Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, insanlara evrensel sağlık güvencesi sunmaya, mültecilerin ve göçmenlerin kendilerini ilgilendiren konulara dahil olmasını sağlamaya ve içinde bulundukları topluluklar ile ekonomilere de çok büyük katkıda bulunduklarını vurgulamaya çalıştıklarını ifade etti.
DSÖ ve Sağlık Bakanlığı iş birliğiyle İstanbul’da bir otelde düzenlenen Avrupa Bölgesi Göç ve Sağlık Yüksek Düzeyli Toplantısı’nın kapanışında basın toplantısı düzenlendi, gazetecilerin soruları yanıtlandı.
Dr. Hans Kluge, buradaki konuşmasında, geçen üç haftada 3 milyon insanın Ukrayna’daki savaştan kaçmak zorunda kaldığını ve farklı Avrupa ülkelerine sığınmak için başvuruda bulunduğunu aktardı.
Bu insanların aşılama, çocuk sağlığı, kronik hastalıklar ve AIDS ile mücadele, çeşitli psikososyal destekler konusunda ihtiyaçlarının olduğuna dikkati çeken Kluge, göçmen sağlığı alanındaki desteklerinin sadece akut krizlerle sınırlı olamayacağını vurguladı.
Halihazırda dünyada milyonlarca insanın göçmen konumunda olduğunu, yurt içinde yerinden edilen birçok insan bulunduğunu hatırlatan Kluge, göçün her zaman insanlık tarihinin son derece önemli bir parçası olmaya devam edeceğinin altını çizdi.
Toplantıda bir araya gelen bakanların, çeşitli göçmen toplulukları temsilcilerinin, DSÖ Avrupa, Doğu Akdeniz ve Afrika bölgeleri ile BM temsilcilerinin önceliklerinden bahseden Kluge, şunları kaydetti:
“Birinci önceliğimiz, bütün insanlara evrensel bir sağlık güvencesi sunmaya çalışıyoruz. İkincisi, mültecilerin ve göçmenlerin kendilerini ilgilendiren konulara dahil olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Üçüncü olarak da mülteci ve göçmenlerin içinde bulundukları topluluklara ve ekonomilere çok büyük katkıda bulunduğunu vurgulamaya çalışıyoruz. Bu konuda oy birliğine varmış durumdayız. Herkesin kaliteli sağlığa erişebilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Göçmenler ve mülteciler, afetlere karşı hazırlık çalışmalarında yer almalı. Farklı sektörler iş birliği yaparak göçmenlere ve vatandaşlara çok daha kapsayıcı bir sağlık hizmeti sunmalı. Göçmen sağlığı politikaları, sağlıklı veriler üzerinde yükselmeli, iyi bir şekilde koordine edilmeli. Bu amaçla yeni iş birliği imkanları geliştirmeliyiz.”
Kluge, bu kapsamda çalışmaya koyulduklarını, iddialı vizyonlarını hayata geçirmeye çalışacaklarını, bunun için de yeni bir strateji ve eylem planı hazırladıklarını aktardı.
“AB ve Türkiye arasındaki iş birliği gerçek bir başarı öyküsüdür”
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas ise sağlık ve göç konusunda doğru inisiyatifler geliştirmenin yegane yönteminin iş birliğini güçlendirmek olduğunu söyledi.
Schinas, Türkiye’nin geçen dönemde göçmenlere sağlık hizmeti sağlamada müthiş bir sorumluluk üstlendiğini ve gerek göçü gerekse göçün sağlık boyutunu yönetmede son derece başarılı sonuçlar elde ettiğini belirterek, herkese teşekkürlerini sundu.
Avrupa’da tekrar savaş yaşandığını ve rekor sürede, bütün AB üyesi ülkelerin oy birliği ile milyonlarca Ukraynalıya geçici koruma statüsü verdiklerini anlatan Schinas, bu şekilde bütün Ukraynalı göçmenlerin eğitim ve sağlık sistemlerine, iç piyasalarına ve ikamet izni imkanlarına erişebildiklerini aktardı. Bu hakların hızlı şekilde somut bir gerçekliğe dönüşmesi için çalıştıklarını dile getiren Schinas, gelecek çarşamba AB Komisyonu olarak bu konuda önemli bir açıklama yapacaklarını duyurdu.
Margaritis Schinas, AB ve Türkiye arasındaki iş birliğinin önemine dikkati çekerek, “Bu iş birliği gerçek bir başarı öyküsüdür. Türkiye milyonlarca Suriyeli mülteciye yıllardır kapısını açmış durumda, onları ağırlıyor. Fakat bunu mümkün kılan unsurlardan biri de elbette AB’nin önemli bir desteği. Biz AB olarak 6 milyar avroluk bir kaynak aktardık. Halihazırda bunun 4,6 milyarını serbest bıraktık. Bu amaçla kurulan 200 sağlık merkezimiz var. Bunlar gerek komisyon gerek AB tarafından destekleniyor.” şeklinde konuştu.
İki yeni hastanenin de kısa süre sonra kapılarını açacağını, bunların da AB’den finansman aldığını ifade eden Schinas, kendisinin de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile açılışa katılmayı umduğunu dile getirdi. Margaritis Schinas, bir transit ülkesiyle AB’nin iş birliği yapmasının ne kadar verimli sonuçlara yol açabileceğini bu bağlamda gördüklerini sözlerine ekledi.
Afrikalı göçmenler
DSÖ Afrika Bölge Direktörü Matshidiso Moeti de Afrika’da 280 milyon insanın kendi ülkelerinden başka yerlerde yaşadığını, bunların 4’te 3’ünün Sahra Altı ülkelerinden geldiğini söyledi.
Afrikalı göçmenlerin başka ülkelere giderken çok yoğun ayrımcılığa maruz kaldıklarına ve bir dizi sağlık sorunuyla karşılaştıklarına işaret eden Moeti, “Bu sağlık meseleleri karşısında bütüncül bir tepki vermek gerekiyor. Bu insanların ihtiyaçlarına ve onların sağlığını zayıflatan unsurlara dönük çözüm geliştirmek gerekiyor.” değerlendirmesini yaptı.
DSÖ Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Ahmed Al-Mandhari ise bölgelerinde 75 milyon göçmen bulunduğu bilgisini verdi.
Mandhari, DSÖ olarak göçmen ve mültecilere kapsayıcı sağlık hizmeti sunulması için çalışmalar yürüttüklerini belirterek, komitelerinin stratejik hedeflerinden bahsetti.
“Özellikle Türkiye Cumhurbaşkanına teşekkür etmek istiyorum”
Temsilciler, konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, “Ukrayna’dan gelecek bir göç krizine Avrupa hazır mı?” sorusu üzerine, “Ne olacağını bilmiyoruz, geleceği öngörmek kolay değil. UNICEF’in verilerine göre, her saniye Ukrayna’da bir çocuk, göçmen haline geliyor. Halihazırda 3 milyon göçmen var ve bu insanların yüzde 50’si çocuk.” dedi.
DSÖ’nün bir dizi önceliği bulunduğuna dikkati çeken Kluge, şöyle devam etti:
“Öncelikle Ukrayna’ya destek göndermek. Hastanelerde oksijen stokları tükeniyor. Ukrayna’da 3 acil durum üst üste binmiş durumda. Bir taraftan savaş var, bir taraftan Kovid-19 sürüyor, çok sayıda insanın oksijen desteğine ihtiyacı oluyor. Üçüncüsü de poliomielit (çocuk felci) salgını başlamış durumda. İkinci önceliğimiz de komşu ülkelerin sağlık hizmet sistemlerini güçlendirmek. Bu sayede daha fazla göçmen alabilmek. İstatistiklere göre 8 bin kadın, önümüzdeki 3 ay içinde doğum yapacak. Üçüncü önceliğimiz de sağlık diplomasisi. İnsani yardım, sağlık desteği bence barışa giden köprü. Bütün kapılar kapansa bile sağlık kapısı her zaman siyasetin ötesinde açık kalmaya devam edecek. Özellikle Türkiye Cumhurbaşkanına teşekkür etmek istiyorum. Kendisi bölgeye barış getirmek için olağanüstü bir çaba sarf etti. Bence sağlığın barışa, barışın da sağlığa ihtiyacı var.”
Ukrayna’da Kovid-19’un yayılma hızına ilişkin soruyu da yanıtlayan Kluge bölgede şu an test ve aşılamada ciddi sorunlar olduğunu, insanların sığınaklarda kalabalık şekilde kalmalarının vakaların hızlı yayılmasına neden olduğunu aktardı.
“Çifte standart olduğunu düşünmüyorum”
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Schinas ise bir gazetecinin “Ukraynalı göçmenlere yönelik Avrupa’nın şu anki kapsayıcılığını Suriyeli göçmenler için fazla göremediklerini, bu iki farklı yaklaşıma dair değerlendirmesinin ne olduğunu” sorması üzerine şöyle konuştu:
“Bu argümanda hemfikir değilim. AB, her zaman sığınmacıların gelmek istediği bir ülke olmaya devam edecektir. Savaştan, baskıdan kaçan ülkeler AB’ye, Avrupa’ya gelmeye devam edecek. Bu değişemez. Bu, Avrupa olarak bizi tanımlayan unsur. Biz böyle bir toplumuz, böyle bir hayat tarzına sahibiz. Dolayısıyla nasıl bir Suriyeli savaştan kaçıyorsa ve Avrupa’da sığınmaya başvurma imkanı varsa, aynı imkanı Ukraynalılara sunuyoruz. Tek bir farkı var; coğrafi farklılık var. Suriye Orta Doğu’da yer alan bir ülke. Ukrayna ise doğrudan beş AB üye ülkesinin sınırında yer alıyor. Temel fark bu. Onun dışında aslen aynı ilkeleri işletiyoruz.”
Türkiye’nin doğru şekilde Suriyelilere kapısını açtığını da belirten Schinas, “Biz Türkiye’ye 6 milyar avroluk destek vermeye çalışıyoruz. Bunun Türkiye’ye maliyeti çok daha fazla oldu ama biz elimizden geldiğince kendi rolümüzü yerine getirmeye çalıştık. Bu bağlamda, çifte standart olduğunu düşünmüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.