Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bugün gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini piyasa beklentileri doğrultusunda değiştirmeyerek yüzde 17’de bıraktı.
Karar metninde çok fazla değişiklik yapılmaması dikkati çekerken, geçen ay piyasalarda yankı bulan “2021 yıl sonu enflasyon tahmin hedefi dikkate alınarak sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürüleceği” ve “gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır” mesajları korundu.
Öte yandan metne, “Kalıcı fiyat istikrarı ve yüzde 5 hedefine varıncaya kadar, para politikası faizi ile gerçekleşen/beklenen enflasyon arasındaki denge, güçlü dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde kararlılıkla sürdürülecektir” cümlesinin eklendiği görüldü.
AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Garanti BBVA Yatırım Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı Koordinatörü Tufan Cömert, TCMB’nin kasım ayı ile başlayan sıkı duruş ve net iletişim politikasını sürdürdüğünü söyledi.
Gerek PPK toplantıları sonrasında yayınlanan karar metinlerinde, gerek TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın sunum ve toplantılarında, “yakın zamanda faizlerin mevcut seviyesinin korunacağı, faiz indirimlerinin ise enflasyon beklentilerinde kalıcı ve sürdürülebilir bir düşüşe bağlı olacağı” mesajlarının verildiğini vurgulayan Cömert, şunları kaydetti:
“Şubat ayı toplantısı sonrasında yayımlanan metin de aynı mesajları içeriyor. Tek önemli fark yüzde 5 hedefinin metinde yer alması. Bu açıdan TCMB’nin bu konudaki mesajını perçinlediğini söyleyebiliriz. Öte yandan ‘para politikası faizi ile gerçekleşen/beklenen enflasyon arasındaki denge’ ifadesinin eklenmesini de ileride faiz indirimlerinin hangi şartlar gözetilerek yapılacağı hakkında bir rehber olarak görebiliriz. Buna göre halen mevcut enflasyon ile politika faizinin arasındaki faiz farkının 2, politika faizi ile 12 aylık vadede beklenen enflasyon arasındaki farkın 7 puana yakın olduğu dikkate alınırsa; TCMB’nin en azından mevcut enflasyon ile olan 2 puan farkı koruması muhtemel. Bu bağlamda mayıs ayıyla birlikte enflasyonda düşüş görülmesi, beklentilerin de bunu takip ederek gerilemesiyle TCMB’nin hızlı ve yüksek ölçekli faiz indirimlerinden ziyade, bu basit hesaba dayalı, ölçülü bir indirim sürecine başlamasını bekleyebiliriz.”
“Ters dolarizasyonu başlatacak dengeyi henüz yakalamışa benzemiyoruz”
AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, TCMB’nin faizi sabit bırakma gerekçesini, “mevcut sıkılaşmanın krediler ve iç talep üzerinden enflasyon üzerinde etkili olacağı öngörüsü” şeklinde gösterdiğini ifade etti.
Para politikası duruşu sıkılığının enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar “uzun bir müddet” korunacağı ve gerekirse ilave sıkılaşma yapılacağı mesajının tekrarlandığını belirten Bürümcekçi, şunları söyledi:
“Karar metnine eklenen cümle ile para politikası faizi ile gerçekleşen/beklenen enflasyon arasındaki denge güçlü dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde sağlanacağını anlıyoruz. Zaten, TCMB Başkanı Naci Ağbal, bir röportajında politika faizinin, gerçekleşen ve beklenen enflasyonun üzerinde bir seviyede olacağını ama bu iki seviye arasındaki aralığın enflasyonist baskıların yaygınlığına, yoğunluğuna, para politikası tepkisine duyarlı olup olmadığına bağlı olacağını açıklamıştı. Bunun ise gerçekleşen ve beklenen enflasyona göre hesaplanan politika reel faizinin en azından mevcut seviyesinin korunmaya çalışılacağı anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Nitekim, karar sonrası gerçekleşen enflasyona göre hesaplanan politika reel faizi yüzde 1,8 ve beklenen enflasyona göre hesaplanan reel faiz yüzde 6 seviyesinde bulunmaya devam ediyor. Bu ise benzer gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksek reel faiz seviyelerine işaret ederek yabancı yatırımcı girişi açısından yeterli olabileceğini düşündürüyor. Buna karşılık, hanehalkı ters dolarizasyonunu başlatacak dengeyi henüz yakalamışa benzemiyoruz.”
Bürümcekçi, yakın vadede Enflasyon Raporu’nda yer verilen enflasyon patikasına yönelik banka tahminlerinin çok üzerinde bir seyir gözlenmezse, Merkez Bankası’nın bu süreci politika faizini sabit tutarak geçmeyi planladığının söylenebileceğini ifade etti.
Enflasyon Raporu’ndaki grafikten, enflasyonun nisan ayına kadar kademeli bir artış göstermesinin ve orta nokta olarak yüzde 15,5-16,0 (üst sınır olarak ise yüzde 17,5-18,0) ile zirveyi görmesinin beklendiğini aktaran Bürümcekçi, “Bu patikadan yukarı yönlü bir sapma gözlenmesi durumunda TCMB’nin ilave sıkılaşmaya gitmesi kaçınılmaz olacaktır.” dedi.
“Emtia fiyatlarında yaşanan gelişmeler bir endişe kaynağı olmayı sürdürüyor”
Albaraka Türk Başekonomisti ve Stratejik Planlama Müdürü Dr. Ömer Emeç, TCMB’nin şubat toplantısında beklentiler doğrultusunda politika faizini yüzde 17’de sabit tutmayı tercih ettiğini belirterek, “Açıklanan karar metnindeki, bir önceki karar metnine göre yapılan değişikliklere baktığımızda en önemli farkın, ‘sıkı para politikası duruşu’ olarak ifade edilen yönelimin spesifik olarak ne anlama geldiğinin, ‘kalıcı fiyat istikrarı ve yüzde 5 hedefine varıncaya kadar, para politikası faizi ile gerçekleşen/beklenen enflasyon arasındaki denge, güçlü dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde kararlılık’ ifadeleriyle izah edilmesi olduğunu görüyoruz.” dedi.
Emeç, Ağbal’ın, mevzubahis izahı ocaktaki Enflasyon Raporu toplantısında vurguladığını, açıklanan yüzde 9,4’lük 2021 yıl sonu enflasyon tahmininin aynı zamanda TCMB’nin ulaşmak istediği hedef olduğunu belirttiğini, bu tahmin patikasından sapmalar olması durumunda önden faiz artışlarıyla müdahale yapılabileceğini ifade ettiğini söyledi.
Bu mesajların resmiyette de TCMB politikası haline geldiğini göstermesi açısından karar metninde yapılan bu revizyonu önemli bulduklarını vurgulayan Emeç, şu değerlendirmelerde bulundu:
“TL’deki değer kazancı ile beraber enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskler önemli ölçüde azalmış olsa da TCMB’nin de vurguladığı gibi uluslararası emtia fiyatlarında yaşanan gelişmeler bir endişe kaynağı olmayı sürdürüyor. Emtia fiyatlarındaki bu durumda bir normalleşme olmaması halinde önümüzdeki süreçte yaklaşık 50 baz puanlık bir faiz artışı ve faiz indirimlerine başlanmasının bu yılın 3. çeyreğinin sonları yahut 4. çeyreğin başını bulabileceği ihtimalini değerlendiriyor, ancak faiz indirimlerine 50 baz puan ile temmuz ayında başlanacağı ve haftalık repo faizinin yıl sonunda yüzde 13,75 olacağı şeklindeki baz senaryomuzu koruyoruz.”
“Temmuzdan itibaren bir faiz indirim süreci başlatılabilir”
Gedik Yatırım Ekonomisti Serkan Gönençler, TCMB’nin politika faizini sabit tutmasının piyasadaki genel beklentiyle uyumlu olduğunu ifade etti.
Yayımlanan açıklama metninin geçen ayki ile neredeyse aynı olduğuna işaret eden Gönençler, şunları söyledi:
“TCMB, sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürüleceğini ve gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacağını belirtiyor. TCMB bunun dışında, ‘kalıcı fiyat istikrarı ve yüzde 5 hedefine varıncaya kadar, para politikası faizi ile gerçekleşen/beklenen enflasyon arasındaki denge, güçlü dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde kararlılıkla sürdürülecektir.’ ifadesini kullanıyor. Bu cümleye önceki PPK metninde yer verilmese de ocak sonunda açıklanan enflasyon raporunda kullanılmıştı. Bu da bize göre, enflasyondaki ve enflasyon beklentilerindeki düşüşlere paralel olarak, para politikası faizinin indirilebileceği, ancak sıkı para politikası duruşunun (politika faizindeki yüksek reel faizin) korunacağı anlamına geliyor. TL’deki istikrar korunabilirse enflasyondaki gerilemeye paralel yılın 2. yarısında, muhtemelen temmuzdan itibaren, bir faiz indirim süreci başlatılabileceğini ve politika faizinin yıl sonu itibarıyla yüzde 12,5-13,0 seviyelerine çekilebileceğini düşünüyoruz.”