Ekonomistler, mart ayında beklentiler paralelinde açıklanan enflasyonun zirvesini nisan-mayıs ayında görebileceğini öngörürken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) kararları açısından bu ayın 29’unda açıklanacak yılın ikinci Enflasyon Raporu’ndaki öngörülerin önem taşıdığını vurguluyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) martta aylık yüzde 1,08 ve yıllık yüzde 16,19 artış kaydetti.
AA Finans’ın gerçekleştirdiği ankete katılan ekonomistler, enflasyonun martta aylık yüzde 1,09 artmasını bekliyordu. Ekonomistlerin mart ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına (yüzde 1,09) göre şubatta yüzde 15,61 olan yıllık enflasyonun yüzde 16,21’e çıkacağı hesaplanıyordu.
Piyasa beklentileri paralelinde gelen verilerin ardından ekonomistler, enflasyonda zirvenin nisan-mayıs ayında göreceğini tahmin ederken, bu ayın 29’unda açıklanacak yılın ikinci Enflasyon Raporu’ndaki öngörülerin gelecek dönem politikaları açısından belirleyici olabileceğini kaydediyor.
“Enflasyondaki yükselişte gıda dışı gruplardaki fiyat artışları daha etkili oldu”
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, enflasyonun geçen yıla göre yükselmesinde gıda dışı gruplardaki fiyat artışlarının daha etkili olduğunu, gıda grubunda ise geçen yılın altında bir gerçekleşme izlendiğini söyledi.
Konut, sağlık, ulaştırma, eğlence-kültür, otel-lokanta ve eğitim gruplarında yaşanan artışların, enflasyonda yükseliş getirdiğine işaret eden Bürümcekçi, “Giyim fiyatlarının mevsimsel eğiliminden daha fazla artması da enflasyondaki yükselişi güçlendirdi. Öte yandan mobilya, ev içi tekstil, ev aletleri, görsel-işitsel sistemler, kişisel bakım ürünleri ve tıbbi ürünler gibi kura hassas gruplarda fiyat artışları ılımlı gerçekleşti.” diye konuştu.
Bürümcekçi, mart sonunda yıllık enflasyonun, yüzde 9,4’lük yıl sonu TCMB tahmininin ve yüzde 5’lik enflasyon hedefi etrafındaki belirsizlik aralığının yukarısında oluştuğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Önümüzdeki dönem seyri açısından gıda fiyatlarının belirsizliği ve oynaklığı dışında, ham petrol ve diğer emtia fiyatlarının görünümü, döviz kuru hareketleri ve kamu fiyat/vergi ayarlamaları enflasyon üzerindeki risklerin yönünü belirleyecektir. Kısa vadede, küresel çapta gıda fiyatlarının yüksek seyri ile petrol ve emtia fiyatlarının tırmanışını sürdürmesinin olumsuz yansımaları görülmeye devam ediyor. Ayrıca, son günlerde bir miktar geri çekilme gözlense de kur sepetinin şubat sonundan beri yüzde 10 civarında artması ve yıllık değişiminin yüzde 27 civarında seyretmesi, bu faktörün yukarı yönlü etkisinin ithalat fiyatlarındaki yükselişle birleşerek güçlenebileceğine işaret etmektedir. Ekonomik aktivite ve iç talebin parasal sıkılaşmadan fazla etkilenmeyerek ilk çeyreği kapatması ve enflasyon hedefinin çok üzerinde gerçekleşen asgari ücret artışı da enflasyon üzerindeki riskleri yukarı yönde tutmaktadır. Dolayısıyla, TL’de değer kaybının daha fazla yükselmediği durumda bile enflasyonun zirvesini nisan ya da mayıs ayında yüzde 18-19 aralığında görmesi, sonrasında ise kademeli düşüşle yılı yüzde 13-14 aralığında bitirmesi beklenebilir.”
TCMB’nin 15 Nisan’daki PPK toplantısında, çok yüksek olasılıkla faizi değiştirmeyeceği öngörüsünde bulunan Bürümcekçi, “29 Nisan’da açıklanacak Enflasyon Raporu’nda yer alacak enflasyon patikasına yönelik TCMB tahminleri, takip eden dönemde uygulanacak para politikasına ilişkin daha fazla ipucu elde etmemizi sağlayacak.” dedi.
“Gıda enflasyonu tahminlerinin altında kaldı”
Gedik Yatırım Ekonomisti Serkan Gönençler de mart ayı enflasyonunun aylık yüzde 1,08 seviyesinde gerçekleşerek kendilerinin yüzde 1,1’lik tahminine paralel açıklandığını belirterek, böylece yıllık TÜFE’nin yüzde 15,6’dan yüzde 16,2’ye yükseldiğini kaydetti.
Manşet enflasyonun beklentilere paralel çıkmasına karşın, detaylara bakıldığında gıda enflasyonunun yüzde 1,1 seviyesinde gerçekleşerek yaklaşık yüzde 2,5 seviyesindeki tahminlerinin altında kaldığına işaret eden Gönençler, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hizmet enflasyonu ve diğer temel mallar (büyük ölçüde hızlı tüketim malları) enflasyonu gibi önemli çekirdek enflasyon kalemlerinin ise beklentilerin üzerinde gerçekleştiği görülüyor. TL’deki son değer kayıpları Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’ne doğrudan yansıyarak aylık bazda yüzde 4,13’lük bir enflasyona yol açtı. Yıllık Yİ-ÜFE de yüzde 27,1’den yüzde 31,2’ye yükseldi. TL’deki son değer kayıpları ve Yİ-ÜFE’de devam eden yükselişin olumsuz etkilerinin önümüzdeki aylarda TÜFE üzerinde görülmesini bekliyoruz. Buna göre, daha önce nisan ayında kabaca yüzde 17,0 seviyesinde zirve yapmasını beklediğimiz TÜFE’de, artık mayıs ayında yüzde 18’li seviyelerin görülebileceğini düşünüyoruz.”