Yunanistan’ın Ege Denizi’nde kara sularını 12 deniz miline çıkarma çabalarına hız verdiği 1995 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) oybirliğiyle kabul edilen bildiri, hükümete askeri tedbirler dahil, tüm önlemleri alma yetkisinin verilmesini öngördü.
Türkiye ve Yunanistan arasında kara suları, Doğu Ege adalarının silahsızlandırılmış statüsü, bazı adacık ve coğrafi formasyonların yasal statüsü, Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı olarak ulusal hava sahasının 10 deniz mili genişliğinde olduğunu iddia etmesi ve Uçuş Bilgi Bölgesi (FIR) sorumluluğunu istismar etmesi gibi temel başlıklarda çözüm bekleyen sorunlar bulunuyor.
Türkiye tüm sorunların tek bir sorun şeklinde, bir bütün olarak görüşülmesi ve çözülmesi gerektiğini yinelerken Yunanistan ise tek sorunun kıta sahanlığıyla sınırlı olduğunu savunuyor.
Yunanistan’ın 1990’ların ortalarında, imzacı olduğu ve parlamentosunda onayladığı Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin (1982) kendisine kara sularını 12 mile çıkarma hakkı tanıdığını ileri sürmesi ve kara sularını 12 mile çıkarma yetkisini hükümete vermesi, Türkiye’nin tepkisine neden oldu.
Bunun üzerine TBMM’de grubu olan siyasi partiler harekete geçerek Haziran 1995’te Genel Kurulda, bir bildiri kabul etti.
Bildiride, Ege’deki dengelerin 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması’yla kurulduğu ve o tarihte her iki ülkenin kara sularının 3 deniz mili olarak belirlendiği hatırlatılarak Yunanistan’ın 1936’da kara sularını 6 deniz miline çıkartarak Ege’nin yüzde 43,68’ini egemenliği altına aldığı ifade edildi.
Açıklamada, 1964’te 6 deniz miline çıkarılan Türk kara sularının ise Ege’nin yaklaşık yüzde 7’sine karşılık geldiği belirtilerek Ege’nin yarısının halen açık deniz alanı statüsünde olduğu vurgulandı.
Yunanistan’ın, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin esas itibarıyla açık denizler ve okyanuslar için belirlenmiş hükümlerinden yararlanarak kara sularını 12 mile çıkarmak istediği ifade edilen açıklamada, böylesi bir durumda Ege Denizi’nin yüzde 72’sinin Yunanistan’ın egemenliği altına girmiş olacağı kaydedildi.
Açıklamada, “Bir yarımada olan Türkiye’nin, dünya denizlerine ve okyanuslarına Yunan kara sularından geçerek ulaşmasına yol açacak böyle bir durumu kabul etmesi asla düşünülemez. Türkiye’nin Ege’de hayati menfaatleri vardır.” ifadeleri kullanıldı.
Kara sularının korunması için tüm yetkilerin verilmesine vurgu
Bildiride, Yunanistan’ın daha sonra, “Türkiye bizi savaşla tehdit ediyor” şeklinde suçlamalara konu ettiği paragrafta şu ifadeler yer aldı:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yunanistan Hükümeti’nin Lozan’la kurulmuş dengeyi bozacak biçimde Ege’deki kara sularını 6 milin ötesine çıkarma kararı almayacağını ümit etmekle birlikte, böyle bir olasılık durumunda, ülkemizin hayati menfaatlerini muhafaza ve müdafaa için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne, askeri bakımdan gerekli görülecek olanlar da dahil olmak üzere, tüm yetkilerin verilmesine ve bu durumun Yunan ve dünya kamuoyuna dostane duygularla duyurulmasına karar vermiştir.”