Türkiye’de yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının şebekede planlanan yatırımların yapılmasıyla 2030’da yüzde 70’e kadar çıkabileceği öngörülüyor.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin “Türkiye Elektrik Sistemine Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Entegrasyonu” raporu, çevrim içi düzenlenen etkinlikle açıklandı.
Raporda, Türkiye’nin elektrik sistemi dönüşümünün yenilenebilir enerji kaynaklarıyla hızlandırılmasının iletim şebekesine potansiyel etkileri mevcut politikalar, kömür azaltımı ve hızlandırılmış yenilenebilir enerji olmak üzere üç senaryoda ele alındı.
Buna göre, şebekede planlanan yatırımların yapılması ve elektrik sisteminde esneklik seçeneklerinden faydalanılmasıyla daha fazla yenilenebilir enerji entegrasyonunun sağlanabileceği, fosil yakıtlı santrallerin üretimlerinin azalacağı ve daha iddialı enerji dönüşüm projelerinin hayata geçirilebileceği öngörülüyor.
Mevcut politikalar senaryosuna göre, 2030’da Türkiye’nin kurulu gücü rüzgarda 17 gigavat, güneşte 20 gigavata ulaşacak, doğal gaz kurulu gücü de yaklaşık 26 gigavat olarak kısmen sabit kalacak. Türkiye’nin ilk nükleer santrali Akkuyu’nun 1200 megavatlık dört ünitesinin bu dönemde tamamının devreye alınacağı kabul ediliyor.
Kömür azaltım senaryosunda ise Türkiye’de kömüre dayalı elektrik üretim kapasitesinin büyük bir bölümünün devre dışı kalması ve bu azalan arz miktarının yenilenebilir enerji kaynakları tarafından sağlanması halinde, rüzgar ve güneş enerjisi kurulu güç kapasitelerinin en yüksek seviyelere çıkabildiği durum analiz ediliyor.
Senaryoda halihazırdaki 20 gigavat kömür kurulu gücünün 5 gigavata düşeceği ve bu açığın, yaklaşık 33 gigavat rüzgar ve 41 gigavat güneş, 32 gigavat hidroelektrik, 5 gigavat biyokütle, 4 gigavat jeotermal ve diğer enerji kaynakları tarafından kapatılabileceği öngörülüyor.
Bu durumda, son birkaç yılda yüzde 36-42 bandında gerçekleşen yenilenebilir enerji üretim payının 2030’da yüzde 70’a çıkabileceği hesaplanıyor.
Fosil yakıt ihtiyacının azalması elektrik sisteminin karbonsuzlaşmasına katkı sağlayacak
Hızlandırılmış yenilenebilir enerji ve kömür azaltım senaryosunda, enerji verimliliği potansiyellerinin kullanılmasıyla mevcut politikalar senaryosuna göre, 2030 yılında elektrik tüketiminin 40 teravatsaat azaltılabileceği vurgulanıyor. Böylelikle maliyetli fosil yakıt ihtiyacı azaltılırken elektrik sisteminin karbonsuzlaşmasına katkı sağlanabilecek.
Mevcut şebeke yatırım planı ve esneklik çözümleriyle, 2030’da 33 gigavatlık rüzgar enerjisi ve 41 gigavatlık güneş enerjisi santrali Türkiye elektrik şebekesine entegre edilerek kömür santrallerinin üretim payları yaklaşık yüzde 5’e düşebiliyor.
Elektrik sistemine daha fazla yenilenebilir enerji entegrasyonu için planlanan 400 ve 154 kilovat seviyesinde iletim şebekesi yatırımlarının hayata geçirilmesinin kritik önem taşıdığına işaret edilen raporda, komşu ülkelerle iletim bağlantı kapasite kullanımlarının artırılması da öneriliyor.
“Enerji dönüşümüne elektrik sektöründeki karbonsuzlaşma öncelik etmeli”
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, etkinliğin açılışında, Türkiye’nin, taraf olduğu Paris Anlaşması çerçevesinde, 2053’e kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmayı taahhüt ettiğini anımsattı.
Bunun Türkiye enerji ve iklim politikası için bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Hakman, şunları kaydetti:
“Elektrik sektörü diğer sektörlerden daha önce karbonsuzlaşarak enerji dönüşümüne öncülük etmeli. Bunun için ekonomi genelinde sera gazı emisyon azaltımlarını etkinleştirecek ve enerji dönüşümünde yeni bir strateji oluşturmaya yönelik politika ve eylem planları hazırlamak gerekiyor. Türkiye’de rüzgar ve güneş enerjisi üretiminin artırılmasına paralel olarak kömür kullanımının önemli ölçüde azaltılması, planlananın dışında herhangi bir ilave şebeke yatırımı olmaksızın gerçekleştirilebilir. Şu an Türkiye’nin mevcut şebeke gelişim planı, enerji dönüşümü için sağlam bir temel oluşturuyor.”