Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde yaşayan emekli öğretmen Mustafa ve Sevgim Sarıoğlu çiftinin aşkı, 60 yıldır sevgi ve saygı çerçevesinde ilk günkü duygularla sürüyor.
Ailelerinin yaşadıkları ekonomik zorlukları aşmak ve ideallerine ulaşmak için öğretmen olmaya karar vererek 1961 yılında Kepirtepe Öğretmen Okulu’na başlayan Mustafa (77) ve Sevgim Sarıoğlu’nun (77) kaderleri, Sevgim Sarıoğlu’nun okulun havuzuna düşmesiyle kesişti. Okul gazetesinde görevli Mustafa Sarıoğlu’nun olayı yazacağını söylemesiyle tanışan çiftin arkadaşlığı, kısa sürede aşka dönüştü ardından evlilikle sonuçlandı.
Mezun olduktan sonra Kahramanmaraş’taki bir dağ köyüne asker öğretmen olarak atanan eşinin yanına gidebilmek için dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e mektup yazan Sevgim Sarıoğlu, bu talebinin gerçekleşmesinin ardından çocuğuyla birlikte gittiği köyde eşini yalnız bırakmadı. Buradaki görevlerinin ardından sıla özlemleri artan çift, memleketlerine dönerek köy okullarına 30 yıl hizmet verdi ve emekli oldu.
Yaşamları boyunca birçok mutluluk ve hüzne tanıklık ederek bir yastıkta yarım asırdan fazlasını geride bırakan çiftin aşkı, gençlere de örnek oluyor.
Havuz başında başlayan aşkları 60 yıldır sürüyor
Mustafa Sarıoğlu, AA muhabirine, eşine sevgisinin ilk günkü heyecanını koruduğunu söyledi.
Eşiyle okuldaki tanışma anısını anlatan Sarıoğlu, “Biz öğretmen okulundayken arkadaşım Basri Güven basın biriminden sorumluydu. Ben de o dönemde mesleki danışma kolunda görevliydim. Okulda çıkardığımız ‘Çaba’ adında gazetemiz vardı. Hanım o dönemde havuz başından suya düştü. Ben de gazetenin yazarı olduğum için ‘Seni yazacağım.’ dedim. Aslında ben okul idaresine yönelik bir yazı yazacaktım ama ‘Ne olur yazma, beni rezil edersin.’ dedi. Ben de yazamadım. İlk tanışmamız orada oldu.” dedi.
Örnek alınacak bir evliliklerinin olduğunu vurgulayan Sarıoğlu, şöyle devam etti:
“Eşimle önce okul, sonra gönül, hayat ve asker arkadaşlığımız oldu. 1965 yılında Kahramanmaraş’a asker öğretmen olarak dağ köyüne atanmıştım. Eşim de tayinini görev yaptığım köye istemiş ve birlikte öğretmenlik yapmıştık. İnsanın eşiyle askerlik yapması ne kadar güzel bir duygu. 20 ay asker arkadaşlığı yaptık birbirimize. Daha sonra o köyde bizi çok sevdiler kalmamızı istediler. Ama memleket özlemimiz çok baskın geldi.”
Sarıoğlu, eşine olan sevgisinin her geçen gün arttığını belirterek “Mutluluk ayrı bir şey. Benim bir düşüncem vardır, sevgi en büyük yasak koyucudur. Seviyorsanız o yasaklara uymak zorundasınız. Yapmamanız gerekeni yaptırmaz size, yapmanız gerekeni de zorlar. Sevgi sürekliliği olan bir duygu durumudur aşk ise sevginin yükselip doruğa çıkıp düştüğü bir durumdur.” dedi.
“Eşine kavuşmak için Cumhurbaşkanı Gürsel’e mektup yazdı
Sevgim Sarıoğlu ise eşiyle yaşamaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getirdi. Uzun evliliklerinin sırrının birbirlerine olan sevgi ve saygı olduğunu anlatan Sarıoğlu, “Bizim aşkımız türkü gibi. Acıya da türkü yakarsın tatlıya da özgürlüğe de. Ölüme bile bir türkü yakarsın. Bu cümle çok hoşuma gider. Aslında bir türküdür yaşamak.” diye konuştu.
Sarıoğlu, eşiyle birbirlerini hiç yalnız bırakmadıklarını anlatarak sözlerini şöyle tamamladı:
“Okul zamanında servis otobüsünü çok bekletirdik. Çam ağacının altına oturup, sohbet ederdik. Araba beklerdi. Şoför Ahmet ağabey ‘Yeterin artık, hadi gelin bakalım’ derdi. 40 kişi otobüste bizi beklerdi. Dillere destan bir aşk yaşadık desek yeri vardır. Eşim askerdeyken de ‘Al çocuğunu gel.’ dedi. Ben de şaşırdım ne yapacağımı. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e mektup yazdım. Bir süre sonra ‘Çocuğunuzu alın, eşinizin yanına gidin.’ diye yazı geldi. Ben bavulumu bir elime, çocuğumu bir elime alarak yola çıktım. 2 yıl Kahramanmaraş’ta öğretmenlik yaptım. Hem hayat hem asker arkadaşı olduk.”