Kulüp dergisine açıklamalarda bulunan Ersun Yanal, Antalya’nın futbola sonsuz olanaklar sunan bir kent olduğunu söyledi. Kentteki tesis ve alt yapı organizasyonlarının Avrupa’da bile zor bulunduğunu belirten Yanal, hedeflerinin nasıl “Madrid” denilince Real Madrid akla geliyorsa “Antalya” denilince de Antalyaspor’u akıllara getirmek olduğunu kaydetti.
Kırmızı-beyazlı kulüpte iz bırakmak için göreve başladığını vurgulayan Yanal, “Çalıştığım her kulüpte bu izleri bıraktım. Mesela Fenerbahçe’de tarihinin en erken şampiyonluğunu yaşadık. A Milli Takım tarihinin en yüksek puan ortalamasına ulaştık. Denizlispor, Ankaragücü, Vestel Manisaspor, Gençlerbirliği’nde de güzel günler geçirdik. Trabzonspor’a Yusuf Yazıcı, Abdülkadir Ömür ve Okay Yokuşlu gibi altın gençleri kazandırdık. Geriye dönüp baktığımda 50’nin üzerinde gencin kariyerine yön verdiğimizi görüyorum. Antalyaspor’da da böyle bir iz bırakmak istiyorum. ‘Ersun hoca dönemi’ diye anılan ve hep hatırlanan bir dönem.” şeklinde görüş belirtti.
Akdeniz ekibinde yazmak istedikleri yol hikayesinde sadece futbolcuların olmaması gerektiğini anlatan Yanal, kentte sinerji oluşturmayı istediklerini dile getirdi.
Hakemlerle ilgili zaman zaman eleştiri yaptığını anımsatan Yanal, şu görüşlerini aktardı:
“Bir hakemin, yarım saniyeden daha kısa sürede olan bir olayı süzememesi doğaldır. Tepki göstersek de kabullenmek durumundayız ama elinizde bunu sıfıra indirebilecek bir teknoloji var ve halen hatada ısrar ediyorsanız durup düşünmek gerekir. Bizler nasıl bir hafta boyunca tüm benliğimizle bir 90 dakikaya odaklanıyorsak, hakemlerden de isteğimiz fiziken, ruhen ve aklen sahada olmaları. Zaten bu gerçekleştiği anda sorun da ortadan kalkacaktır. Yetenek ve liyakat bence her başarının sonucunu belirliyor. İşte biz sanırım burada hata yapıyoruz. Hakemler öyle bir liyakatten geliyorlar ki, futbolun içinden değiller ve futbol insanı olamıyorlar. Bizim sahip olduğumuz hiçbir duyuya sahip değiller.”
Yanal, “İstanbul takımı ile Anadolu takımı çalıştırmak arasında bir fark görüyor musunuz?” sorusu üzerine, şu ifadeleri kullandı:
“Denizlispor, Salihlispor, Ankaragücü, Gençlerbirliği, Eskişehirspor, Manisaspor, Fenerbahçe, Trabzonspor ve şimdi de Antalyaspor. Çalıştığım gençlerin vitrine çıkması, bu gençlerin transferinden kulübün önemli gelirler elde etmesi, kariyer rekorları ve daha niceleri. Fakat bir İstanbul ekibinde görev yapıyorsanız tek başarı kriteriniz vardır o da şampiyon olmak. Bu da tüm ekip üzerinde müthiş bir gerilim yaratıyor. Anadolu takımlarında bu gerilimden nispeten uzak yaşıyor ve gerçek hedeflerinize başlayabiliyorsunuz.”
Futbolda sabırsızlığın uzun vadeli planlar yapılmasına engel olduğunun altını çizen Yanal, şunları kaydetti:
“Bir yıl sonrasını düşünüyorsan pirinç ek, on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, yüzyıl sonrasını düşünüyorsan eğer insan yetiştir.’ şeklinde Çin atasözü var. Vestel Manisaspor’da Arda Turan, Caner Erkin, Hakan Balta, Selçuk İnan, Yiğit Gökoğlan, Ufuk Ceylan, Sezer Öztürk, Uğur İnceman gibi gençlere kariyer yolu açmasaydık, sadece pirinç ekmiş olacaktık. Ama yaşları 18-19 olan bu saydığımız oyuncular gün geldi Türk futbolunun en iyi futbolcuları oldular. Hep odağımız insana yatırım oldu. Sadece skor kazanmaya odaklı olmak, makyavelist bir felsefe ortaya koyuyor. Bu felsefe futbol sahasını savaş meydanı haline getirip, yok olmasına, yeteneklerin kullanılamamasına yol açıyor.”
Teknik direktörlük kariyerinde 700 maçı geride bıraktığını ifade eden Yanal, bir teknik adam için en güzel şeyin yetiştirdiği bir oyuncunun Avrupa’ya gittiğinde kendisine teşekkür etmesi olduğunu vurguladı.
Ekip olarak sürekli yeni teknolojileri takip ettiklerini belirten Yanal, “Bizler böylesine bir gelişim içerisindeyken ve sürekli oyunun içerisindeyken futbolun değişen oyun kuralları içerisinde de aktif olarak rol olmak istiyoruz. En azından ben, göreve hazır olduğumu buradan açıklıyorum. Sadece yönetenlerin değil oynayanlar ve oynatanların da söz sahibi olduğu bir sistemin kurulmasının, futbola yepyeni ufuklar açacağına inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.