Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Uluslararası Hac Sempozyumu’nun en temel hedefinin, hac ibadeti ve hac organizasyonuna dair çağın şartları ve imkanları çerçevesinde yeni bir ufuk oluşturmak olduğunu söyledi.
Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen “Değişen ve Gelişen Şartlar Bağlamında Hac” konulu Uluslararası Hac Sempozyumu’nun açılışında, Kur’an-ı Kerim’in insanları tevhide davet ettiğini, tevhit inancının sembol ibadetlerinden birisinin de hac olduğunu belirtti.
Hac ibadetinin Kur’an-ı Kerim’de, “Allah’ın insanlar üzerindeki hakkı” olarak tanımlandığını ifade eden Erbaş, İslam’ın en kapsamlı ibadeti haccın her bir uygulamasının, ifade ettiği manayla Müslüman hayatının temel ilkelerini bünyesinde toplayan bir ibadet olduğunu dile getirdi.
Erbaş, “Mikat, ihram, tavaf, Safa Merve, sa’y, tıraş olma, vakfe yapma ve şeytan taşlama gibi birçok sembolle öne çıkan hac ibadetinde asıl önemli olan her sembolün ifade ettiği o büyük manayı idrak etmektir. Zira hac, bu semboller üzerinden bize varoluşu, yaratılış gayesini, kulluk bilincini, insani değerleri, güzel ahlakı öğretmektedir aynı zamanda. Dolayısıyla hac, müminin kendi hayatı, hayalleri ve hataları ile yüzleşerek kötülük adına ne varsa aklından, kalbinden ve hayatından çıkarmasıdır.” diye konuştu.
Haccın, yeniden doğuş olduğunu söyleyen Erbaş, “Peygamber Efendimiz makbul bir hac ile insanın bütün günahlarından arınarak anasından doğduğu gibi tertemiz olacağını müjdelemektedir.” dedi.
Müslümanların, ahlak ve gelecek adına iki büyük evrensel ilkeye sahip olduğuna dikkati çeken Erbaş, bunlardan birinin tevhit inancı, diğerinin ise tevhit inancı ekseninde güçlü bir kardeşlik duygusuyla buluşturan “vahdet ahlakı” olduğunu dile getirdi.
“Vahdet şuurunun doyasıya yaşandığı bir evrensel kongre”
Erbaş, “Hac adeta, Müslümanların her yıl iman ve tevhit ekseninde bir araya geldiği, kardeşlik duygularının doruğa ulaştığı ve vahdet şuurunun doyasıya yaşandığı bir evrensel kongredir. Dolayısıyla haccın hayatın tamamını kuşatan ilkeler ile güzel ahlakı cem eden bir ibadet olduğu daha net anlaşılmaktadır.” ifadesini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığının, 1979’dan itibaren hac, 1984 yılından itibaren de umre organizasyonlarını, sürekli geliştirilen bir tecrübeyle düzenlediğini anlatan Erbaş, bütün bu hizmetlerle ibadetlerin kolaylıkla ve en güzel şekilde yerine getirilmesinin temin edildiğini belirtti.
Mescid-i Aksa’ya ev sahipliği yapan Kudüs şehrinin, medeniyetlerin en önemli merkezlerinden biri olduğunu dile getiren Erbaş, bu kapsamda 2015’ten itibaren de Kudüs bağlantılı umre turları düzenlenerek, önemli bir geleneği devam ettirdiklerini bildirdi.
Erbaş, “Bundan birkaç ay öncesi, Hac ve Umre Genel Müdürlüğümüze bağlı Umre Hizmetleri Daire Başkanlığımızın adını Umre ve Kudüs Ziyaretleri Daire Başkanlığı diye değiştirdik. İnşallah bundan sonra Kudüs ziyaretlerimize daha bir önem vererek, özellikle bütün dünya Müslümanlarının Mescid-i Aksa’yı, Kudüs’ü ziyaret ederek bir farkındalık oluşturmak ve bu farkındalığı bütün insanlığa, bütün dünyaya göstermek noktasında bir katkı sağlayacaktır bu girişimimiz.” diye konuştu.
Başkanlığın, milletin sağlık, huzur ve güven içerisinde hac ve umre ibadetlerini eda etmeleri için hizmet standartlarını her geçen yıl daha da üst seviyeye çıkarmaya gayret ettiğini vurgulayan Erbaş, “Ancak biliyoruz ki haccın asıl kazanımlarından hakkıyla istifade edebilmek için sadece maddi ve fiziki iyileşmeler yeterli değildir. Vatandaşlarımızın bu kutlu yolculuk için iştiyakı, motivasyonu ve ilmi bakımdan donanımlı hale getirilmesi de ihmal edilemez bir öneme sahiptir. Dolayısıyla çalışmalarımızda bu yöndeki hizmetlerimizin geliştirilmesinin gerekliliği mutlaka ve mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yeni yaklaşımlar ve çözümler aramaya çalışacağız”
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, sempozyumun, haccın hem fiziki hem de manevi boyutunun etraflıca müzakere edileceği bir zemin oluşturacağını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Burada hac ibadetinin teşri sürecinden fıkhi boyutuna, sosyolojik etkisinden kültürel yansımalarına, sağlıkla ilgili meselelerinden eğitim yöntemlerine kadar pek çok açıdan ortaya konacak çok değerli tebliğ ve sunumları ilgi ve heyecanla inşallah takip edeceğiz. Asr-ı saadetten günümüze hac organizasyonlarının değişim ve gelişim süreçlerini yakinen müşahede edeceğiz inşallah bu sempozyum süresince.
Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye başta olmak üzere bu çerçevede oluşan medeniyet birikimimizin ışığında hac organizasyonuyla alakalı güncel sorunlara yeni yaklaşımlar ve çözümler aramaya çalışacağız. Bu sempozyumun en temel hedefi, hac ibadeti ve hac organizasyonuna dair çağın şartları ve imkanları çerçevesinde yeni bir ufuk oluşturmaktır.”
Bunun için önce haccın fıkhi boyutuna dair birçok başlığın gelişen imkanlar ve değişen şartlar çerçevesinde yeniden ele alınmasının önemli olduğuna dikkati çeken Erbaş, “Söz konusu zemin üzerine hac hizmetlerinin ve organizasyonlarının her yönüyle değerlendirilmesi, salgın meselesi, salgın hastalık başta olmak üzere güncel konuların ve diğer özel durumların etraflıca ele alınması bundan sonraki hac organizasyonları için yeni bir perspektif oluşturacaktır inşallah.” dedi.
Sempozyum verimli ve bereketli geçmesini dileyen Erbaş, salgının bir yılı aştığını, geçen yıl az sayıda Suudi Arabistan’da yaşayan vatandaşın hac ibadetini yapabildiğini, Şubat 2020’den beri de birkaç ülke hariç umreye gidilmediğini hatırlattı.
İslam aleminde hem hac hem umre için çok büyük bir özlem oluştuğunu vurgulayan Erbaş, şunları kaydetti:
“Bir an önce bu salgın hastalığın insanlığın üzerinden, başından kalkması, def edilmesini Rabb’imden niyaz ediyorum. Çünkü hac hakikaten müminler için birliğin, tevhidin, vahdetin sembolü. Kabe-i Muazzama’nın etrafında farklı renklerden, farklı dillerden, farklı ırklardan o kadar çok farklılığın bir tevhit, bir vahdet görüntüsüyle yerine getirildiği başka bir ibadet var mı? Bundan mahrumuz, bu salgın sebebiyle, salgın yüzünden bundan insanlık, İslam alemi mahrum kaldı. Cenab-ı Hak en kısa zamanda bu beladan bütün insanlığı kurtarsın. Hep dua ediyoruz, duaya devam edeceğiz inşallah. Tedbir, tevekkül ve dua Müslümanın ayrılmaz parçaları, tedbirimizi alacağız. İnşallah 2021 yılında, bilemiyorum tabi salgının süreci nasıl devam edecek, artacak mı, azalacak mı, 2021 yılında hacca gidebilecek miyiz, gidemeyecek miyiz bilemiyoruz. Dua edelim inşallah imkanlar oluşsun, hastalık ortadan kalksın veya azalsın ve hiç olmazsa dünyanın her yerinden bir miktar Müslüman hacca gidebilsin. Bunun için hem tedbir hem duaya devam etmeliyiz.”
Erbaş, tüm katılımcılara teşekkürlerini ileterek, sempozyumun hayırlara vesile olmasını diledi.
Programın sonunda hediye takdimi yapıldı ve aile fotoğrafı çektirildi.
Erbaş’ın konuşması öncesinde sempozyuma iştirak eden, Suriye Hac Heyet Başkanı Muhammed Ebul Hayr Şükri, Ürdün Bakanlık Müfettişi Hatem Cemil es-Suhaymat, Afganistan Bakan Yardımcısı Muhammed Osman Tarık, Nijerya Hac Başkanı Zikrullah Hassan Alakunle ve Somali Din ve Evkaf Bakanı Ömer Ali Roble ile Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Remzi Bircan da birer konuşma yaptı.