Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kasımda “ekonomide yeni dönem” söylemi, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Naci Ağbal’ın piyasa dostu açıklamaları ve TCMB’nin uyguladığı sıkı para politikası ile ekonomide yeni bir süreç başladı.
Bu süreçte Türk lirası varlıklar küresel bazda pozitif ayrışırken, birçok parametrede önemli iyileşme kaydedildi.
Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) kasım ayı başlarındaki 566 baz puandan, 281 baz puan gerileyerek 285 baz seviyelerine inerken, dolar kuru da kasımdaki zirvesi olan 8,5832’den başlayan düşüşünde yaklaşık yüzde 19 değer kaybederek 6,9588’i gördü.
Dolar/TL, 6,9588 ile 5 Ağustos 2020’den bu yana gördüğü en düşük seviyeye kadar gerilemesi sonrası 6,95-7,00 bandında dengelendi.
Analistler, TL varlıklardaki olumlu seyirde yeni ekonomi yönetiminin piyasa dostu adımlarının önemli rol oynadığını belirtti.
TCMB’nin ortodoks politikaları tekrar kullanıma alması ve TCMB Başkanı Ağbal’ın güçlü iletişiminin TL varlıklara olan güveni artırdığını dile getiren analistler, böylece TCMB’nin kredibilitesinin ve sözle yönlendirmelerindeki etkinliğin de öne çıktığını ifade etti.
Analistler, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından salgın döneminde geçici süreyle alınan bazı tedbirlerin normalleşme kapsamında uygulamadan kaldırılmasının da söz konusu trendi desteklediğini vurguladı.
“Dolar/TL’de 6,85’in altı görülebilir”
Portföy yöneticisi Işık Ökte, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, “Dolar/TL’de görülen aşağı yönlü hareketin 6,85 ana desteğinin de altına devam edebileceğine inanıyorum. Ancak o seviyelerden Merkez Bankası’nın rezerv artırmak için döviz alımlarına başlayacağını düşünüyorum.” sözlerini kullandı.
Naci Ağbal’ın yaptığı konuşmalarda manşet enflasyondan daha çok enflasyon beklentilerini öne çıkardığını anımsatan Ökte, enflasyon beklentilerinin 2021 sonu için hala yüzde 11 üzerinde gerçekleştiğini, bu seviyelerin Ağbal’ı memnun edeceğine inanmadığını kaydetti.
Ökte, Ağbal’ın yönlendirmeleri ve piyasa beklentilerini birlikte değerlendirdiğinde, beklendiği gibi manşet enflasyonun mayısta yüzde 16’ya yakın seviyeden düşmeye başlaması durumunda bile, politika faizinin, en az üçüncü çeyreğin ortalarına kadar yüzde 17’de bırakılacağının işareti olarak gördüğünü belirtti.
Swap işlemleri üzerinden Türkiye’ye kasımın ikinci haftasından sonra kendi hesaplarına göre 21 milyar dolar seviyesinde olan girişin önemli bir kısmının Döviz Tevdiat Hesapları’ında (DTH) toplandığını söyleyen Ökte, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) ve Borsa İstanbul’a yabancı ilgisi var ancak kesinlikle dünyadaki likiditenin TL varlıklara bu pozitif reel faiz ortamında daha çok girmesini beklerdim. Para girişi, kamu bankalarının döviz açık pozisyonlarının kapanmasını sağladı. Bu bile yabancı yatırımcının gözünde önemli bir güven kaynağıdır. Dolar/TL’de 6,85 desteği psikolojik açıdan da önemli. HSBC raporunda da 2021 sonu için 6,50 seviyesi yeni hedef olarak bildirilmişti ve artık 6,85 ile 6,50 seviyeleri, döviz piyasası için yeni kritik bölgeler olarak öne çıkıyor diyebiliriz. Ancak, burada önemli olan iki nokta var. Birincisi, TCMB döviz alımlarına 6,85 seviyelerinde başlar mı? Yol haritası nasıl çizilir. İkincisi de ters dolarizasyon gerçekleşir mi?”
Şu anda bir ters dolarizasyon trendinden söz edilemeyeceğini aktaran Ökte, ancak, ABD ile ilişkilerde önemli bir iyileşme sağlanırsa, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve onun danışmanlarıyla yapılacak toplantılarda S-400 ve Halkbank konularında bir mesafe alınırsa, hane halkının TL’ye olan güveninin tekrar geri gelebileceğini ve enflasyon endişelerinin azalmasıyla ters dolarizasyon trendinin başlayabileceğine inandığını ifade etti.
Ökte, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında, özellikle ABD’de günlük 1,4 milyona ulaşan aşılama rakamların emtia rallisini desteklediğini ve küresel büyümenin bu sene yüzde 4,5-5,0 aralığında gerçekleşeceği beklentisiyle Brent petrolün 63 doların üzerine yükseldiğini anımsattı.
Emtia rallisinin özellikle enerji tarafında devam etmesini bekleyen Ökte, “Türkiye bir net emtia ithalatçısı olduğundan aslında liranın değer kazanmaya devam etmesi enflasyon beklentilerinin düşük kalmasında yine en önemli görevi üstlenecek. Yoksa, böyle bir emtia rallisinde, lira değer kaybetmeye başlarsa, yine enflasyonist baskılar insanları dolarizasyona yönlendirecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kurlarda daha stabil bir seyir öne çıkabilir”
Deniz Yatırım Strateji Bölüm Müdürü Orkun Gödek de, “Kurların daha stabil ve öngörülebilir patikada hareket etmesini bekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
2021’de global anlamda zayıf dolar temasının devamını öngördüklerini kaydeden Gödek, “Bu nedenle reel faiz makası ile öne çıkan Türk lirası gibi gelişmekte olan ülke para birimlerine girişler devam edebilir.” ifadelerini kullandı.
Gödek, Türk varlıklarında son 2 yıldır takip edilen yabancı yatırımcıların düşük pozisyonlanması, azalan ülke risk primi ve sıkı para politikası vurgusunun giderek kuvvetlenmesinin de bu düşüncelerini desteklediğini belirtti.
Dolar endeksi için başlıca önemli para birimlerinin hareketlerinin de dikkatle izleneceğini aktaran Gödek, “Avro ve Japon yeni gibi iki önemli rezerv para biriminden değer kazancı şeklinde destek gelmedikçe dolar endeksinde 90 bölgesi etrafında dalgalanma süreceğinden, Dolar/TL’de bir süre 7,00-7,10 bandı öne çıkabilir. Girişlerin hızlanması ve yurt içi yerleşiklerin de ters dolarizasyona katılması durumunda ilk hedef 6,85 seviyesi olacaktır.” dedi.