Yıla yükselişe başlayan enflasyonun, nisandan sonra düşüşe geçmesi bekleniyor.
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), ocakta aylık bazda yüzde 1,68 ile piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşirken, yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 14,97 oldu.
- Enflasyon rakamları açıklandı
- TÜİK enflasyon sepetindeki ürünleri ve ağırlıklarını güncelledi
- Bakan Elvan: Enflasyon hedefine ulaşmak için önlemlerimizden asla taviz vermeyeceğiz
Nisandan sonra enflasyonda düşüş eğiliminin başlaması beklenirken, uzmanlar, enflasyonla mücadelede Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) sıkı para politikası duruşunun yılın ikinci yarısında da devam edebileceğini belirtiyor.
AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, enflasyonun geçen yıla göre yükselmesinde gıda dışı gruplardaki fiyat artışlarının ana etken olduğunu belirterek, TCMB’nin, ocak ayındaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı ve Enflasyon Raporu’ndaki öngörülerine göre beklemede kalacağını söyledi.
Bürümcekçi, TÜİK’in hesaplamasına göre geçen yıl ocakta işlenmemiş gıda fiyatlarının aylık yüzde 8,2 artarken, bu yılın aynı döneminde yüzde 1,15 artış gösterdiğini kaydederek, “Gıda fiyatlarının yıllık artış hızı yüzde 18,1’e inse de Enflasyon Raporu gıda fiyatı yeni varsayımının çok üzerinde kaldı.” dedi.
Bürümcekçi, 2021’de TCMB’nin gıda fiyatları enflasyonunun yüzde 11,5 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini, bu gruptaki değişimlerin yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 9,4’ten olası sapmalarda önemli belirleyicilerden biri olacağını vurguladı.
Manşet enflasyonda yükselişin nisana kadar devam edebileceğini belirten Bürümcekçi, şunları kaydetti:
“Önümüzdeki dönem seyri açısından ise gıda fiyatlarının belirsizliği ve oynaklığı dışında, ham petrol ve diğer emtia fiyatlarının görünümü, döviz kuru hareketleri ve kamu fiyat/vergi ayarlamaları enflasyon üzerindeki risklerin yönünü belirleyecektir. Kısa vadede, küresel çapta gıda fiyatlarının yüksek seyri, petrol ve emtia fiyatlarının tırmanışını sürdürmesinin olumsuz yansımaları görülebilirken, kamunun belirlediği fiyatlarda enflasyon hedefi dikkate alınarak ayarlamalar yapılması bu kanaldan gelecek yukarı yönlü baskıyı bertaraf etmişe benziyor. Son dönemde TL’de gözlenen değerlenmeyle beraber kur sepetinin yılbaşından bugüne yüzde 3,5 gerilemesi ve yıllık değişiminin yüzde 25 civarına inmesi bu faktörün yukarı yönlü etkisinin zamanla azalabileceğine işaret etmektedir.”
Bürümcekçi, mevcut büyüme ve enflasyon görünümü altında TCMB’nin son çeyrekten önce bir faiz indirimine gitmesinin erken göründüğünü, özellikle ilk 4 ayda enflasyonun kalıcı düşüş kriterlerine uyumunu takip ederek bir sonraki adıma karar verebileceğini söyledi.
“Şubat ve martta da enflasyondaki yükseliş devam edebilir”
GCM Yatırım Araştırma Müdürü Dr. Tuğberk Çitilci de talep enflasyonu tarafında yükseliş sürerken, üretici ve çekirdek enflasyon yükselişlerinin şubat ve mart ayları içinde de enflasyonda yukarı yönlü baskıya neden olmasının beklenebileceğini kaydetti.
Bu bağlamda TCMB’nin, şubat toplantısını da pas geçmesi, para politikasına ilişkin “şahin” politikasını ve ileriye dönük yönlendirmesini beklediklerini ifade eden Çitilci, enflasyon baskısında şubat ve martta en kötünün görülebileceğini, TCMB’nin para politikası yol haritasının buna endeksli olmasının ise Türk lirası ve Borsa İstanbul tarafında negatif baskı oluşturmadığını söyledi.
Çitilci, “TCMB’nin para politikası enflasyon referanslı olduğundan dolayı ocak ayı enflasyon verisinin sıkı duruşta herhangi bir şoka neden olmayacağı varsayımında, faiz artışları yerine para politikasının uzun müddet sıkı kalacağı şeklinde şahin söylemlerin frekansı artabilir.” dedi.
Enflasyonda şubat ve martta olası şokların yaşanması halinde Merkez Bankasından tekrar sıkı duruş ve kur oynaklığını azaltıcı, ölçülü faiz artışı aksiyonları görülebileceğini ifade eden Çitilci, “Enflasyonda göreceli kontrol sağlandıktan sonra TCMB’nin önem sırasında kredi aktarım mekanizması bağlamında büyüme olacağından piyasa, faiz indirim döngüsünün hangi şart ve ne zaman başlayacağına ilişkin yönlendirmesini merak etmektedir.” dedi.
Piyasanın en erken yılın ikinci yarısından itibaren indirim döngüsünün başlayabileceğine ilişkin beklentisinin sürdüğünü aktaran Çitilci, TCMB’nin “uzun müddet” açıklamasının, bunu ötelediğini ancak devreden çıkarmadığını söyledi.
“Riskler yukarı yönlü olmayı sürdürüyor”
Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan ise Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve TÜFE makasının, ÜFE’nin yüzde 26,16’ya yükselmesiyle açık olmayı sürdürdüğünü belirterek, gıda enflasyonunun yıllık bazda yüzde 18,1’e gerilemesine karşın ocakta aylık bazda yüzde 2,48 ile manşet enflasyonun üzerinde bir artış daha gerçekleştirdiğini kaydetti.
Enflasyon açısından zorlu geçecek bir dönemin içinden geçildiğini ifade eden Erkan, “ÜFE’den TÜFE’ye yansıyan maliyet etkisi, emtia fiyatlarının artışı ve enflasyonda bir dönem için görülecek yapışkanlık etkisi enflasyonun bir süre yüzde 15 üzerinde devam etmesine neden olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Erkan, enflasyonun, mevcut görünüm ve eğilim çerçevesinde nisanda tepe noktasını bulabileceğini, yılın ikinci yarısıyla beraber TL’nin değer kazancının etkisiyle kur baskısının hafiflemesi, mevsim değişikliğiyle gıda enflasyonunun hafiflemesi ve lehe işleyecek baz etkisi ile beraber enflasyonda düşüşün başlayabileceğini aktardı.
Dezenflasyon süreci ve yıl sonu beklentilerine dair risklerin hala yukarı yönlü olduğunu belirten Erkan, şunları kaydetti:
“Merkez Bankası, yüzde 9,4 olan 2021 ara dönem beklentisini değiştirmemeyi tercih etti. Ancak buna rağmen para politikasını dezenflasyon sürecine destek verecek şekilde sıkı tutmayı da taahhüt etti. Merkez Bankası, bunu belli bir dönem için değil, 2023’te öngördüğü orta vadeli yüzde 5 hedefine varıncaya kadar uygulamayı planlıyor. Yılın ilk yarısında politika faizi mevcut seviye veya biraz üzerinde (enflasyonun olası tepe noktası durumuna göre bir faiz artırımı opsiyonu daha olabilir) olacaktır, sonrasında ise enflasyon düştükçe uyumlu bir şekilde faizler gerileyebilir.”