Lagarde, Paris’teki Institut Montaigne’de yaptığı konuşmada, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle enerji ve gıdada oluşan yüksek fiyatların, küresel bir stagflasyon (yüksek enflasyon, yüksek işsizlik ve düşük büyüme problemleri) riskini yeniden gündeme getirmesini ve savaşın ekonomiye etkisini değerlendirdi.
Tedarik dar boğazları ile yüksek kalan enerji ve gıda fiyatlarının kısa vadeli enflasyonun sürükleyicileri olduğunu belirten Lagarde, “Halihazırda stagflasyon işaretleri görmüyoruz.” dedi.
Lagarde, başta doğal gaz olmak üzere enerji fiyatlarına karşı kamu mali desteklerinin hedefli olması, kamu yardımlarının yoksul hanehalklarına gitmesi gerektiğini söyledi.
Ukrayna’daki savaşın ekonomik büyümeye etkileri olacağını ifade eden Lagarde, Avrupa ekonomilerinin savaşın etkilerine ABD’den daha fazla maruz kaldığını vurguladı.
Lagarde, iklim değişikliği ile mücadele politikalarının orta vadede enflasyonu yükseltebileceğini ancak uzun vadede bunun düşük olacağını kaydetti.
Avrupa ve ABD ekonomilerinde ekonomik toparlanmanın farklı safhalarda olduğunu belirten Lagarde, ECB para politikalarının Fed para politikası ile uyumlu olmayacağına işaret etti.
Rusya-Ukrayna savaşıyla stagflasyon
“Ekonomilerde durgunluk ve yüksek enflasyonun bir arada gerçekleşmesi” olarak bilinen stagflasyon, 1970’li yıllarda OPEC üyesi ülkelerin petrol fiyatlarını yaklaşık 3 katına çıkarması sonucu gelişmiş ekonomilerde görülmüştü.
Bugüne gelindiğinde, Kovid-19 salgını sonrası halihazırda yüksek enflasyonla mücadele eden gelişmiş ekonomilerde toparlanmanın istenen boyutta olmamasına, tedarik zincirindeki aksaklıklar sonucu artan mal ve hizmet fiyatları, Rusya-Ukrayna savaşıyla yükselen jeopolitik risklerin yanında aşırı yüksek emtia, petrol ve gaz fiyatları eklenince stagflasyona doğru gidiş ihtimali daha çok tartışılmaya başlandı.
51 yıl öncesini anımsatan problemlerin varlığı, stagflasyon konusunda uyarı yapan ekonomist sayısının da her geçen gün artmasına neden oluyor.
Stagflasyon ihtimalini göz ardı etmeyen ekonomistler, enflasyon beklentilerindeki yükseliş ve daha uzun süreli bir enflasyonist ortamın varlığına işaret eden gelişmelere dikkati çekiyor. Ekonomistler, tedarik zincirindeki aksama, yüksek petrol ve doğal gaz fiyatları, iş gücü piyasasındaki sorunların mevcudiyetini koruması gibi risklerin ciddiye alınması ve hükümetlerin arz yönlü tedbirleri devreye sokması gerektiğini belirtiyor.