Global Yatırım Holding iştiraki Consus Enerji Genel Müdürü Atay Arpacıoğulları, elektrik üretim ve sanayi tesislerinde verimliliğin sadece yüzde 10 artmasının gaz kullanımını yaklaşık 4 milyar metreküp azalttığını belirterek, “Bu da günümüz fiyatlarıyla 2,5-3 milyar dolarlık bir tasarruf demek.” dedi.
Arpacıoğulları, Consus Enerji’nin halka arzı öncesi şirketin planlarını, güneş ve kojenerasyon başta olmak üzere dağıtık enerji sistemlerinde Türkiye’deki potansiyeli AA muhabirine değerlendirdi.
Sermaye Piyasası Kurulu ve Borsa İstanbul’a halka arz başvurularını geçen ay yaptıklarını aktaran Arpacıoğulları, değerlendirme sürecinin devam ettiğini ve gelecek günlerde başvurunun onaylanmasını beklediklerini söyledi.
Arpacıoğulları, bu kapsamda sağlanacak kaynağın şirketin sürdürülebilir büyümesine zemin hazırlayacağını belirterek, şunları kaydetti:
“Önümüzdeki birkaç yıl içinde, güneş enerjisi üretim kapasitemizi önemli ölçüde artırmayı planlıyoruz. Dağıtık enerji iş kolumuz kapsamında tüketicilerin öz tüketimlerine yönelik güneş santrallerini yap-işlet veya yap-işlet-devret iş modelimizle hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Yenilenebilir enerjiyle özellikle ihracatçı firmalarımızın, önümüzdeki dönemde uygulamaya geçecek olan sınır vergilerinden etkilenmeden, işlerine rekabetçi bir şekilde devam etmelerine olanak sağlamayı hedefliyoruz. Benzer şekilde sanayicilerimizin yanı sıra ticari işletmeler de karbon ayak izlerini sıfırlamak için yenilenebilir enerji çözümlerine büyük ilgi gösteriyor. Buradaki önemli nokta yine işletmeleri herhangi bir yatırım maliyetine katlanmadan tasarrufla buluşturmak.”
“İşletmeler, yatırım maliyetine katlanmadan yap-işlet modeliyle kojenerasyon kurabilir”
Dağıtık enerjide kojenerasyon ve trijenerasyon santralleriyle de faaliyet gösterdiklerini anlatan Arpacıoğulları, bu tesislerin tek bir kaynak kullanmak suretiyle üretim yaparak elektrik, ısıtma ve soğutma olmak üzere değişik formlarda enerji sağlayabildiğini anlattı.
Arpacıoğulları, böylece söz konusu tesislerde yüzde 90’a varan yüksek enerji verimliliğine ulaşılabildiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Kojenerasyon tesislerini, tüketim noktasında kurulan kapsamlı bir enerji santrali olarak değerlendirmek lazım. Bu santrallerden sadece elektrik enerjisi elde edilmiyor, bir işletmenin üretim sürecine tamamen entegre olarak ısısı ve soğutması da sağlanıyor. Bizim iş modelimizde işletme sahibi herhangi bir risk üstlenmiyor. İşletmelerin herhangi bir yatırım maliyetine katlanmadan kendi enerjilerini elde etmelerine olanak sağlıyoruz. Yap-işlet iş modelimiz kapsamında, tüm yatırımı ve finansmanı tarafımızca karşılanan ve işletmesi tarafımızca gerçekleştirilen bu tesislerin yüksek enerji verimlilikleri dolayısıyla ortaya çıkardıkları tasarruf, ilk günden itibaren işletmelerin enerji maliyetlerini azaltıyor.”
Türkiye’de kojenerasyon ve trijenerasyon santrallerinin toplam kurulu gücünün yaklaşık 3 bin 500 ila 4 bin megavat civarında olduğunu bildiren Arpacıoğulları, bu kapasitenin sadece yüzde 15’lik kısmının lisanssız, yani tamamen öz tüketime yönelik üretim yapan santrallerden oluştuğunu ifade etti.
“Mevcut elektrik kurulu gücünün yüzde 30-40 artması gerekiyor”
Arpacıoğulları, Türkiye’de yap-işlet modeliyle yapılan kojenerasyon ve trijenerasyon santrallerinin büyük kısmını Consus Enerji bünyesinde gerçekleştirildiğini söyledi.
Türkiye’nin yaklaşık 100 bin megavat olan mevcut kurulu gücünün gelecek 10 yılda yüzde 30-40 artması gerektiğini dile getiren Arpacıoğulları, “Enerjide ithalata olan bağımlılığı azaltmak için kurulu güçteki büyümenin önemli bir kısmı yenilenebilir santrallerden oluşmalı. Sanayicimizin kesintisiz enerji ihtiyacını göz önüne aldığımızda, bu çerçevede yapılacak ve sabit yükte üretim gerçekleştiren santrallerin önemli bir kısmını kojenerasyon olarak hayata geçirmek başlıca hedeflerimizden olmalı. Bu santraller dağıtık şekilde yapılırsa işletmelerin ısısını karşılayabilir, daha büyük ölçekteki santraller diğer ülkelerde uygulandığı gibi bölgesel ısınmaya yönelik olarak tasarlanabilir.” ifadelerini kullandı.
Arpacıoğulları, geçen yıl elektrik üretimi ve sanayi amaçlı olmak üzere 36,2 milyar metreküp doğal gaz tüketimi olduğunu anımsatarak, “Burada ulaşılacak sadece yüzde 10’luk verim artışı 3,5-4 milyar metreküp veya günümüz fiyatlarıyla 2,5-3 milyar dolarlık bir tasarruf demek. Türkiye’de doğal gazdan enerji üretiminde ortalama verim yüzde 50 civarlarındayken, kojenerasyon tesislerinde bu oran yüzde 90’lara ulaşabiliyor.” diye konuştu.
“Çatılarda 15 bin megavata yakın güneş kapasitesi kurulabilir”
Türkiye’de iletim ve dağıtım şebekesindeki toplam kayıpların yüzde 13 seviyesinde olduğunu kaydeden Arpacıoğulları, dağıtık enerji santrallerinin gelişmesiyle bu kayıpların önemli bir kısmının önüne geçmek ve gelişmiş ülkelerdeki yüzde 7-8’lik ortalama kayıp oranlarına düşürmenin mümkün olduğuna işaret etti.
Arpacıoğulları, dağıtık enerjide yenilenebilir santrallerine ilişkin de büyük fırsatlar bulunduğuna dikkati çekerek, “Dünya genelinde önümüzdeki yıllarda devreye girecek güneş santral kapasitesinin yarısının dağıtık tesislerden oluşacağı tahmin ediliyor. Bu ülkemizdeki gidişat için de ipuçları veriyor. Türkiye’de sadece çatıları değerlendirerek yaklaşık 10-15 bin megavatlık dağıtık güneş enerjisi kapasitesinin kurulabileceği öngörülüyor.” değerlendirmesinde bulundu.