Enflasyonun şubat ayında beklentilerin üzerinde gelmesinin ardından gözler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 18 Mart’ta gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrilirken, ekonomistler enflasyondaki yükselişin nisan-mayıs ayına kadar sürebileceğini belirtiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) şubatta aylık yüzde 0,91 ve yıllık yüzde 15,61 artış kaydetti.
AA Finans Beklenti Anketine katılan ekonomistler, şubat ayında TÜFE’nin yüzde 0,77 artmasını öngörüyordu. Ekonomistlerin şubat ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına (yüzde 0,77) göre bir önceki ay yüzde 14,97 olan yıllık enflasyonun ise yüzde 15,45’e çıkacağı hesaplanıyordu.
TÜFE’deki yıllık değişim oranının en yüksek olduğu ana harcama grubu yüzde 23,74 ile ev eşyası olurken, bunu yüzde 22,47 ile ulaştırma izledi. Gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki yıllık TÜFE artışı ise yüzde 18,40 düzeyinde gerçekleşti.
Endeksteki değişim oranına aylık bazda bakıldığında ise yüzde 3’le sağlık, yüzde 2,57’yle gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 1,32’yle de lokanta ve oteller grubu en fazla yükseliş yaşanan harcama grupları olarak öne çıktı.
“Manşet enflasyonda yükseliş nisan ayına kadar devam eder”
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, enflasyonun beklentilerin üzerinde gerçekleşmesinde, gıda dışı gruplardaki fiyat artışlarının daha etkili olduğunu söyledi.
Gıda grubunda ise yüzde 2,57’lik aylık enflasyon artışının geçen yıl gözlenen yüzde 2,33’ün üzerinde gerçekleştiğine işaret eden Bürümcekçi, “Konut, ev eşyası sağlık, ulaştırma ve otel-lokanta gruplarında artışlar yükselişi getirirken, giyim fiyatlarının mevsimsel eğiliminden çok daha sınırlı gerilemesi de yükselişi güçlendirdi. Buna karşılık, tıbbi ürünler dışında kura hassas gruplarda fiyat artışları belirgin hız kesti.” diye konuştu.
Bürümcekçi, gıda enflasyonunu yine işlenmiş gıdanın yukarı çektiğini vurgulayarak, gıda fiyatlarının 2021’deki seyrinin, TCMB’nin yüzde 9,4 düzeyinde öngördüğü yıl sonu enflasyon tahmininden sapma konusunda yine önemli belirleyicilerden olacağını ifade etti.
Manşet enflasyonda yükselişin nisan ayına kadar devam edeceğini, sonrasının kur ve iç talebe bağlı olduğunu belirten Bürümcekçi, şunları kaydetti:
“Yeniden belirgin bir TL değer kaybının gözlenmediği durumda enflasyonun nisan ayına kadar yüzde 15-17 aralığında seyretmesi, sonrasında ise kademeli düşüşle yılı yüzde 11-12 aralığında bitirmesi beklenebilir. TCMB’nin Enflasyon Raporu’nda yer verdiği grafikten, enflasyonun nisan ayına kadar kademeli bir artış göstermesini ve orta nokta olarak yüzde 15,5-16 (üst sınır olarak ise yüzde 17,5-18) ile zirveyi görmesini beklediği biliniyor. Bu süreçte tahmin aralığından bir sapma görülmesi durumunda TCMB’nin ek sıkılaşmaya gitmesi kaçınılmaz olabilir. Sonuç olarak, enflasyonda yukarı yönlü sürprizlere rağmen, Enflasyon Raporu’nda yer verilen enflasyon patikasına yönelik tahminlerinin çok üzerinde bir seyir gözlenmezse, Merkez Bankası’nın nisan sonuna kadarki süreci faiz artırımına gitmeden atlatmaya çalıştığı söylenebilir.”
“Enflasyonda maliyet kaynaklı negatif şoklar bir süre daha sürebilir”
GCM Yatırım Araştırma Müdürü Tuğberk Çitilci de şubat ayı tüketici enflasyonunun piyasa beklentileri üzerinde gerçekleştiğini, salgın süreci kaynaklı maliyet şoklarının devam ettiğini söyledi.
Ana harcama gruplarından sağlık kaleminin mevcut koşullar nedeniyle devre dışında bırakıldığında, gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki yüzde 2,57’lik şokun, bu kalemde katılığın halen devam ettiğini gösterdiğini anlatan Çitilci, “Gıda fiyatlarındaki negatif şokların yavaşlaması için girdi maliyetleri ve aktarım mekanizmalarındaki oynaklığın azaltılması gerekmektedir. Buna ilave olarak Yurt içi Üretici Fiyat Endeksi’nde (ÜFE) gerçekleşen yıllık yüzde 27,09’luk artış, enflasyonda maliyet kaynaklı negatif şokların belli bir süre daha süreceğine işaret etmektedir.” dedi.
Çitilci, maliyet baskısında özellikle aktarım mekanizması kaynaklı sıkıntıların etkin rol oynadığını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Piyasanın genel eğiliminde yılın ilk çeyreğinde enflasyonda yükseliş olabileceği beklentisine karşı adaptasyon sürerken, bugün açıklanan ÜFE detaylarıyla bu beklentinin zaman olarak nisan-mayıs aylarını kapsayacak şekilde devam etmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Ayrıca salgın sürecinde hane halkının değişen tüketim davranışları ve kademeli normalleşmeyle arz-talep dinamiklerinin devreye girmesi, enflasyon üzerindeki negatif şokları besleyecek duruma gelmektedir. Bu noktadan sonra piyasanın soracağı soru TCMB’nin enflasyona odaklı sıkı para politikasında politika faizinin ne kadar koruma sağlayıp sağlamadığı olacaktır. TCMB, enflasyonda ilk çeyrek şoklarını gördüğünden dolayı önden yüklemeli faiz artışlarıyla durumu yönetme tercihini kullanmıştır. Buna karşın yıllık enflasyonun yüzde 15,61 seviyesine ulaşması, yüzde 17 seviyesinde olan politika faizinin sıkı para politikası korumasını zayıflatmaktadır.”
TCMB’nin 18 Mart’ta gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yıllık enflasyonu dikkate alarak ve sinyal etkisi amaçlı, 50 baz puanlık ölçülü bir faiz artışı yapabileceğini aktaran Çitilci, “Gelebilecek ölçülü faiz artışı TCMB’nin piyasanın önünde olduğunu işaret etme adına önemli bir adım olabilecekken, finansal piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı kalabilir.” ifadesini kullandı.