Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır.” dedi.
Emine Erdoğan, İstanbul’da bir otelde Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ev sahipliğinde düzenlenen “DSÖ-Bitkisel İlaçlar İçin Düzenleyici İşbirliği Ağı (IRCH) 15. Yıllık Toplantısı” ile “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Kılavuz ve Strateji Geliştirme Çalıştayı”nda yaptığı konuşmada, Türkiye’den ve dünyanın farklı yerlerinden gelen bilim insanları ile buluşmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Sağlığı korumanın ve hastalıklardan arınmanın, var olduğu günden bu yana insanlığın ortak derdi olduğunu dile getiren Erdoğan, bu yolda birbirine eklenerek kar topu gibi büyüyen tecrübelerin insanlık tarihinin tüm birikiminden izler taşıdığını belirtti.
Erdoğan, sahip oldukları bu hazinenin, Doğu’nun ve Batı’nın, geleneksel ve modernin ahenk içinde yoğrulmasının eşsiz bir sembolü olduğunu kaydederek, “Yüzyıllar boyunca hekimler, ‘Biz insanı en güzel biçimde yarattık.’ ayetikerimesinin bir tezahürü olarak, kutsal kabul edilen sağlığı korumak ve bu uğurda tedavi yöntemleri geliştirmek için tabiatı incelemiş, yaratılan her şeyi hikmet nazarıyla satır satır okumuştur. Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır.” diye konuştu.
“Sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler keşfedilmeyi beklemektedir”
Bugün birçok hastalığın tedavisinde bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanıldığını bildiklerine dikkati çeken Erdoğan, “Anadolu toprakları, sahip olduğu 3 bini endemik, toplam 12 bin bitki türüyle bitkilerle tedavi alanında müstesna bir yere sahiptir. Sadece bitki çeşitliliği açısından değil, üzerinde birçok önemli hekim ve bilim insanının yaşamış olması hasebiyle de Anadolu toprakları kadim tıp kaynakları açısından önemli bir konumdadır. Razi’den İbn Sina’ya, Hipokrat’tan Galen’e sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir.” ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, buna bir örnek olarak, geçen yıllarda tercümesini gerçekleştirdikleri “Kitabül Cemi Fil Edviyetül Müfrede” kitabından bahsetmek istediğini aktararak, şöyle devam etti:
“13. yüzyılda yaşayan ve botanik biliminin kurucusu olarak kabul edilen İbnü’l Baytar’ın bu değerli eserinin ne yazık ki Türkçe tercümesi bulunmuyordu. 19. yüzyılda Batılı bilim insanları tarafından önemi fark edilerek çeşitli dillere çevrilmiş olan bu eseri Türkçeye kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ancak elbette yeterli görmüyoruz. Ülkemizin bu anlamda büyük bir potansiyeli ve mirası var. Bu mirasın modern bilimin süzgecinden geçerek günümüze kazandırılmasının, insan hayatına eşsiz bir katkı sunacağı kanaatindeyim.”
Tıp alanında miras aldıkları bu köklü geçmişe sahip çıkmayı, milli ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, bu nedenle yürüttükleri çalışmaların bu sorumluluk duygusunun bir sonucu olduğunu söyledi.
Emine Erdoğan, hastalıklarla mücadelenin, biçim değiştirse de her dönem insanlığın temel uğraş konularından biri olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Teknolojinin gelişmesiyle teşhiste katedilen mesafenin önemini yadsıyamayız. Ancak diğer taraftan artan kronik hastalıklar ve aşırı ilaç kullanımı tüm dünyada sağlık politikalarını yeniden gözden geçirmenin zorunlu olduğu kanısını güçlendirmiştir. Bu noktada DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir.”
Tarihi öğretilerin gün yüzüne çıkarılıp modern uygulamalara entegrasyonunda üzerlerine düşeni yerine getirmek için 2012 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları (GETAT) Dairesi Başkanlığı kurulduğunu aktaran Erdoğan, gerekli mevzuat düzenlemesi yapıldığını vurguladı.
“GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli”
Emine Erdoğan, 2014 yılında yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’nin bu çerçevede önemli bir adım olduğundan bahsederek, şunları söyledi:
“Bu sayede Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, birçok üniversitede GETAT eğitim ve uygulama merkezleri açıldı. Ancak GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli. Bu minvalde geçtiğimiz aylarda ülkemizin saygın araştırma kuruluşlarından biri olan TÜBİTAK Başkanlığımız tarafından geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın araştırılmasına yönelik proje çağrısına çıkıldı. Akademik çalışmaların ve bilim insanlarının GETAT uygulamalarına gösterdiği ilginin son derece önemli olduğunu düşünüyorum.”
Bu sayede Türkiye’nin GETAT uygulamalarında önde gelen ülkelerden biri ve tüm dünya için bir cazibe merkezi olacağına emin olduğunu vurgulayan Erdoğan, topraklarının zengin şifa birikiminin, Sağlık Bakanlığınca patenti alınan “Anadolu Tıbbı” markası altında daha da geliştirilerek insanlığın istifadesine sunulacak olmasının ümit verici bir gelişme olduğunu dile getirdi.
Emine Erdoğan, başta Sağlık Bakanlığı ve DSÖ olmak üzere organizasyonda emeği geçenlere ve katılımcılara katkıları için teşekkür etti.
Hz. Muhammed’in “Sağlık, vücutları sağlam insanların başına konmuş bir taçtır. Onu ancak hastaların gözü görür.” hadis-i şerifini aktaran Erdoğan, “Hastalığın değil, şifanın merkeze alındığı, geleneğin hak ettiği itibara yeniden kavuşarak hayatımıza hikmeti ve şefkati kazandırdığı bir dünyayı, hep birlikte inşa edebilmeyi diliyorum.” şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanı Koca: 18 bin 597 hekime geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulayıcı sertifikası verildi
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da yaptığı konuşmada, “geleneksel tıp” teriminin ana akım tıpla birleşerek, “tamamlayıcı tıp” terimiyle eş anlamlı olarak kullanıldığını söyledi.
Türkiye’de geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulama yöntemlerini belirlemek, uygulayacak kişilerin eğitimi ve yetkilendirilmeleri ile sağlık kuruluşlarının çalışma usul ve esaslarının, 27 Ekim 2014’te yürürlüğe giren “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği”nde düzenlendiğini, sağlık sistemine de entegre edildiğini hatırlatan Koca, belirlenmiş yeterlilikleri sağlayan, kamu ve özel sağlık kuruluşlarının bakanlıkça değerlendirilerek yetkilendirildiğini kaydetti.
Türkiye’de, bu alanda eğitim verebilme yetkisinin tıp fakültesi hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanesi statüsündeki sağlık kuruluşlarında olduğunu vurgulayan Koca, uygulama yapılabilecek birimler açma yetkisinin ise bu sağlık kuruluşlarının yanı sıra devlet hastanesi, özel hastane,
tıp merkezi, muayenehane gibi sağlık kuruluşları olduğunu belirtti.
Koca, bu birimlerde verilen hizmetlerin bütüncül sağlık sisteminin ayrılmaz birer parçası olduğunu belirterek, “Güncel olarak, 2 bin 408 sağlık kuruluşu, geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında uygulama yapabilme yetkisine sahiptir. Ayrıca yetkilendirdiğimiz merkezlerce ilan edilen eğitimlere tam katılım sağlayarak başarılı olan hekimlere bugüne dek toplam, 18 bin 597 adet geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulayıcı sertifikası verilmiştir.” bilgisini paylaştı.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının yetkin kişiler tarafından yapılmasının hayati önem arz ettiğini vurgulayan Koca, şöyle konuştu:
“Bu uygulamalar her ne kadar yan etkisi çok az olan doğal tedavi yöntemleri olarak görülse de ehil kişiler tarafından yapılan uygulamalar, insan sağlığı için en iyi sonuçları sağlayacaktır. Vatandaşlarımıza geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları alanında sunulan hizmetlerin, yalnızca bu alanda eğitimi bulunan kişilerce ve yine yalnızca bakanlığımızca yetkilendirilen sağlık kuruluşlarında sunulmasına, bütüncül bir sağlık hizmet sunumu olarak bakıyor ve büyük önem veriyoruz.”
100’den fazla kişinin görev aldığı danışma komisyonları kuruldu
Koca, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları alanında güncel gelişmeleri takip etmek ve bakanlığa görüş vermek amacıyla kurulan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Ana Bilim Komisyonunun yanı sıra geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında çalışmaları bulunan yetkin kişilerden ve hekimlerden oluşan 100’den fazla kişinin görev aldığı danışma komisyonlarının da kurulduğunu bildirdi.
Sağlık Bakanı Koca, alanında uzman bu kişilerin de katkılarıyla sunulan hizmetlerin sürdürülebilirliğini sağlamak için bu konunun her alanında standartlaşmayı, verileri analiz etmeyi ve güncel bilgi üretimini hedefledikleri yeni bir dönemde olduklarını kaydederek, yakın zamanda erişime sunulan, “GETAT Hekimim” adlı web sayfası ile vatandaşların geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları alanında yetkili hekimlere ve bu alanda ruhsatlandırılmış sağlık kuruluşlarına ait bilgilere kolayca ulaşabildiğini aktardı.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları alanında 177 araştırma başlatıldı
İnsan sağlığının korunması, geliştirilmesi ve hasta güvenliğinin sağlanması konularının temel prensipleri olduğunu vurgulayan Koca, insanlar üzerinde bilimsel araştırma yapılması ve bu uygulamaların güçlü bilimsel temeller üzerinde ilerlemesi amacıyla 2019’da yürürlüğe giren, “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları, Klinik Araştırmaları Hakkında Yönetmelik”in dünyada, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarıyla ilgili klinik araştırmalar konusunda yayımlanan ilk düzenlemeler arasında yer aldığını anlattı.
Koca, gönüllülerin haklarının ve güvenliğinin korunmasının yanında, bu alanda yapılacak klinik araştırmaların etik yönden incelenmesi amacıyla tıp fakülteleri ile eğitim ve araştırma hastaneleri bünyesinde etik kurullar kurulduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Söz konusu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları alanında 177 araştırma başlatılmıştır. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının standardizasyonu sağlamak ve ulusal-uluslararası çalışmalarla güvenli kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları alanında faaliyet gösteren, Dünya Sağlık Örgütü tarafından yetkilendirilen ve dünya çapında sayısı 26 olan ‘Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uluslararası İşbirliği Merkezini’ en kısa sürede ülkemizde de kurmak istiyoruz. DSÖ tarafından tanınan ve DSÖ’nün işbirliğinde bir akademi olmak üzere teklif edilen işbirliğinin, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı bünyesinde bulunan GETAT Enstitüsü ile birlikte yapılacağını ilan etmekten memnuniyet duyuyorum.”
Destekleri için DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge’ye de teşekkür eden Bakan Koca, “Bu sayede, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları alanında, AR-GE çalışmaları ve ürün geliştirme faaliyetleri hız kazanacak, ülkemizde bu alanda sunulan hizmetin standardı ve kalitesi en üst düzeye çıkarılarak uluslararası tanınırlığının artırılması sağlanacaktır.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’deki geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının “Anadolu Tıbbı” ismi altında yürütülmesini amaçladıklarını ifade eden Koca, “Anadolu Tıbbı”, “Anatolian Medicine” ve “Hayat Ağacı” sembolünün tescil edilerek korumaya alındığını vurguladı.
Emine Erdoğan, katılımcılarla aile fotoğrafı çektirdi
Emine Erdoğan, programa katılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakan Yardımcısı Huzeyfe Yılmaz, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İhsan Ateş, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, DSÖ Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entegratif Tıp Birimi Sorumlusu/ DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkanı Dr. Kim Sungchol ve DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkan Yardımcısı Dr. Charles Wu ile aile fotoğrafı çektirdi.
Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) tarafından mini konser verilen programda, çalıştayla ilgili tanıtım videosu izletildi.
Programda, Sağlık Bakanı Koca ve DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Kluge konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından, Sağlık Bakanı Koca, Emine Erdoğan’a geleneksel tıbbın simgesi olan “Hayat Ağacı”nı hediye olarak takdim etti.
Emine Erdoğan daha sonrasında beraberindekilerle Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan “Anadolu’da Tıbbın Tarihi” sergisini ziyaret etti.
Sergide, geleneksel tıp yöntemlerinin yer aldığı kitaplar ve bitkiler tanıtılıyor.