Dünyada metrekareye en çok tasarımcı ve mimarın düştüğü yer olarak bilinen tarihi bölgedeki 520 metrekarelik showroomda, İngiliz tasarım ikonu Tom Dixon’ın Liquid serisinin de aralarında bulunduğu en yeni koleksiyonlar sergileniyor.
VitrA London showroomu açılır açılmaz iki ayrı ödüle de layık görüldü. Londra Tasarım Ödülleri kapsamında iç mekan tasarımı kategorisinde perakende alanında altın ödül kazanan showroom, The Designer Award’da da banyolar için yılın en iyi sergileme alanı ödülünü aldı.
Showroomun tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantıya, Eczacıbaşı Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Eczacıbaşı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Eczacıbaşı, Eczacıbaşı Topluluğu Üst Yöneticisi (CEO) Atalay Gümrah, Eczacıbaşı Yapı Gereçleri CEO’su Özgen Özkan, VitrA Karo CEO’su Hasan Pehlivan ve Eczacıbaşı Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Emre Eczacıbaşı katıldı.
Bülent Eczacıbaşı, burada yaptığı konuşmada, Topluluk olarak bu yıl 80’inci yıl dönümlerini kutladıklarını, bugün itibarıyla 3 kıtada üretim ve 120 ülkeye ihracat yaptıklarını söyledi.
Yapı ürünleri iş kolunun geldiği noktayı, dünya çapında bir başarı öyküsü olarak gördüğünü belirten Eczacıbaşı, “Bu başarıda da VitrA’nın çok özel ve önemli bir rolü var. London VitrA showroomu, tasarım alanında standartlarımızın ne kadar yüksekte olduğunu temsil etmesi yönünden gurur duyduğumuz bir yatırım. VitrA, İngiltere’de 30. yılını kutluyor. Keşke daha önce gelseydik, bugün çok farklı noktalarda olurmuşuz.” diye konuştu.
Eczacıbaşı, iyi tasarımın, katma değer ve rekabet gücü getirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Dünya pazarlarında satılan ürünlerin artık nerede üretildiği değil, nerede tasarlandığı soruluyor. Birçok alanda katma değerden aslan payını alanlar, tasarımını yapanlar oluyor. Biz tasarım yetkinliklerimizi geliştirmeye çok zaman ayırıyor ve gayret ediyoruz. Bu anlamda dünyada tasarımda öne çıkan kişilerle iş birlikleri de geliştiriyoruz.
Bunun en son örneği Tom Dixon ile yaptığımız iş birliği sonucu ortaya çıkan Liquid serisi. Yapı ürünleri alanındaki kuruluşlarımızın ulaştığı 850 milyon avroluk ciromuzu, Londra’daki showroomun katkısıyla daha ileriye taşıyacağımıza inanıyoruz. Emin adımlarla 1 milyar avro ciroyu aşmak için ilerliyoruz. Bu da çok yakın.”
“Gelecek 3 yılda 800 milyon avro yatırım planlıyoruz”
Bülent Eczacıbaşı, odaklandıkları her alanda Türkiye’de lider olmayı, uluslararası çapta ise yerel oyuncular arasında liderliğe yükselmeyi hedeflediklerini ifade etti.
Bu amaçla son 5 yılda rekabet güçlerinin yüksek olduğu alanlara odaklanmak için kararlar aldıklarını anlatan Eczacıbaşı, “Yatırımlarımızı yapı, sağlık ve tüketim ürünleri ile doğal kaynaklar olmak üzere ana faaliyet alanlarımızda yoğunlaştırdık. Bu stratejimizin de ciddi anlamda geri dönüşünü alıyoruz.” diye konuştu.
Eczacıbaşı, stratejilerini daha ileriye taşımak için yatırımlar yaptıklarından bahsederek, şöyle devam etti:
“Organik ve inorganik yeni yatırımlar gerçekleştiriyoruz. Bu yılın içerisinde sadece ana faaliyetlerimizin büyümesini sağlayacak yatırımlar için 200 milyon avro ayırdık. Alanında Türkiye’nin ihracat şampiyonu VitrA Karo’da önemli bir yatırım yaptık. Bu alandaki yetkinliğimizi artırmak için Bozüyük’te büyük ebatlı porselen karoların üretimini başlatan önemli bir yatırım gerçekleştirdik.
Tüketim ürünleri alanında da Fas’ta tamamı Türk sermayeli üretim tesisi yatırımı yaptık. Özetle bu yılı 500 milyon avro yatırım harcamasıyla kapatacağız. 2023’te yatırımlarımıza hızla devam edeceğiz. Ana iş kollarımızda idame, yeni kapasite yaratma, teknoloji, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme yatırımları olarak çeşitli alanlarda gelecek 3 yılda 800 milyon avro yatırım planlıyoruz.”
“Yeni yatırımlarımızla yerelleşme atılımımızı hızlandıracağız”
Bülent Ezcacıbaşı, daha önce satış ve pazarlama odaklı olan faaliyetlerini, artık yerelleşme yönündeki atılımlara kaydırdıklarını vurguladı.
Villeroy & Boch’un son depo ve lojistik yatırımının bunun bir örneği olduğuna işaret eden Eczacıbaşı, “Bu rekabet gücü açısından avantajlar sağlayacak ve yerel oyuncu olma imkanı verecek bir yatırım. Nükleer tıp alanında Almanya’da planladığımız yatırım da yerelleşme atılımımızın başka bir örneği. Artık sadece pazarlama ve dağıtım yapan bir kuruluş olmaktan çıkıp, bu pazarlarda üretim de yapan bir kuruluş olma arzusundayız. Bu stratejimiz bize duyulan güveni de artıracak. ‘Biz burada sadece fırsatları değerlendirmek için yokuz, burada sürekli var olmayı planlayan yerleşik, önemli bir oyuncuyuz’ mesajını pekiştirecek olan yatırımlar… Dolayısıyla yeni yatırımlarımızla yerelleşme atılımımızı hızlandıracağız.” ifadelerini kullandı.
Eczacıbaşı, çeşitli küresel krizlerin üst üste geldiği son yıllarda, salgın ve savaşın etkilerinin devam ettiğini, bütün dünyada demokrasinin gelişmesine ilişkin sorunlar bulunduğunu söyledi.
Bunların hepsinden önemli bir iklim değişikliği sorununun da olduğunu belirten Eczacıbaşı, bütün bunlarla baş etmek için mali açıdan güçlü olmak ve riskleri iyi hesaplamak gerektiğini söyledi.
“Hedefimiz ürettiğimiz parça sayısını 2025’te 14 milyona çıkarmak”
Eczacıbaşı Yapı Gereçleri CEO’su Özgen Özkan, VitrA London’ın, markanın uluslararası gücünü göstermek için ana mihenk taşlarından biri olduğunu belirterek, “VitrA London, ulusal ve uluslararası müşterilerimizle yoğun ve etkili bir iletişim kurmamızı sağladı. Dünya çapında daha fazla büyümemizin itici gücü olacak.” dedi.
Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin cirosunun yüzde 75’inden fazlasını yurt dışındaki satışlarından elde ettiğini vurgulayan Özkan, şunları kaydetti:
“Bugün VitrA, sağlık gereçleri pazarında toplam Türkiye ihracatının tek başına yüzde 40’ını gerçekleştiriyor. İkinci sırada gelen marka ile aramızda 4 katlık bir fark var. Yapı ürünlerinde 4 ülkede 12 fabrikamız var. 10 ülkede 5 bin 250’den fazla çalışanımız var. Giderek daha fazla uluslararası bir şirket oluyoruz ve organizasyonumuzu da bu konuda tecrübeli, uluslararası deneyime sahip profesyonellerle buluşturuyoruz. Biz Eczacıbaşı Yapı Gereçleri olarak 2025 sonuna kadar 190 milyon avroluk bir yatırım planlıyoruz. Bu yatırım sonucunda da 1.500 kişiye yeni iş imkanı sağlayacağız.”
Özkan, inşaatı devam eden seramik sağlık gereçleri fabrikasının yüzde 50’sinin kadınlardan oluşmasını istediklerini, bu anlamda yaptıkları anlaşma ile okuryazarlık kursu açtıklarını kaydetti.
Buradan gelecek kadınları şirketlerinde istihdam edeceklerini belirten Özkan, “Kadının iş hayatında yer alması için her türlü yatırımı yapıyoruz. Tüm bu yatırımlar sonucunda hedefimiz 2020’de ürettiğimiz 8 milyon parça ürün sayısını 2025’te 14 milyona çıkarmak.” dedi.
“VitrA’yı, e-com’da önemli bir oyuncu haline getireceğiz”
Özgen Özkan, Eczacıbaşı Yapı Gereçleri olarak 2022’yi 500 milyon avroyu aşkın bir ciroyla kapatmayı hedeflediklerini vurgulayarak, 2020’den bu yana yüzde 55’lik bir büyüme yakaladıklarını, bunu da tamamen mevcut kapasite ile gerçekleştirdiklerini söyledi.
Ulaştıkları cironun kendileri için önemli olduğunu, dünya seramik sağlık gereçleri üreticileri arasında bir üst lige çıkmasını sağlayacağını ifade eden Özkan, “2023’te de en az yüzde 15 büyüme hedefliyoruz. İkinci büyük sıçramanın ise 2025’te olacağını tahmin ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Özkan, her firmanın içinde yer alması gereken bir satış kanalı olan e-ticaret için Almanya’da bir merkez depo çalışmaları olduğu bilgisini de vererek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bir diğer ana amacımız; VitrA markamızı Avrupa’daki strateji pazarlarımızda, e-ticaret üzerinden önemli bir oyuncu haline getirmek. Belirsizlik hayatımızın bir parçası ama geniş ve yaygın pazarda çalışmak size riskleri dengeleme imkanı veriyor. Alternatifleri kullanmaya çalışıyoruz. Bunun yanında en önemli problemlerden biri enerji. Bu nedenle enerjiye yakın yerlerde olmaya çalışıyoruz.”
“Sektörümüzün ihracat şampiyonuyuz”
VitrA Karo CEO’su Hasan Pehlivan ise uluslararası satışların cirodaki payının yüzde 80’i aştığını belirterek, “2022 yılını 350 milyon avro seviyesinde bir ciroyla kapatmaya hazırlanıyoruz. VitrA, Villeroy & Boch ve Engers markalı karolarımızla Türkiye’de üst segmentte lideriz ve sektörümüzün ihracat şampiyonuyuz. Yalnızca 2021’de ülkemizden Avrupa’ya gerçekleştirilen karo ihracatının metrekare bazında yüzde 25’ini VitrA Karo olarak biz gerçekleştirdik. Türkiye’den sonra ana stratejik pazarımız olan Almanya’nın en büyük ikinci karo tedarikçisi konumundayız.” dedi.
Sürdürülebilirliğe önem verdiklerini, bu anlamda enerjilerini 2015-2021 döneminde yüzde 19 daha efektif kullandıklarını vurgulayan Pehlivan, “Hedefimiz enerjimizi 2025 sonunda yüzde 8 daha efektif kullanmak. Halihazırda yüzde 30 geri dönüştürülmüş malzeme içeren ürün üretiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Pehlivan, son iki yılda yaptıkları yeni tesis ve modernizasyon yatırımları sonucunda, yurt dışı ile birlikte toplam 28 milyon metrekare yıllık üretim kapasitesine ulaştıklarını kaydetti.
İhracat odaklı yeni tesisleriyle özellikle Avrupa pazarındaki sürdürülebilir büyümelerini hızlandırmayı planladıklarını aktaran Pehlivan, yıllık ilave 30 milyon avro ihracat yapmayı ve Türkiye’de üst segmentteki pazar paylarını artırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.
“Modası geçmeyen, evladiyelik tasarımlar yaptık”
VitrA’nın son Liquid serisini tasarlayan Tom Dixon da, geleceğe hitap eden evladiyelik tasarımlar yaptıklarını belirterek, “Değiştirilmek istenmeyen, modası geçmeyen tasarımları öncelikledik. Kullanımı kolay ve yalınlığı önemseyen tasarımlar yaptık. Bunu yaparken de başka tasarımlarda olmayan detaylara yer verdik.” dedi.
Tasarımlarında yuvarlaklığın önemli bir unsur olduğunu vurgulayan Dixon, ” ‘Su engelleri sevmez’ anlayışından hareketle yuvarlaklığı öne çıkardığımız tasarımımızla banyoları modern ve çağdaş ürünlerle buluşturduk.” şeklinde konuştu.
“Tasarımla ürün fiyatı en az ikiye katlanıyor”
Konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özgen Özkan, tasarımın bir ürünü üst segmente çıkardığını, bunun da fiyatları en az ikiye katlayarak yüzde 100’lük bir katma değer yarattığını söyledi.
İnovasyona net satışlarının yüzde 1,5’ini ayırdıklarını aktaran Özkan, “VitrA’nın İngiltere’deki pazar payı yüzde 8 civarında. Pazardaki ilk 4 markadan biriyiz. En büyüğün payı yüzde 21 düzeyinde. Hedefimiz, pazardan daha fazla pay almak için maliyet açısından güçlü olmak ve satın alma fırsatlarını değerlendirmek.” dedi.
Özkan, lojistik avantajlarını kullanmak için Avrupa’da depo projelerini hızlandırdıklarına değinerek, savaş ve kısıtlamalara karşın Rusya’daki operasyonlarına yönelik de herhangi bir sorun olmadığını, gelişmeler doğrultusunda işlerini çok hızlı adapte ettiklerini anlattı.