Ebeveyn tarafından “ideal” olma arzusu, duygusal tükenmişliğe ve çocuğun davranışları üzerinde daha fazla kontrol kaybına yol açar.
Bilim adamlarına göre, çocuğa yararlı boş zaman, iyi eğitim ve yaşam yardımı sağlama arzusu, müdahaleci bir fikir haline gelene kadar ebeveynler için normaldir. Kendilerine ve çocuklara sunulan gerçekçi olmayan beklentiler, ele alınamayan stres nedeniyle fiziksel veya duygusal tükenme.
Enerji eksikliği, ebeveynlerin daha önce yerleşik “optimal ve doğru” bir günlük rutine uymasına izin vermez ve tahriş biriktirmek çocuğa karşı arızaları ve zulmü kışkırtır. Bilim adamları, böyle bir hatanın çocukların davranışlarında bozulmaya yol açtığını ve uzun vadede zihinsel sağlıklarına zarar verdiğini belirtti. Sosyal ağlar ve onlara tercüme edilen ailenin “ideal” görüntüleri de ana rolleri tarafından ağırlaşıyor.
Duygusal tükenmişlikten ve sonuçlarından kaçınmak için ebeveynlerin çocuklar üzerinde kontrolü sıkılaştırmamaları, ancak sözde “olumlu stratejileri” kullanmaları önerilir. Bunlar arasında önceliklerin yerleştirilmesi, çocuğun aktif dinlemesi ve faaliyetlerinden makul beklentilerin oluşturulması yer alıyor.
Haftanın günü daha önce “kontrol edilemeyen” olarak adlandırıldı.