Dünya Bankasından yapılan açıklamaya göre, Türkiye Deprem, Sel ve Orman Yangını Acil Durum Yeniden İnşa Projesi (TEFWER) kapsamında 2020 ve 2021 yıllarında deprem, sel ve orman yangını gibi afetlerden etkilenen belediyelerin ve hasar gören altyapı tesislerinin acil onarımı, yapısal güçlendirmesi ve yeniden inşası ile afetlere hazırlık kapasitesi ve iklim uyumunun artırılmasına yönelik çabalar desteklenecek.
Ayrıca proje, hükümetin kullanılmayan proje fonlarını afetlerden ve diğer krizlerden etkilenebilecek diğer belediyeleri desteklemek için hızlı bir şekilde yeniden tahsis etmesine olanak sağlayacak bir mekanizma (Şarta Bağlı Acil Müdahale Bileşeni) da içeriyor. Bu amaçlarla Türkiye’ye 449,25 milyon dolarlık kredi sağlanacak.
8 milyon kişi doğrudan faydalanacak
Projeden, yeniden tesis edilen faaliyet kapasitesi ve dayanıklılık yoluyla belediye altyapısına erişim sağlayacak 8 milyondan fazla kişi doğrudan faydalanacak. İyileştirilen belediye afet ve acil durum müdahale kapasitesinden 17 milyondan fazla insan yararlanacak. Proje aynı zamanda belediyelere mekansal ve yatırım planlarına yeşil, kapsayıcı ve dayanıklı önlemler entegre etme konusunda sağlanacak destek yoluyla afet ve iklim dayanıklılığı için kurumsal güçlendirmeye katkıda bulunacak.
Projenin ana bileşenleri, “Belediye Altyapısının Yeşil ve Dayanıklı Rehabilitasyonu, Yeniden İnşası ve Yapımı ile Belediye Dayanıklılığını Güçlendirmeye Yönelik Eylemler”, “Yeşil, Dayanıklı ve Kapsayıcı Şehirleri Desteklemeye Yönelik Teknik Yardım” ve “Şarta Bağlı Acil Durum Müdahale Bileşeni” olarak belirlendi.
“Türkiye’nin alacağı önlemleri desteklemeye kararlıyız”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Auguste Kouame, “Dünya Bankası, insanların, toplumun ve ekonominin karşı karşıya olduğu jeofiziksel ve iklim değişikliği kaynaklı riskler karşısında Türkiye’nin alacağı önlemleri desteklemeye kararlıdır.” ifadelerini kullandı.
Proje liderliğini Joanna Mclean Masic ve Ahmet Kindap ile paylaşan Alanna Leigh Simpson da şunları kaydetti:
“Şehirlerdeki altyapının ve nüfusun sel, fırtına, heyelan, aşırı sıcak ve soğuk hava dalgaları ve su kıtlığı gibi iklimle ilişkili risklerle karşı karşıya olduğu bir ortamda, bu iş birliğinin Türkiye’nin büyüyen şehirlerinin daha dayanıklı hale getirilmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz.”