Uluslararası Para Fonundan (IMF), yapılan açıklamada, Türkiye ekonomisine ilişkin 4. Madde konsültasyonu kapsamındaki denetimin öncü bulguları paylaşıldı.
Açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının diğer tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de sağlık ve ekonomiyi etkilediği, parasal ve kredi genişlemesine odaklanan politika müdahalesinin ekonomik büyümeye güçlü bir ivme kattığı ancak hızlı para ve kredi büyümesinden uzaklaşan son politika dönüşünün de memnuniyetle karşılandığı kaydedildi.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, uluslararası kurumlar nezdinde Türkiye’ye bakışın yeniden pozitife dönmeye başladığını ifade etti.
Rapordaki en dikkati çekici unsurlardan birinin Türkiye’nin 2020’de pozitif büyüme kaydedebilen birkaç ülkeden biri olmasının beklenmesi olduğunu aktaran Şener, “Bu başarının ana nedeni, Kovid-19 krizini hükümetin iyi yönetmesi ve erken teşviklerle zamanında müdahalelerde bulunması olarak görülmektedir.” dedi.
Şener, politika faizi indirimleri, devlet bankaları aracılığıyla ucuz ve hızlı kredi büyümesi, doğrudan mali tedbirler, istihdam desteklerinin yanı sıra vergi ve borç ertelemeleri kanalıyla salgın krizinin etkilerinin azaltıldığını söyledi.
2020 sonlarından itibaren sıkılaştırma, düzenleyici tedbirler ve normalleşme adımları ile ekonomiye güvenin yeniden tesis edilmesinin sağlandığına işaret eden Şener, şunları kaydetti:
“Kovid-19 sürecindeki başarı, Türkiye’nin GSYH’sine ilişkin IMF beklentisinin yüzde 6 artışa çekilmesini sağladı. IMF, sadece büyüme değil, istihdamda ve turizmin toparlanmasıyla birlikte cari açıkta da iyileşme beklemektedir. Yapılacak mali ve ekonomik reformlar da gelecek beklentilerini pozitife çeviren bir unsur olarak görülmüştür.”
“Küresel ekonomide belirsizlik çok fazla”
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da geçen yıl Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme beklentisi en olumsuz olan kurumun IMF olduğunu ve IMF’nin önemli oranda yanıldığını belirterek, “Bu yıl için ise yüzde 6 ile en güçlü büyüme tahmini yapan kurum oldu. Bu tahmin büyük oranda Kovid-19 salgınının baz etkisine dayanıyor.” dedi.
Gelecek yıllar için IMF’nin ortalama büyüme tahminini yüzde 3’lere çekmiş bulunduğunu ifade eden Aslanoğlu, küresel ekonomide belirsizliklerin çok fazla olduğuna, büyüme tahminlerine çok ihtiyatlı yaklaşmak gerektiğine dikkati çekti.
Aslanoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“IMF, genelde bütçe dengelerini çok önemser. Fakat birçok ekonomi için olduğu gibi Kovid-19 döneminde zarar gören sektörler ve iş gücüne, hedefe yönelik doğrudan güçlü destekler öneriyor. Bu süreçte bütçe açıklarındaki artışı aslında normal karşılıyor. Orta vadede ise yine bütçe dengelerini sağlayıcı politikaları ön plana çıkarıyor. IMF’nin maliye politikası yaklaşımını doğru buluyorum.”
“IMF tahmininin Türkiye’nin CDS risk primini olumlu etkilemesi bekleniyor”
Pariterium Danışmanlık Kurucusu Dr. İsmet Demirkol ise IMF’nin 2021’de Türkiye’nin yüzde 6 büyüyeceğini tahmin etmesinin her şeyden önce orta vadede Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 300’lerin altına, 280-270’lere kadar gerilemesini mümkün kılacağını söyledi.
CDS’lerin gerilemesiyle beraber muhtemelen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) “Ortodoks” politikalara geçişi sonrasında 4,5-5 milyar doları aşan portföy girişlerinin daha da yükseleceğini aktaran Demirkol, gelecek aylarda portföy girişlerinin 10-15 milyar dolar civarına ulaşmasının beklenebileceğini kaydetti.
Demirkol, yüzde 6’lık büyüme tahmininin gerçek anlamda, sanayi, imalat ve özellikle tarıma ağırlık verilerek gerçekleşecek gibi göründüğünü ifade ederek, “Kasım verilerine göre, sanayi üretimindeki yüzde 11 artışın önümüzdeki süreçte artmaya devam etmesi ve 2021 için GSYH içindeki toplam sanayi üretim payını tarımla birlikte yüzde 35-40’lara çıkarma durumunda yüzde 6’yı daha da güçlü yakalayabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Gelecek dönemde teknoloji, inovasyon, bilişim ve üretim tarafında Çin’den sonra yeni bir tedarik üretim üssü olarak Türkiye’nin de çekim merkezi olması konusunda bu tahminin büyük fayda sağlayacağını aktaran Demirkol, doğrudan yabancı yatırım girişlerinde de artışın görüleceğini kaydetti.
“IMF’nin tahminini yukarı yönlü revize etmesi pozitif”
GCM Yatırım Araştırma Müdürü Dr. Tuğberk Çitilci, IMF’nin açıklamalarında toparlanmayla birlikte majör riskler söyleminin öne çıktığını söyledi.
Ekim 2020’deki raporda, 2021’deki büyüme hedefinin yüzde 5 olarak açıklandığını hatırlatan Çitilci, “Kısa bir dönem geçmesine rağmen büyümede yüzde 5’den yüzde 6’ya yukarı yönlü revizyon yapılmasının, oldukça pozitif bir unsur olarak not edilmesi gerekmektedir.” dedi.
Çitilci, bu noktada Türkiye’nin Kovid-19 sürecinde yaratabileceği potansiyelin göze çarptığını belirterek, değerlendirmede, dış finansman ihtiyacı, düşük döviz rezervi ve döviz tevdiat hesaplarındaki yüksek miktarın ekonomiyi şoklara ve kırılganlıklara açık hale getirdiğinin de belirtildiğini kaydetti.
Değerlendirmede, TCMB’nin piyasanın öngördüğünden daha erken parasal gevşemeye gitmemesi gerektiğinin vurgulandığını belirten Çitilci, parasal sıkılaştırma adımlarının rezerv biriktirme ve Türk lirasının değerlenmesine katkı sağlayabileceğini belirtmesinin önemli bir ayrıntı olduğunu söyledi.