Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin 662’nci randevusu yarın Sarayiçi Er Meydanı’nda başlayacak. Minik güreşçilerin, peşrevleri sonrası güreşe tutuşmalarıyla efsane güreşlerin start alacağı organizasyon, 9 Temmuz Pazar günü başpehlivanın seçileceği güreşlere kadar devam edecek.
Gelecek yıl katılımın güreş ligindeki başarı puanına göre belirleneceği organizasyona, format değişmeden çok sayıda pehlivanın katılması bekleniyor. Bu yılki organizasyonda son dönemde kırılan katılımcı sayısında yeni bir rekor bekleniyor.
Cazgırların piri Şükrü Kayabaş’ın her organizasyonda “Üç yüz minareden ezan sesi midir gelen, yoksa kırk davulun sesi mi? Yoksa Koca Yusuf mudur gelen? Sarayiçi Kırkpınar kaynıyor, Adalı mıdır gelen? Hayde bre Aliço uyuyor musun? Kıran kırana güreşler var duymuyor musun?” diye andığı efsane isimler güreş tutacak her pehlivanın da örnek aldığı isimlerden.
Kimi zaman cazgırın manisinde dile gelen, kimi zaman bir pehlivanın duasıyla anılan rakipsiz Kel Aliço, cihan pehlivanı Koca Yusuf, “Sultanın Aslanı” Adalı Halil, Yenilmez Kurtdereli adları, Kırkpınar’da ölümsüzleşen efsanelerden.
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun Meydan şiirindeki “Şu yeryüzü er meydanı, Gönül sevmez her meydanı, Yüreksize yorgan döşek, Koç yiğide ver meydanı” sözleri gibi cihanı titreten Türk güreşçilerinin yiğitlikleri, hala dilden dile anlatılmaya devam ediliyor.
Her biri farklı bir özelliğiyle ve hakkıyla aldığı namı salmaya devam eden, Kırkpınar’ın yanı sıra dünyadaki güreşleriyle efsaneleşmiş isimler şöyle:
Kel Aliço
1844 yılında Plevne’de doğdu. Deliorman bölgesinin sert havasıyla güçlenen Kel Aliço, Kırkpınar’da estirdiği hava nedeniyle sarayın dikkatini çekti.
Sultan Abdülaziz’in pehlivanı Kavasoğlu İbrahim’e iyi bir rakip bulunması amacıyla başlatılan çalışmayla saraya gitti, güreşteki mahareti sayesinde saray başpehlivanı oldu. Kel Aliço, padişah Abdülaziz ile de güreşti.
Kırkpınar’da başpehlivanlığı 27 kez üst üste kimseye kaptırmayan ve “Ustaların ustası” namıyla bilinen Kel Aliço, Kırkpınar’da fenomen olan efsanelerin en ünlüsüdür. İnatçılığı ve acımasızlığıyla bir namı da gaddar olan Kel Aliço, el ense ve tırpan ustasıdır.
Çırağı Koca Yusuf’un meydan okumasıyla son meydana çıkışında Kel Aliço’nun yaşı 70, çırağı Koca Yusuf’un yaşı ise 45’ti. Yaşına rağmen uzun süre güreş tuttuğu çırağını yendi. Koca Yusuf’un elini öpmesi ile güreşte jübilesini o gün yaptı.
Saçının azlığından dolayı “kel” güreşteki sertliğinden “gaddar” olarak anılan Kel Aliço, 75 yaşında daha sonra adı verilecek İpsala’nın Kel Aliço Pehlivan köyünde vefat etti.
Koca Yusuf
Şumnu kasabasında 1857 yılında doğdu. Atadan güreşçi Yusuf pehlivan, Dursun pehlivan ve Kel İsmail’den ilk güreş eğitimini aldı.
Kırkpınar’ın rekoru kırılamayan başpehlivanlarından Kel Aliço ile güreşinde berabere kaldı. Kırkpınar’a ilk kez 1882 yılında katıldı.
Namı arttıkça hem Fransa hem de ABD’de güreşlere davet edildi, orada da meydanı rakiplerine dar eden Koca Yusuf, 1898 Amerika’daki güreşten dönerken bindiği geminin Sable Adası’nda batması sonucu yaşamını yitirdi.
“Türk gibi güçlü” sözü Koca Yusuf’un güreşlerini seyreden Fransızların deyimleri arasına girdi.
Adalı Halil
Adaiçi köyünde 1866 yılında doğan Adalı Halil, harman yerinde akranlarını yenerek başladığı güreşinde önce köy düğün meydanlarında, daha sonra da Kırkpınar meydanında boy gösterdi.
Kel Aliço’yla 5 buçuk saat yaptığı güreş, kendisine Aliço’nun çırağı olması noktasında başarının kapısını araladı.
Kel Aliço’dan öğrendiği taktiklerle hem yurt içi hem yurt dışında meydanı rakiplerine dar etti, 18 kez Kırkpınar başpehlivanı oldu.
“Sultanın Aslanı, Edirne Aslanı” unvanları yakıştırılan Adalı Halil, Koca Yusuf’un estirdiği deniz aşırı namı devam ettirdi. Paris, Viyana’daki namlı güreşlerinin yanı sıra Şikago’da rakibinin kemiğini kırmasıyla daha da ünlendi.
Güreşi bırakması sonrası Edirne Tütün İdaresi’nde müstahdemlik yapan Koca Yusuf 1927’de vefat etti.
Kurtdereli Mehmet
Kurtdereli Mehmet, Osmanlı topraklarından olan şimdilerde Bulgaristan sınırlarındaki Tırnova’da 1872 yılında doğdu.
Adalı Halil ve Kara Osman’ı 1899 Kırkpınarı’nda yenerek başpehlivan oldu. Avrupa’da güreşen Kurtdereli Mehmet, dünya şampiyonu oldu.
Sultan 2. Abdülhamit ve Sultan Mehmet Reşat’ın madalya ile ödüllendirdiği Kurtdereli, 1911 yılında Taksim Talimhane Güreşleri’nde rahatsızlıklarına rağmen İngiliz, Hollanda ve Macar güreşçileri yenerek “Cihan Şampiyonu” unvanını kazandı. Son güreşlerini bu yılda yapan Kurtdereli, kispetini Kabe’ye bir pehlivan aracılığıyla yollayıp er meydanlarından çekildi.
Güreşten sonra başhakemlikler yapan Kurtdereli’nin Anadolu Ajansı’na verdiği mülakatta “Güreşirken bütün Türk milletini arkamda hisseder ve onun şerefini korumak için her şeyi yapardım. Ve sanki bütün Türk milletinin kuvvetinin arkamdan dayandığını hissederdim.” sözünü okuyan Büyük Önder Mustafa Kemal, Kurtdereli’ye yazdığı övgü dolu mektup ve 1000 lira para ödüllü zarfı kendisine Salih Bozok ve Kılıç Ali ile ulaştırır.
Kurtdereli, Atatürk’ün mektubunu gözyaşlarıyla okur.
Namlı bu pehlivanların dışında iri cüssesiyle anılan Filiz Nurullah, Hergeleci İbrahim, Çolak Mümin Molla, Er Sultan, Filibeli Kara Ahmet, Hançoğlu İbrahim, İpçi Hüseyin, Kara Ahmet, Katrancı Mehmet, Kavasoğlu İbrahim, Kazıkçı Kara Bekir, Nakkaşlı Eyüp, Şamdancıbaşı Kara İbo da hala taktikleri ve kişilikleriyle güreş camiasında konuşulan isimler arasında yer alıyor.