkat Haftası’ olarak planladık. Konuyu, yurt içi ve yurt dışında paydaşlar ile ele alarak kamuoyu bilgilendirme çalışmalarını hayata geçirdik.”
“Hastaların yüzde 10’u tip-1 diyabetli”
TBV Ahmet Ermiş Diyaliz Merkezi Başhekimi ve Nefroloji Uzmanı Dr. Bilal Görçin, diyabetin pankreasta insülin salınımı veya etkisindeki tam ya da kısmi yetersizlik sonucu ortaya çıkan, kendini kanda sürekli şeker yüksekliği ile ortaya koyan kronik bir hastalık olduğunu bildirdi.
Diyabet hastalarının yüzde 90’ını oluşturan Tip-2 diyabetin genellikle 40’lı yaşlarda başladığını vurgulayan Görçin, “Ailesinde şeker hastalığı olan, özellikle yüksek doğum ağırlıklı çocuk doğuran annelerde görülür. Ayrıca obezite, yüksek tansiyon, kalp hastalığı, kolesterol yüksekliği, sigara ve alkol kullanımı gibi sebepler hastalığın başlamasına yol açar. Başlangıç belirtileri çok su içme, idrara sık çıkma, gece idrara kalkma, bulanık görme, el ve ayaklarda uyuşmadır. Kilo kaybı olabilir, tedavisi genellikle ağızdan alınan şeker kontrol ilaçlarıdır. Tip-2’de insülin ileri dönemlerde kullanılır.” ifadelerini kullandı.
Görçin, diyabetin beyin, göz, kalp, böbrek ve bacaklardaki atardamarları bozarak organ yetmezliğine yol açtığına dikkati çekerek, açlık şekerinin 100’den düşük, HbA1c denilen son üç ayın şeker ortalamasını gösteren tetkiklerin de 6,5-7’den düşük olmasının organ hasarını önleyeceğini kaydetti.
“Hazır ve paketli gıdalardan uzak durulmalı”
TBV Renal Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın, diyabetin en önemli nedenleri arasında sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşamın geldiğini belirtti.
Ana öğünlerin önemli bir yer tuttuğuna işaret eden Aydın, şu önerilerde bulundu:
“Ana öğünler olan kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri belirli bir düzen içinde yapılmalıdır. Günün en önemli öğünü olan kahvaltıda sağlıklı yiyecekler tercih edilmeli, peynir, yumurta, zeytin, mevsim yeşillikleri ve tam buğday ekmeği mutlaka kahvaltı masasında olmalıdır. Öğle ve akşam yemeklerinde ise besin çeşitliliğinin sağlanması gerekir. Dört besin grubunu oluşturan süt ve süt ürünleri, etler ve kuru baklagiller, sebzeler ve meyveler ile ekmek ve tahıl grubuna dahil olan besinler tabaklarımızda yer almalıdır.”
Aydın, diyabetten kaçınmak için hazır ve paketli gıdalardan, “fast food” besinlerden ve aşırı şeker içeren abur cuburlardan uzak durmak gerektiğini vurguladı.