ABD’li yazar, film yönetmeni ve halk konuşmacısı Frank Schaeffer, AA muhabirine, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Amerikan Evanjelik topluluğundan aldığı güçlü destekle yeniden aday olmasını ve kendi Evanjelik geçmişine dayanarak Evanjelizm-Siyonizm ilişkisini değerlendirdi.
Babası Francis Schaeffer’ın tanınmış bir Evanjelik misyoner olduğunu dile getiren Schaeffer, “1952’de doğdum. İsviçre’deki küçük bir Amerikan misyoner topluluğunda büyüdüm. Ebeveynlerim, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İsviçre ve Avrupa’nın yıkılmış şehirlerinde, özellikle Paris ve Berlin’de, gençlere ulaşmaya çalışan Evanjelik Protestan misyonerlerdi.” dedi.
Schaeffer, köktenci Evanjelik Hristiyanlığın değerleriyle yetiştiğine dikkati çekerek, “Ergenlik çağıma geldiğimde babam ABD’deki Evanjelik dünyada oldukça ünlü olmaya başlamıştı. Mesela ailem (eski ABD Başkanı) Gerald Ford ile çok iyi arkadaştı. Annem eşi Betty Ford’un iyi arkadaşıydı, sürekli Beyaz Saray’ı ziyaret ederdi. Ergenlik dönemimin ikinci kısmı Evanjelik dünyasında oldukça tanınan bir babayla geçti.” diye konuştu.
Jerry Falwell gibi etkili Evanjelik figürleri yakından tanıdıkça bu dünyayı sorgulamaya başladığını aktaran Schaeffer, “Bir noktada inanç krizi yaşadım ve artık ne siyasetimize ne de içinde büyüdüğüm dine inanıyordum. Daha seküler ve Amerikan siyaseti açısından daha liberal ve ilerici denebilecek bakış açısına sahip oldum ve değişmeye başladım.” ifadesini kullandı.
“Evanjelik seçmenleri denklemin dışına çıkarırsanız, Trump’ın yeniden seçilme şansı olmazdı”
Evanjelik hareketin 20. yüzyılın ilk yarısında, siyasi nitelikte olmadığını kaydeden Schaeffer, “50 yıl öncesine bakarsanız Evanjelik hareket tamamen dini hareketti. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğuna, ölüp dirildiğine, ona inanmazsanız kaybolacağınıza ve öldükten sonra cehenneme gideceğinize inanıyorlardı. Muhafazakar insanlardı, ancak siyasi motivasyonları yoktu.” şeklinde konuştu.
Günümüzde bu durumun değiştiğine vurgu yapan Schaeffer, özellikle Trump gibi siyasi figürlerin Evanjeliklerin siyasi alandaki etkinliğini arttırdığına işaret ederek, “Evanjelik topluluk artık siyasi bir topluluk. Örneğin İsa’ya nasıl inandığınızla daha az, nasıl oy verdiğinizle çok daha fazla ilgileniyorlar. Esasen şunu söylüyorlar ‘İstediğimiz şey siyasi güç ve Trump bize bu güce erişim sağlıyor.’ Bugün Cumhuriyetçilerin ve Evanjeliklerin tek ilgilendiği şey siyasi güç.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’de 2024 başkanlık seçimlerinde, Trump’ın Evanjeliklerin desteğiyle Cumhuriyetçi Parti’den bir kez daha aday olduğunu anımsatan Schaeffer, şöyle devam etti:
“Evanjelik seçmenleri denklemin dışına çıkarırsanız, bir MAGA (Make America Great Again) grubu olmazdı. 2016’da Trump başkanlığı olmazdı. Yeniden seçilme şansı olmazdı. Evanjelikler Trump’ın temel destekçileri. Bu onun dayandığı taban. Bu yüzden 3 kez boşanıp yeniden evlenen, porno yıldızlarıyla ilişkileri olan ve hiçbir zaman muhafazakar ahlakın savunucusu olmamış Donald Trump’ı kucaklıyorlar.”
“Trump tarikatı Amerikan Taliban’ıdır”
ABD’de Trump liderliğinin tehlikeli bir fanatizmle birleştiğini belirten Schaeffer, “Trump bir tarikat lideri. Normal siyasetle hiçbir ilgisi olmayan adanmış bir takipçi kitlesine sahip tarikat lideri. Trump, ülkenin ellerinden alındığını düşünen öfkeli bir grup insana liderlik ediyor. Bu insanlar, muhalefeti yok etmek için mümkün olan her türlü yolu arayacaktır. Bu mantıklı değil. Aşırı köktenciliğin mantıksızlığına şimdi siyasi boyut kazandırıldı.” diye konuştu.
“Trump tarikatı, Amerikan Taliban’ıdır.” diyen Schaeffer, Trump başkanlığının otoriter yönetimlere benzediğinin altını çizerek, “Hindistan’da Modi’nin Hindu milliyetçiliğine benzeyen, fanatik Hristiyan milliyetçiliğinin hakim olduğu bir durumdayız. ABD’yi ve Trump’ın ABD için ne anlama geldiğini anlamak istiyorsanız, Modi’nin Hindistan’ına ya da prenslerin yönetiminde Suudi Krallığı’na çok daha fazla benzediğimizi görmelisiniz. Trump, güce tutunmaya çalışan otoriter bir figür.” ifadesini kullandı.
“Evanjeliklere göre Tanrı ‘kusurlu insanları’ kullanıyor”
İsrail’in en büyük destekçisinin ise Evanjelikler olduğunu vurgulayan Schaeffer, şunları kaydetti:
“Genellikle İsrail’e verilen desteğin Amerikan Yahudi topluluğundan ve Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) gibi gruplardan geldiği düşünülür ama ABD’de çok fazla Yahudi yok, nüfusun yüzde 2’sinden azlar. Başından beri en tutarlı destek, İsrail’i kendi kehanetlerinin gerçekleşmesinin parçası olarak gören ve bunu bir şekilde Hristiyanlığın doğru olduğunu kanıtlayan bir unsur olarak kabul eden Evanjelik, beyaz Hristiyanlardan geldi. Onlara göre İsrail devleti Tanrı tarafından kehanetin yerine getirilmesi için emredildi.”
Schaeffer, Evanjelik Hristiyanlar ile Siyonist hareket arasında geçmişten gelen güçlü bağlar olduğuna dikkati çekerek, “Evanjeliklerin eskatoloji, yani kıyametle, dünyanın sonuyla ilgili bir görüşü var. Bu görüşe göre, İsrail devlet olarak var olmadıkça İsa geri dönmeyecek ve İsa’nın geri dönmesi gerekiyor. Örneğin ben çocukken annem ve babam Orta Doğu’daki tüm çatışmaları, 1967 savaşını, Golan Tepeleri’ni, Kudüs’teki duvarın yeniden ele geçirilmesini, sanki bunlar İncil’deki kehanetin bir parçasıymış gibi takip ederdi.” diye konuştu.
Evanjeliklerin, İncil kehanetlerinin gerçekleştirilmesi için “Tanrı’nın kusurlu insanları kullandığına” inandığını belirten Schaeffer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Evanjeliklere göre, bu insanlar kötü olabilir ama Tanrı’nın isteğini yerine getiriyorlar. Trump’ı da tam olarak böyle görüyorlar. ‘Evet, o bir çapkın zinacı, yalancı, bunu biliyoruz ama o, Tanrı’nın ABD üzerindeki beyaz Hristiyan hegemonyasını yeniden tesis etme planının parçası. Trump’ın mükemmel olmasıyla ya da Yahudilerin Filistinlilere doğru davranmasıyla ilgilenmiyoruz’ diyorlar. Bu bakış açısına göre ABD tepenin üzerine kurulmuş bir ulus olarak, dünyaya liderlik edecek, insanları olmaları gereken yöne yönlendirecek. Kelimenin tam anlamıyla başka gezegende yaşıyorlar.”
“Trump yeniden seçilirse Batı Şeria’nın ilhakı tamamlanmış olacak”
Milyarder iş insanı ve Cumhuriyetçi Parti’nin güçlü destekçilerinden biri olan Yahudi Sheldon Adelson’ın eşi Miriam Adelson’un, Trump’a yapacağı milyon dolarlık bağış karşılığında İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’yı ilhak etmesine izin vereceği iddiasına da değinen Schaeffer, şunları aktardı:
“Trump yeniden seçilirse, ikinci döneminin sonunda Batı Şeria’nın ilhakı tamamlanmış olacak. Tıpkı daha önce büyükelçiliği Kudüs’e taşırken yaptığı gibi bu kez de Adelson’ın tam olarak yapmasını istediği şeyi yapacak. Bunun nedeni İsrail’i sevmesi değil, tüm mesele ABD’li Evanjelik beyaz milliyetçi Hristiyanların oylarını ve desteğini korumak. Trump kimseyi ne seviyor ne de nefret ediyor, onun için bunlar asla önemli değil. Bu sadece güçle ilgili.”
Schaeffer, Evanjeliklerin ABD’deki Müslüman varlığından da rahatsız olduğunu söyleyerek, “Yasa dışı göçmenleri toplu sınır dışı etme tehdidinde bulunuyor. Daha ilk başkanlığında uyguladığı Müslüman karşıtı politikalarla, ABD’ye gelen insanlara Müslüman yasağı getireceğini gösterdi. ABD’de doğmuş olanlar bile bir şekilde yabancı sayılacak ve bazıları sınır dışı edilecek. Trump, Evanjeliklerin gitmesini istediği herkese karşı sert davranacak.” diye konuştu.
Olası Trump başkanlığının 7 Ekim’den bu yana saldırıların devam ettiği Gazze’deki durumu nasıl etkileyeceğini de değerlendiren Schaeffer, sözlerini şöyle tamamladı:
“Trump, İsrail’deki en sert çizgiyle ittifak yapacak ve ne isterlerse sağlayacak. Eğer bu Gazze’nin tamamen yok edilmesini içeriyorsa, bunu da yapacaktır. Trump’ın barbarlık ve zalimlik konusunda yapacaklarının sınırı yok. İnsani düzeyde en ufak nezaket kırıntısına sahip değil. Komşularımıza nasıl davranmamız gerektiği konusunda ne İslam ne Hristiyan ne de Yahudi dini yasalarına uyar. 12. yüzyıla geri dönüyoruz.”