Tayvan’ın kuzeydoğusundaki, üzerinde kimsenin yaşamadığı 8 adacıktan oluşan bölge, Japon hükümetinin 2012’de adacıkları Japon vatandaşı özel mülk sahiplerinden satın alarak millileştirmesinin ardından dozu artan bir gerilime dönüştü.
Doğu Çin Denizi’ndeki egemenlik iddiasını korumak isteyen Çin’e ait çok sayıda balıkçı teknesinin ve zaman zaman savaş germilerinin bölge yakınında seyretmesi, Japon donanmasının Çin gemilerini takibi ve telsizle uyarıları, son 10 yılda olağan hale geldi.
Egemenlik ihtilafı, kıyı komşusu Çin ve Japonya’nın adacıklar çevresinde “kontrollü gerginliği” sürdürdüğü bir rutine dönüşmüş durumda.
Tarihsel süreç
Japonya’nın “Senkaku” , Çin’in “Diaoyu”, Tayvan’ın ise “Diaoyutai” diye isimlendirdiği adacıklar üzerindeki anlaşmazlık uzun yıllardır devam ediyor.
Japonya’nın, ülkenin güneybatısında Tayvan adasına kadar uzanan Ryukyu ada zincirinin parçası olarak gördüğü adacıklar, halen Tokyo’nun fiili kontrolünde bulunuyor. Bölge, hem Tokyo hem de Pekin tarafından tarihsel egemenlik alanı olarak görülüyor.
Çin ile Tayvan arasındaki egemenlik ihtilafı da Ada’daki hükümeti, anlaşmazlığın ek taraflarından biri haline getiriyor.
En büyüğü 4,3 kilometrekare genişliğinde, yerleşime imkan vermeyen kayalık kaplı adacıklardan oluşan bölgeye dair Çin’deki en eski kayıtlar 15. yüzyılda Ming Hanedanı devrine kadar gidiyor.
Ming devrinde, bugün Japonya’nın kontrolündeki Ryukyu Adaları’nda Ryukyu Krallığı olarak bilinen, merkezi Okinawa Adası olan bir takımada devleti hüküm sürüyordu. Krallık, haraç ödeyen bir ülke olarak Çin İmparatorluğu’na bağlı fakat iç işlerinde bağımsızdı.
Bu dönemde Çinliler, adacıkları deniz seyahatlerinde yer ve yön belirlemek amacıyla kullanıyordu.
Japon İmparatorluğu’nun 17. yüzyıl başında bazı Ryukyu Adaları’nı işgal etmesinin ardından Krallık, her iki imparatorluğun da bende ilişkisi kurduğu, fakat özerkliğini koruduğu dönemler geçirdi.
Japonya, Pasifik’teki sömürgeci yayılmasının parçası olarak 1895’teki Birinci Çin-Japon Savaşı’nın ardından adacıkların olduğu bölgeyi ilhak etti. Çin ile Japonya arasında Mayıs 1895’te imzalanan Şimonoseki Antlaşması’yla, Tayvan ve bölgedeki adacıklar Japonya’nın kontrolüne geçti.
Japon İmparatorluğu, İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar bölgedeki hakimiyetine korudu. Japonya’nın savaşın ardından teslim olmasıyla bölge, Ryukyu Adaları ile ABD’nin kontrolünde kaldı.
Washington, 1972’de adacıkları Japonya’ya iade etti. Çin ise Japonya’ya, sömürgeci dönemde işgal ettiği bölgede hakimiyet hakkı tanınmasına itiraz ederek adacıkların tarihsel olarak kendi egemenliğinde olduğunu savundu.
Çin ve Tayvan, Japon egemenliğini tanımıyor
Çin’de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çıkan iç savaşın ardından ana kara ile Tayvan arasında ayrılık, soruna yeni aktörü eklemiş oldu.
Çin, adacıkların ana karaya bağlı Tayvan’ın parçası olduğunu savunuyor. Ada’daki hükümet de Pekin ile egemenlik ihtilafına karşın, adacıkları Tayvan topraklarının parçası olarak görüyor, Japon egemenliğini tanımıyor.
Taraflar, karşılıklı ekonomik bağları ve çıkarları nedeniyle adacıklar konusundaki egemenlik ihtilafında “kontrollü gerginlik” yaklaşımıyla hareket ediyor.
Japonya’nın hem Çin hem de Tayvan ile kapsamlı ekonomik ilişkileri bulunuyor. 2021 rakamlarına göre Çin, yüzde 21,6 ihracat payıyla Japonya’nın en büyük ticari ortağı konumunda. Tayvan ise yüzde 7,2 payla, Çin ve ABD’nin ardından üçüncü sırada yer alıyor.
Tokyo’nun adacıkları millileştirmesi
Uzun yıllardır devam eden anlaşmazlık, Japon hükümetinin 11 Eylül 2012’de Uotsuri, Minami-kojima ve Kita-kojima adacıklarını, özel mülkiyetine sahip olan Kurihara ailesinden 2,05 milyar yen (o günkü kur karşılığına göre yaklaşık 320 milyon dolar) ödeyerek satın aldığını ve millileştirdiğini açıklamasının ardından yeniden gerilime dönüştü.
Çin Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Japonya’nın millileştirme adımına karşı çıkarken “Çin’in toprak bütünlüğü ihlal edilirken oturup beklemeyeceğini” ifade etti. Akabinde Çin donanmasına bağlı iki filo, adaların 12 mil uzağına konuşlandırıldı.
Eylül 2012’de bir grup Çinlinin adacıklara çıkmasıyla iki ülke kamuoyunda savaş söylemleriyle körüklediği krize dönüştü.
Çin, o tarihten itibaren gemilerini sıkça bölgeye sevk ederek Japonya’nın egemenliğini tanımadığı mesajını veriyor.
Kyodo ajansına göre, Çin diplomatik kaynakları Pekin’in adacıklar yakınlarına sıklıkla gemi sevk etmesinin, Japonya’nın bölgedeki etkin hakimiyetini aşındırmayı hedeflediğine işaret ederek, “Karşılıklı sorunda Çin avantaj sağlamaya yakın ve hamlelerini kızıştırmasına gerek yok” ifadesini kullanıyor.
Japonya Sahil Güvenliği (JCG), Eylül 2012’den bu yana Çin bandıralı gemilerin bölgede kendi kara suları olarak gördüğü bölgeyi 332 kez “ihlal ettiğini” bildirdi. 2022’de ise şimdiye kadar 19 ihlal yaşandı.
Millileştirme öncesinde Çin gemilerinin adacıklar yakınlarındaki faaliyeti yok denecek kadar azken, o zamandan bu yana fırtına veya hava muhalefeti olmadığı sürece bölgede mevcudiyetini sürdürüyor.
Son iki yılda ortalama 330 gün boyunca adacıklar çevresinde görülen gemiler, 2021’de şubat ve temmuz ayları arasında Japonya’nın kara suları olarak gördüğü alana mücavir bölgelerde 157 gün art arda kalarak rekor kırdı.
Pekin’in, adacıklar etrafında yeni bir statüko oluşturmaya çalıştığına inanan Japonya, adacıkların yakınındaki Çin gemilerine bölgeden ayrılma uyarısında bulunuyor.
Uluslararası hukukta bir kıyı devletinin kara sularından geçiş, diğer devletin barışına, düzenine veya güvenliğine zarar ve halel getirmediği sürece garanti altına alındığından Japonya’nın seyir faaliyetini engelleme hakkı bulunmuyor.
“Provokasyon Pekin’e avantaj”
2016’nın yazında adacıklar çevresinde seyreden 300’e yakın Çin balıkçı teknesinden bazıları Japon kara sularını ihlal etmişti. O dönemde Japon Sahil Güvenliğinde üst düzeyde görevde bulunan Toyama Atsuşi, 2012’deki millileştirmenin, “Çin’e gemilerini sürekli bölgeye sevk etmesi için mazeret sağladığı” görüşünü dile getirdi.
Japon Sahil Güvenliğinin askeri çatışmalardan kaçınırken aynı zamanda adacıkları koruduğunu kaydeden Toyama, “Bana göre, Çin gemilerinin bölgedeki sürekli varlığı bazılarını öfkelendiriyor. Provokatif hamlelere başvurursak da bundan sadece Pekin avantaj sağlar.” ifadelerini kullandı.
Okinawa eyaletinin Naha ilçesindeki 11. Bölge Sahil Güvenlik Karargahına ait devriye gemileri, Japon balıkçı gemilerini adacıklar etrafındaki Çin’e ait gemilerden korumak için bölgeye sürekli devriye faaliyeti yürütüyor.
Bölgedeki gidişatı 7 gün 24 saat izleyen JCG, “ihlal” oluşturduğunu düşündüğü durumlarda, elektronik sinyal yoluyla “Japon kara sularına terk etmeleri” yönünde Çin’e ait gemilere uyarıda bulunuyor. JCG, açık denizlere muhrip gemi ve devriye uçakları sevk eden Japonya Deniz Öz Savunma Kuvvetleri (MSDF) ile de iş birliği yapıyor.
ABD müdahil olabilir mi?
Adacıklar, Japonya’nın Okinawa eyaletinin idari yetki sahasında bulunuyor. Japonya yüzölçümünün yüzde 0,6’sını oluşturan Okinawa, ülke genelinde ABD askeri tesislerinin toplam arazi alanlarının yüzde 70,6’sına ev sahipliği yapıyor.
Ülkenin en güneybatısında yer alan Okinawa’ya, Japonya’ya iade edildiği 1972’den beri, füze denemeleriyle tehditkar Kuzey Kore ve bölgesel askeri faaliyetlerini artıran Çin’e karşı “jeopolitik ve stratejik önem” atfediliyor.
Tokyo-Washington arasındaki askeri ittifakı göz önüne alındığında, son dönemde Japon hükümetinin, olası bir askeri saldırı halinde adacıklar bölgesinin, 1960 Japonya-ABD Güvenlik Anlaşması’nın 5. maddesi kapsamında yer aldığını, ABD yönetimine teyit ettirme çabası dikkati çekiyor.
Japon hükümet yetkilisi, “statükoyu güç kullanarak değiştirmeye yönelik belirgin girişimi bulunan Çin karşısında gardımızı düşüremeyiz.” diyerek, “Millileştirmek, savunma politikamızı ciddi bir acilliyet yaklaşımıyla gözden geçirmemiz için bir ipucu vermiş oldu.” ifadelerini kullandı.