Anadolu Ajansı (AA) Enerji Masası’nın konuğu olan Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) Yönetim Kurulu Başkanı Barış Erdeniz, küresel enerji dönüşümünün elektrik tüketiminin her geçen gün artmasıyla ilişkili olduğunu ve bunda elektrifikasyonun önemli rol oynadığını söyledi.
Erdeniz, daha önce elektrik tüketimine ihtiyaç olmaksızın kullanılan birçok üründeki dönüşüme işaret ederek, “Evinizdeki gazlı ocağınızın elektrikli ocağa dönüşmesi, aracınızın fosil yakıttan elektrikli araca dönüşmesi, kullandığınız kulaklıkların şarj edilebilir kulaklıklara dönüşmesi gibi birçok konu başlığını içeriyor elektrifikasyon.” diye konuştu.
Geçen yıllarda kısa süreli elektrik kesintisi durumunda çağrı merkezine gelen çağrı sayısının az olduğunu ancak bugün bir dakikalık kesintide merkezlere binlerce çağrı ulaştığını dile getiren Erdeniz, “Biz aslında elektriği kullanırken ne kadar önemli bir emtia olduğunun farkında değiliz ama kesildiği zaman ne kadar önemli, bizim için hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğunun farkına varıyoruz ve tahammül seviyemiz her geçen gün azalıyor. Biz bunun elektrik dağıtım şirketleri olarak farkındayız ve müşteri memnuniyeti odaklı şekilde yatırımlarımızı yapmaya devam ediyoruz. Tüm ekosisteme baktığınız zaman elektriği üreten santrallerden tüketiciye kadar 1,5 milyon kilometrelik hatlardan o elektrik dolaşarak son tüketiciye ulaşıyor. Dolayısıyla buralarda kesintiler olmasını, bazen kayıp kaçaklar olmasını bazı oranlarda makul görmek gerekiyor.” ifadesini kullandı.
Erdeniz, kesinti özelinde sıklığın takip edildiği bir parametre olduğuna işaret ederek, “Geçmiş 5 yıllık verilere baktığımızda kesinti sıklıklarında yüzde 20 azalma olduğunu görüyoruz. Buna paralel olarak 5 yıllık dönemde tüketici memnuniyetinin yüzde 30 arttığını görüyoruz. Dolayısıyla elektrik dağıtım şirketlerinin odağı olan müşteri memnuniyeti, yaptığımız yatırımlar, bu kesinti sıklıklarında da azalmayı gösteriyor sonuç olarak. Bundan sonra da en önemli odak konularımızdan biri bu olmaya devam edecek.” dedi.
“Enerji dönüşümü sürecinde MASS büyük önem taşıyor”
Yeşil dönüşüm, teknoloji dönüşümü ve dijitalleşmeyi kapsayan enerji dönüşümü sürecinde Milli Akıllı Sayaç Sistemi (MASS) projesinin de büyük önem taşıdığını dile getiren Erdeniz, “Akıllı sayaçların çalışmaları devam ediyor. 2025 ocak ayı itibarıyla 10 megavatsaat yıllık tüketimin üzerindeki kullanıcıların akıllı sayaç kullanımının zorunlu hale geleceğini öngörüyoruz. Buradaki asıl amaç uçtan uca tüm ürünlerinin Türkiye’de üretildiği bir akıllı sayacı yerli ve milli olarak Türkiye’ye kazandırmak. Biz elimizden geleni Elder ve sektör olarak yapmaya devam ediyoruz. Hızlı bir şekilde tüm sektörün bu milli sayacı kullanması için elimizden gelen tüm desteği veriyoruz.” diye konuştu.
Elektrik tüketiminin artması, yeşil dönüşüm ve dijitalleşen enerji piyasasının beraber değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdeniz, şöyle devam etti:
“Çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için karbon hedeflerine de ayak uydurmamız gerekiyor. Artacak elektrik tüketiminin karşılanması için bunun yeşil, sürdürülebilir enerji kaynaklarından üretilmesi gerekiyor. Bunları üretirken eski alışkanlıklarımızda ‘tüketim ne zaman olacaksa santrali aç, tüketim yokken santrali kapat’ rahatlığımız vardı. Bugün yenilenebilir enerji kaynaklarında bu rahatlığımız olmayacak. Rüzgar ne zaman eserse enerjiyi o zaman üreteceğimiz, güneş ne zaman çıkarsa o zaman enerji üreteceğimiz yeni bir dünyaya dönüşüyoruz. Tüketici davranışlarını değiştiremeyeceğimiz için tüketici ile üretici arasında yeni bir teknolojiye ihtiyacımız vardı. Bunun da adı depolama.”
Erdeniz, yeşil dönüşümle dijitalleşmenin “ikiz dönüşüm” olarak adlandırıldığını, ikisinin paralel ve hız kesmeden hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Bunların olabilmesi için elektrik dağıtım şirketlerinin rolü ve öncülüğünün “olmazsa olmaz” olduğunu söyleyen Erdeniz, bunun için hazırlıklara bugünden başladıklarını dile getirdi.
“Elektrikli araç hedeflerine ulaşmak için yatırımlar hız kesmeden sürmeli”
Elektrikli araçların küresel enerji dönüşümünün en önemli konuları arasında yer aldığını belirten Erdeniz, “Elektrifikasyonun en önemli konu başlığı elektrikli araç dönüşümü. Türkiye’de yaklaşık 80 bin elektrikli araç var. Gelecek 10 yılda yaklaşık 4 milyon elektrikli araca ve 300 bin sokete doğru hızlı adımlarla yürüyoruz. Aynı anda 100 araba hızlı bir şekilde şarj olmaya çalışsa, herhangi bir muhitte, 10 dakikalık alan içinde bugünkü sistemin bunu kaldırma ihtimali yok. Bu elektrikli araç hedeflerine ulaşmak, büyük enerji dönüşümüne ayak uydurmak, yeşil dönüşüme, karbon hedeflerine ulaşabilmek için öncü olarak elektrik dağıtım şirketlerinin şebeke yatırımlarına hız kesmeden devam ederek bu dönüşüme liderlik yapması gerekiyor. Yoksa bu söylediğimiz, hedeflediğimiz şeylerin hepsinin havada kalacağını düşünüyorum. Biz sektör olarak buna hazırız, çalışmalarımızı yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde sürdürülebilir fiyat politikası ve finansal kredilere erişim rahatlığı olduğu sürece bu yatırımların yapılacağını öngörüyorum.” ifadesini kullandı.
Erdeniz, elektrik faturalarında sübvansiyonlar ve fiyat politikasına ilişkin şunları kaydetti:
“Biz elektrik dağıtım sektörü olarak yüzde 100 regüle olan bir yapıda çalışıyoruz ancak Barış Erdeniz olarak yorum yapmak istiyorum. Pandemi döneminde ve sonrasında Rusya-Ukrayna Savaşı ile emtia fiyatlarında çok hızlı iniş ve çıkışlar gördük. Savaşın akabinde hızlıca enerji arz güvenliğini tehdit eden durumlar ortaya çıktığı için 20-22 dolar bantlarında elektrik fiyatlarını gördük. Bu dönemde EPDK dünyadaki birçok ülkeye örnek olacak uygulamalar geliştirdi ve bunlar son tüketiciyi korudu. Normalleşen dünyada bu uygulamaları kaldırıp daha maliyet bazlı çalışmalara geçiş yaptılar. Bizde ise hala bu sübvansiyonlu uygulamalar devam etmektedir. Yaptığımız son çalışmalara baktığımızda 24-25 aydır sabit elektrik faturası ödüyoruz. Aynı döneme baktığımızda yüzde 300 enflasyon var. Dolayısıyla bunun sürdürülebilir olmadığını, gelecek dönemde bunun enerji arz güvenliğine tehdit oluşturduğunu ve en önemlisi enerjideki büyük dönüşüme ayak uyduramayacağımızı, uyduramama riski olduğunu söylüyorum aslında. En hızlı şekilde maliyet bazlı bir fiyatlama politikasına geri dönülmesi gerektiğini düşünüyorum.”