Ekonomistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini 200 baz puanlık indirimle yüzde 16’ya çektiği karar metninde, “politika faizinde yapılan aşağı yönlü düzeltme için yıl sonuna kadar sınırlı bir alan kaldığı” ifadelerinin gelecek dönem para politikasının seyri açısından en önemli sinyal olduğunu, gözlerin bundan sonraki süreçte 28 Ekim’de yayımlanacak yılın son Enflasyon Raporu’na çevrildiğini söyledi.
- Merkez Bankası politika faizini yüzde 16’ya indirdi
Merkez Bankası, politika faizini piyasa beklentilerinin üzerinde 200 baz puan indirerek yüzde 16’ya çekti.
Duyuru metninde, söz konusu karar alınırken, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizlerin değerlendirildiği bildirildi.
Gelecek dönem faiz oranlarının seyri açısından en önemli yönlendirme ise “Arz yönlü arızi unsurlardan kaynaklı olarak politika faizinde yapılan aşağı yönlü düzeltme için yıl sonuna kadar sınırlı bir alan kaldığı değerlendirilmiştir.” ifadesi ile yapıldı.
Metne eklenen yeni cümleler arasında, kurulun iklim ve diğer çevre kaynaklı riskleri sınırlandırmak amacıyla para politikasının ana hedeflerinde bir değişikliğe yol açmadan sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak destekleme kararı aldığının duyurulması öne çıktı.
Karar metninde ayrıca, politika duruşuna ilişkin “TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.” vurgusunun korunması dikkati çekti.
“Faizlerdeki düşüş yıl sonuna kadar yavaşlayacak”
AA Finans Analisti ve Ekonomist Haluk Bürümcekçi, piyasalarda TCMB’nin faiz kararına ilişkin medyan beklentinin 50 baz puanlık indirim yönünde olduğunu, maksimum indirim beklentisinin ise 100 baz puan düzeyinde bulunduğunu belirterek, “TCMB’nin politika faizini beklentilerin çok üzerinde indirmesi, TL açısından olumsuz bir gelişme oldu.” dedi.
Kurulun, geçen toplantıda olduğu gibi enflasyondaki yükselişin arızi unsurlardan kaynaklandığı değerlendirilmesinde bulunduğunu aktaran Bürümcekçi, şunları kaydetti:
“Politika faizi 200 baz puan düşerken, faiz koridorunun genişliği 600 baz puan olarak korundu. Öte yandan, karar sonrası mevcut faiz oranı ile gerçekleşen enflasyona göre hesaplanan politika reel faizi yüzde eksi 3’e düşerken, beklenen enflasyona göre hesaplanan reel faiz yüzde 1,8 seviyesine geriledi. Karar metninde yüklü faiz indirimi sonrası ilave indirimler için yıl sonuna kadar sınırlı bir alan kaldığının belirtilmesi yılın son iki toplantısında toplam 50-100 baz puan aralığında daha indirim olabileceğini düşündürüyor.
Ancak bu sinyal indirim sürecinin yeni yılda devam etmeyeceği anlamına gelmiyor. Zaten, TCMB’nin son Piyasa Katılımcıları Anketi’ne 12 ay içinde 550 puan düzeyinde faiz indirimi ile yüzde 14 civarına inişin beklendiği yansımıştı. Faizlerde düşüşün yıl sonuna kadar yavaşlayacağı anlaşılırken, sonrasında hangi hızla ve toplamda ne boyutta olabileceği açısından kritik gelişme ise 28 Ekim’de yayınlanacak yeni Enflasyon Raporu’ndaki TCMB tahminleri olacak. Bankanın yıl sonu enflasyon tahminini son Orta Vadeli Plan’da (OVP) yer alan yüzde 16,2’nin bir miktar üzerinde belirlemesi olası görünürken, gelecek yıl tahmininin yüzde 9,8 olan OVP tahminine göre değişip değişmeyeceği de önemli olacak.”
“Merkez Bankası geçen ay itibarıyla tamamen gevşek para politikasına geçti”
Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı ve Ekonomist Özlem Derici Şengül de Merkez Bankası’nın beklentilerinin çok üzerinde bir indirim yaptığına değinerek, şu görüşleri paylaştı:
“Ben son iki faiz indirim kararını da politika hatası olarak değerlendiriyorum. Aslında Merkez Bankası da karar metninde hem küresel ölçekte hem de yurt içinde enflasyonist risklerin olduğuna değiniyor. Bizlerle örtüşmeyen kısım ise Merkez Bankası bu risklerin geçici olduğunu değerlendiriyor, ben ise geçici olsa dahi bu riske karşı önlem alınması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden de Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı anlamında temkinli olmayan bir adım attığını düşünüyorum.
Gelecek dönemde bu adımların iki türlü yansıması olacak. Biri kurdaki baskının devam etmesi olacak ki bu da enflasyonu besleyen bir unsur. İkinci olarak da uzun vadeli faizlerde artış söz konusu oldu. 10 yıllık faizler yükselirken, kısa vadeli faizler düştü. Kısa vadeli mevduat faizlerinde düşüşün devam etmesi dolarizasyonu körükleyecektir. Bu da enflasyonist bir etki yaratacak. Kasım-aralık aylarında enflasyonda bir parça gerileme bekliyorduk ki benim beklentim yüzde 18,6 düzeyinde. Kur geçişkenliğindeki artış nedeniyle daha yüksek enflasyon oranı görebiliriz. Burada TCMB sınırlı bir indirim alanı kaldığını söylüyor, muhtemelen önden yüklemeli bir indirimdi bu. Gelecek dönemde 200 baz puanlık bir indirim görmeyeceğiz ancak 50-100 baz puanlık indirimler gelebilir.”
Merkez Bankası’nın politika değişikliği sinyalini çok önceden verdiğini anlatan Şengül, geçen ay itibarıyla bankanın sıkı para politikasından gevşek para politikasına tamamen geçtiğini vurguladı.
“Para politikasında bir sistem değişikliği yapıldığı sinyali verildi”
Virtus Glocal Yönetici Ortağı İnanç Sözer ise Merkez Bankası’nın bugünkü toplantısında para politikasında bir sistem değişikliği yapıldığı sinyalini verdiğini ifade etti.
Son dönemde TL’deki değer kaybına ve enflasyondaki yükselişe rağmen beklentilerin üzerinde yapılan faiz indiriminin, Türkiye’de yeniden proaktif bir şekilde “düşük faiz-yüksek kur” dönemine girildiğine işaret ettiğini belirten Sözer, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu durum enflasyonun kısa vadede ilave yükselişlerine yol açarken, cari işlemler açığının sürdürülebilir seviyeye indiğini pekiştirecektir. Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin bugünkü karardan sonra yatırımcı algısındaki olası bir bozulmanın önüne geçmek için iletişim kanalını güçlendirmesi ve güven aşılayacak mesajlar vermesi hayatidir. Piyasa koşullarının nasıl reaksiyon vereceğinden bağımsız olarak, 18 Kasım’daki TCMB toplantısında da 100 baz puanlık ilave bir indirim bekliyorum. Bununla beraber artık yatırımcılara negatif reel faiz ödendiğinden dolar/TL’de yakın bir zamanda çift haneli seviyeleri görmek şaşırtıcı olmayacaktır. Bu noktada ihracatın ithalata bağımlılığı, özel sektörün dış borç stoku ve kamunun borcunda dövizin payının yüzde 57,5’e yükselmiş olması kritik risk faktörleri olarak yakından izlenmelidir.”
“Önümüzdeki toplantılarda sembolik indirimler yapılabilir”
Albaraka Türk Başekonomisti ve Stratejik Planlama Müdürü Ömer Emeç, Merkez Bankası’nın, bugün piyasada son dönemde fiyatlanan beklentinin üzerinde sürpriz sayılabilecek bir miktarda önden yüklemeli olarak faiz oranlarında indirime gittiğini söyledi.
Piyasanın ilk tepkisi değerlendirildiğinde, bu gevşemenin gelecek dönemde enflasyon üzerinde ek bir baskı yaratma ihtimali olduğunu belirten Emeç, şunları kaydetti:
“Baktığımızda özellikle arz kaynaklı olarak ülkemizdeki dinamiklerden bağımsız olarak da emtia fiyatlarındaki dalgalanmadan kaynaklı bir fiyat baskısı devam ediyor. Bu durum bundan birkaç ay önceye kadar sıklıkla konuştuğumuz baz etkisiyle enflasyondaki düşüş senaryosunda hareket alanını daraltıyor. Kararın detaylarına baktığımızda, Merkez Bankası da bu duruma işaret ederek, yılın geri kalanında faiz indirimi için sınırlı bir alan kaldığını ifade ediyor. Biz de bu durumdan hareketle kuvvetle muhtemel yılın geri kalanında Merkez Bankası’nın faiz oranlarında ek bir indirim yapmayacağını, destekleyici küresel koşulların olması halinde önümüzdeki PPK toplantılarında sembolik indirimler yapılabileceğini düşünüyoruz.”