AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın başkanlık ettiği AB-İsrail Ortaklık Konseyi Toplantısına, AB Komisyonunun Akdeniz’den sorumlu üyesi Dubravka Suica ve AB üye ülkelerinin temsilcileri de katıldı.
Başta İrlanda ve İspanya olmak üzere bazı üye ülkeler, AB’den İsrail’e ticari ayrıcalıklar tanıyan Ortaklık Konseyi Anlaşması’nı, 2. maddesinde zikredilen “insan haklarına ve uluslararası hukuka bağlılık” şartı gerekçesiyle feshetmesini istiyordu. Ancak toplantıdan anlaşmanın gözden geçirileceğine veya askıya alınacağına dair herhangi bir karar çıkmadığı gibi İsrail ile ilişkilerin de süreceği mesajı verildi.
Albares, AB’nin İsrail ile ilişkilerinde “temel değerlerini uygulaması gerektiğini” savundu
Toplantının ardından basına değerlendirme yapan İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, AB’nin İsrail ile ilişkilerinde “temel değerlerini uygulaması gerektiğini” savundu.
İsrail Dışişleri Bakanı Saar’ın bugünkü toplantıda “duymaktan hoşlanmadığı sözler işittiğini” aktaran Albares, “AB ve İsrail arasındaki anlaşmanın 2. maddesi açıkça insan haklarına saygıdan söz ediyor. Dolayısıyla AB için bu vazgeçilmez ilkelerin İsrail ile ilişkilere yön vermesi gerekir.” şeklinde konuştu.
Albares, şu ifadeleri kullandı:
“Bugün İsrail ile bir fikir alışverişi vardı. Bu anlaşmada yer alan ilkelerin uygulanabilmesini nasıl sağlayacağımız üzerinde düşünmeliyiz. İsrail de görüşünü ve versiyonunu açıkladı. İsrail Dışişleri Bakanı’ndan duyduklarımı burada size söyleyemem. İki devletli çözümden konuşması benim hoşuma giden olurdu. Ancak Bakanın bugünkü konuşması, kendisiyle son görüştüğümüzde duyduğumuz konuşmadan çok farklıydı. Avrupa Birliği’nin ise ortak bir tutumu var.”
İspanyol Bakan, “Gazze ve Batı Şeria’nın parçası olduğu, gerçekçi ve yaşayabilir bir Filistin Devleti ve Doğu Kudüs’teki başkentin yer aldığı iki devletli çözümü savundum. Batı Şeria’daki sömürgeleştirme politikasının ve şiddet yanlısı yerleşimcilerin uyguladığı şiddetin derhal durdurulmasını ve kalıcı bir ateşkes sağlanmasını vurguladım.” açıklamasında bulundu.
Diğer yandan Kallas, toplantı sonrası düzenlediği basın toplantısında 50 yıl önce başlayan ikili ilişkilerin takip eden on yıllar boyunca geliştiğini ifade etti.
AB ve İsrail’i ilgilendiren konularda “samimi” bir görüşme yaptıklarını anlatan Kallas, “İsrail de dahil olmak üzere tüm taraflara sürekli olarak uluslararası insancıl hukuka saygı göstermeleri çağrısında bulunduk.” dedi.
“İki devletli çözüm” vurgusu
AB’nin Gazze’de devam eden ateşkesi desteklediğini bildiren Kallas, tüm tarafların ateşkes anlaşmasının şartlarına riayet etmesi gerektiğini vurguladı.
Kallas, “Gelişmeleri yakından izliyoruz ve Batı Şeria söz konusu olduğunda endişelerimizi gizlemiyoruz. Ateşkes, şiddet döngüsünü kırmak için gerçek bir fırsattır. Şimdi ikinci aşamaya geçmemiz zorunludur. Bugün bakanlar iki devletli çözümden başka bir çözüm olamayacağını vurguladılar. Filistin Yönetimi’nin Gazze’deki yönetime geri dönmesini destekliyoruz. Gazze’de yerinden edilmiş her Filistinlinin evlerine geri dönüşünü destekliyoruz.” diye konuştu.
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa ile nisan ayında ilk üst düzey siyasi diyalog toplantısının yapılacağını anımsatan Kallas, “AB’nin bölgede dürüst, açık ve güvenilir bir ortak olmaya devam edeceğini bir kez daha ifade etmek isterim.” dedi.
Merz’in Netanyahu’yu Almanya’ya daveti
Almanya’da dünkü genel seçimlerden galip çıkan Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı Friedrich Merz’in, hakkında tutuklama emri olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu ülkesine daveti hakkındaki bir soruya da yanıt veren Kallas, tüm AB ülkelerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taraf olduğunu hatırlattı.
AB’nin UCM’nin tarafsızlığını, işleyişinin ve Roma Statüsünün temel ilkelerini desteklediğini belirten Kallas, “Ancak UCM kararlarının uygulanmasının üye devletlerin kararına bağlıdır.” yanıtını verdi.
Suica da AB’nin “iki devletli çözüme” bağlılığını teyit ederek, “Reformdan geçirilmiş bir Filistin otoritesi çatışma sonrası yönetimde merkezi bir rol oynamalıdır.” ifadesini kullandı.
Eleştirilerin odağında yer aldı
Bugün yapılan Ortaklık Konseyi, insan hakları örgütü temsilcilerinden Avrupa Parlamentosu milletvekillerine değin oldukça tepki çekti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) AB kurumları nezdindeki temsilciliğini yapan Direktör Yardımcısı Claudio Francavilla, açıklamasında “İnsanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu bir hükümetle her şey normalmiş gibi iş yapılamaz.” ifadesini kullanarak, toplantının bu ihlallerin kınanması ve buna karşılık alınacak tedbirlerin duyurulması için bir platform işlevi görmesi gerektiği görüşünü paylaşmıştı.
AP Milletvekili Marc Botenga ise AA muhabirine yaptığı açıklamada İsrail’in Gazze’deki soykırımdan sonra Batı Şeria’da etnik temizlik yaptığını belirterek, AB’nin İsrail ile Ortaklık Konseyi Toplantısı düzenlemesini “suç ortaklığı” olarak tanımlamıştı.
Toplantıya eş başkanlık eden İsrailli Bakan Saar hakkında Brüksel ziyareti öncesinde UCM’ye tutuklama emri çıkarılması talebiyle başvuru yapılmıştı.
Başvuruyu yapan Brüksel merkezli Hind Recep Vakfı Başkanı Dyab Abou Jahjah, AA muhabirine konuyla ilgili açıklamasında Saar’ın hakkında tutuklama emri bulunan bir başbakanın (Binyamin Netanyahu) hükümetini temsil ettiğini, dolayısıyla suçlara ortak olduğunu söylemişti.