Küresel piyasalarda ve para politikalarının belirlenmesinde, enflasyonist endişeler günden güne güçlenirken, emtia fiyatlarındaki yükseliş söz konusu endişede baş rolü oynuyor.
Küresel ekonomide toparlanma sürecinin devam etmesiyle artan ham madde ihtiyacı ve arz konusundaki sıkıntılar neredeyse bütün emtia fiyatlarında yükselişe sebep oluyor.
Birçok emtia fiyatında son yılların en yüksek seviyesinin görünmesiyle birlikte piyasa fiyatlamalarında da anomaliler ortaya çıkmaya başladı.
Bir malın saklama maliyeti ve ileriye dönük fiyat beklentisiyle vadeli fiyatı genellikle spot fiyatından yüksek olurken, arz sıkıntısı veya talep yoğunluğu durumunda ise fiyatlamalarda tam tersi durum geçerli oluyor. Literatürde bu durum “backwardation” olarak adlandırılıyor.
Emtia piyasalarının bir çoğunda backwardation görülürken analistler, fiyatlarda devam eden yükselişin merkez bankalarının politika faizlerini uzun süreli sıfıra yakın seviyede tutma taahhüdünü sıkıntıya soktuğunu, enflasyonist baskıların merkez bankalarını beklenenden önce faiz artışı yapmaya veya tahvil alımlarını azaltmaya zorlayabileceğini söyledi.
Bakır talebi artarak devam ediyor
Analistler, emtia gruplarındaki yükseliş eğiliminin temel tüketim mallarının bir çoğunda fiyat artışlarına sebep olmasının beklendiğini belirterek, özellikle bakır ve tarım emtia gruplarındaki yüksek talep ve kısıtlı arzın maliyet enflasyonunu dünya gündemine taşıyabileceğini ifade etti.
Bakırın da şu sıralarda küresel piyasaların en hareketli varlıklarından biri olduğunu aktaran analistler, geniş kullanım alanı ve yenilenebilir enerji ile elektrikli araçlar gibi ürünlerdeki yoğun kullanımının söz konusu madene olan talebin gelecekte de devam edeceğini gösterdiğini bildirdi.
Analistler, bakırın fiyatındaki yükselişte güçsüz dolar, bakırın arzındaki problemler ve Çin’in yoğun talebinin de etkili olduğunu aktararak, ABD Başkanı Joe Biden’ın açıkladığı 2,3 trilyon dolarlık altyapı yatırımlarına ilişkin paketin de önemli rol oynadığını söyledi.
Bakır arzında gözle görülür bir değişiklik olmaması ve halihazırda bakır üreticilerinin yaşadığı sıkıntıların söz konusu eğilimi desteklediğini ifade eden analistler, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) tahvil alımlarını azaltmayacağına ilişkin açıklamalarının, doları bir süre daha güçsüz kılması sebebiyle, özellikle bakır fiyatlarındaki yükselişi destekleyebileceğine dikkati çekti.
Bakırın libresi bu gelişmelerle, yılbaşından bu yana yüzde 29 artışla 3,55 dolardan 4,54 dolara ulaşarak, 14 Şubat 2011 haftasından bu yana en yüksek seviyesini test etti.
Trilyonlarca dolarlık parasal genişleme ve olumsuz hava koşulları gıda fiyatlarını yükseltti
Analistler, trilyonlarca dolarlık parasal genişleme hamleleri ile temel gıda ürünlerinin yükseliş eğilimine girdiğini dile getirerek, artan küresel para arzının fiyatlardaki yükselişi desteklediğini aktardı.
Son dönemde önemli tarım ürünü üretici ülkelerde yaşanan olumsuz hava koşullarının da fiyatlardaki yukarı yönlü seyirde etkili olduğunu bildiren analistler, bazı ülkelerin bu sebeplerle tarım ürünleri ihracatına vergi uygulamayı gündemlerine aldıklarını söyledi.
Analistler, ABD’de soğuk hava koşullarının, Brezilya’da sıcakların, Arjantin’de ise aşırı yağışların tarım ürünlerdeki rekoltede önemli düşüşe sebep olduğunu ifade ederek, bu duruma karşın Çin başta olmak üzere tarım ürünlerine olan yoğun talebinin devam etmesiyle tedarik sıkıntılarının oluştuğunu kaydetti.
Konut yapımında yoğun olarak kullanılan kereste arzında da sıkıntıların baş gösterdiğine dikkati çeken analistler, vadeli kereste fiyatlarında da backwardation’ın güçlü şekilde devam ettiğini dile getirdi.
Analistler, söz konusu artışların ABD’de enflasyon beklentilerini yükselttiğini kaydederek, petrol ve doğal gaz fiyatlarında da benzer yukarı yönlü hareketlerin gözlemlendiğini hatırlattı.
Emtia fiyatlarındaki artış küresel fiyatlamaları da etkiliyor
Analistler, söz konusu enflasyonist baskıların ABD’nin 10 yıllık tahvil faizindeki yükselişte etkili olduğunu söyledi.
Enflasyonist endişelerle yılbaşından bu yana yaklaşık 77 baz puan yükselen ABD 10 yıllık tahvil faizleri, yüzde 0,92’den yüzde 1,78’e kadar çıkmasının ardından, yüzde 1,63’te dengelendi.
Fed Başkanı Jerome Powell’ın enflasyondaki artışa ilişkin “geçici” açıklamalarının da yatırımcıları ikna edemediğini aktaran analistler, artan faiz oranlarının likidite sıkıntısı oluşturabileceğini bildirdi.
Analistler, öte yandan, azalan likiditenin gelişmekte olan ülke para birimlerinin dolar karşısında değer kaybına neden olabileceği ve enflasyonu artırabileceğini aktararak, Kovid-19 salgının yaralarını sarmaya çalışan ekonomilerin beklenenden önce sıkı para politikasına geçebileceğin dile getirdi.
Ülkelerin ise Kovid-19 salgını sebebiyle mali yardımlara devam etmek zorunda kalabileceğini hatırlatan analistler, fonlama maliyetindeki olası yükselişlerin küresel ekonomiyi daha da zor durumda bırakabileceğini söyledi.