İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Anıl Dindar’ın yürütücülüğünü yaptığı “Betonarme Çerçeve Sistemleri İçin Enerji Esaslı Sismik Tasarım ve Değerlendirme Yönteminin Geliştirilmesi” projesi, TÜBİTAK’tan destek almaya hak kazandı.
Proje, enerji esaslı tasarım ve değerlendirme yönteminin betonarme çerçeve sistemler için geliştirilmesini kapsıyor.
Bu kapsamda talep ve kapasitenin enerji büyüklükleriyle ifade edilmesinin ardından güncel yönetmeliklerle karşılaştırma yapılarak, enerji esaslı tasarım ve değerlendirme yöntemi önerisinde bulunulacak.
Projenin amaçlarına başarıyla ulaşılmasıyla uygulamada tasarım ve değerlendirme konularında uzman mühendis ve tasarımcılar için daha pratik, tutarlı ve hassasiyet seviyesi yüksek bir analitik yaklaşım ortaya konulacak.
“Binaların tasarımında yeni bir hesap sisteminin geliştirilmesini hedefliyoruz”
Dr. Öğretim Üyesi Dindar, AA muhabirine, mühendislik yapıları konut, köprü, baraj gibi binaların tasarımında kullanılan temel büyüklüğün, yapının “zorlanma gücü”, yani dayanımı olduğunu söyledi.
Türkiye’deki yapım yönetmeliklerinin de bu bilgiyi esas aldığını aktaran Dindar, 2018’de düzenlenen Avrupa Deprem Konferansı’nda, 2030’lu yıllarda yayımlanacak yeni nesil depreme dayanıklı yapı tasarım yönetmeliklerinde “enerji” kavramının yer alması gerektiğinin vurgulandığını kaydetti.
Bugüne kadar deprem tasarımlarında üstü kapalı ifade edilen enerji kavramının, tüm dünyada bilimsel araştırma çalışmalarının konusu olduğunu vurgulayan Dindar, “yeni nesil” yönetmeliklerin içinde yer alması beklenen enerji kavramı kapsamında betonarme binaların tasarımında yeni bir hesap sisteminin geliştirilmesini hedeflediklerini bildirdi.
Dindar, proje ortaklarının, Beykent, Gedik ve Eskişehir Teknik üniversiteleri olduğunu, 15 kişilik ekiple geçen yıl ekimden bu yana çalışmalara devam ettiklerini anlattı.
Avrupa Birliği’nde şu anda çalışmaları devam eden bu hedefi Türkiye’ye taşımayı ve ülkedeki yönetmeliklerde yer alacak şekilde öncü çalışmalar yapmayı hedeflediklerini dile getiren Dindar, “Temelde hedeflediğimiz yapı sistemleri betonarme çerçeve sistemlerdir. Betonarme çerçeve sistemler ise bizim ülkemizdeki yapı konutlarının, yapı stokunun büyük bir bölümünü temsil etmektedir. Bu açıdan yaygın etkisinin fazla olacağını hedefliyoruz ve buna göre de kazandığımız bilgileri, sonraki gelecek olan yönetmelik içerisinde yerleştirmeyi düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Gelişen teknolojinin yapılarda uyarlanması önemli”
Betonarme yapılardaki yeni hesaplamalar, güncellenen deprem tehlike bilgisi ve bununla beraber gelişen teknolojinin yapılarda uyarlanmasının önemine değinen Dindar, “Daha hassas hesap yapabiliyor olmamız, aynı zamanda yapı güvenilirliğini artıracak. O zaman 30-50 yıl süre içerisinde oturduğumuz binalarda çok daha gönül rahatlığıyla yaşıyor olacağız.” dedi.
Dindar, 2000’li yıllarda yapılan binaların, daha önceki senelerde inşa edilenlere göre daha sağlam olduğuna değinerek, yeni binalarda kalite kavramının ön planda olduğunu belirtti.
Çalışmaları 2 yıl içerisinde bitirmeyi hedeflediklerini anlatan Dindar, şunları kaydetti:
“2018’de yayımlanmış olan yönetmeliğimize baktığımızda, bunun şu an için Avrupa yönetmeliklerinden daha ileride olduğunu söyleyebiliriz. Ancak önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Avrupa Birliği’nin yönetmeliği çıktığında, bizimkinden biraz daha iyi olmuş olacak, bazı yenilikler gelmiş olacak. Temel hedef, literatürde geçen bir sonraki ‘yeni nesil’ yönetmeliklerdir. Yeni nesil kavramı da şuradan kaynaklanıyor, esasında teknolojiyle, bu gelişimlerle beraber hayatımızda görmüş olduğumuz klasik, hemen hemen her yerde örnekleri bulunan yapı sistemlerinde değişiklikler var. Şimdi yaşadığımız bir kavram var, kentsel dönüşüm, yaşlanan, yorulan yapı stokunun yenilenmesi. Bu yenilikçi sistemler geldiğinde yapılar daha fazla zorlanmamış olacak. Bizim şu an inşa ettiğimiz binaların ömürleri daha uzun olacak. Arada geçirdiği depremlerdeki tamir, takviye, onarım masrafları daha çok düşüyor olacak. Demek ki bu bir yerde esasında maliyeti direkt etkileyecek, düşürecek.”