2004-2010 döneminde İtalya’nın Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan ve bugün halen İtalyan makamlarının Türkiye ile ilgili konularda deneyimlerine başvurduğu isim olan Marsili, Ukrayna-Rusya savaşında Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı müzakere faaliyetlerinden, Türkiye-İtalya ilişkilerine ve enerji konularına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Marsili, Ukrayna-Rusya savaşında Türkiye’nin, tarafları iki kez bir araya getirmesiyle ilgili, “Türkiye, bu krizi bu koşullarda çok iyi idare etti. Çünkü farklı doğru hamleler yaptı.” dedi.
Marsili, Türkiye’nin savaşan taraflarla olan siyasi, ekonomik, ticari, askeri alışverişe kadar uzanan ilişkilerine işaret ederek, “Aslında bu yaptıkları da Ukrayna ve Rusya arasında arabulucu olarak hareket etmesine izin veriyordu. Bu çok önemli. Şurası açık ki, kim çatışma halindeki iki taraf arasında arabuluculuk yapmak istiyorsa, taraflardan birini açık şekilde destekleyemez. O nedenle dengeli bir tutum almaya ihtiyaç var. Türkiye bunu yapabildi. Her iki tarafa da güven verdi. Bunun ilk sonucu Antalya’daki forumla görüldü. Rus ve Ukraynalı dışişleri bakanları buradaki toplantıya katıldı. Daha sonra görüşmeler geçen günlerde İstanbul’da devam etti. İleriye baktığımda, doğal olarak bunun süreceğini ama kısa ve kolay bir çalışma olmayacağını düşünüyorum.” diye konuştu.
Emekli büyükelçi, Türkiye’nin oynadığı bu rolün dünyadaki etkisine ilişkin, “Türkiye dünyadaki imajını geri kazandı. Bu, Türkiye için önemlidir. Önemli ölçüde ilerleme kaydetmeye çalışıyor, bunu yapabilen başka ülke de görmüyorum.” ifadelerini kullandı.
Batı, Türkiye’nin önemini yeniden mi keşfetti?
Ukrayna-Rusya savaşıyla Batılı ülkelerin, Türkiye’nin önemini yeniden keşfedip keşfetmediği sorulan Marsili, “Savaş kesinlikle iyi bir şey değil ancak Türkiye’nin jeostratejik önemini bir kez daha ortaya koydu. Bu, aslında bu konuyu bilen hepimizin her daim desteklediği bir husus.” yorumunu yaptı.
Bu durumun Orta Doğu’dan Suriye’deki savaşa, Afganistan’da, Balkanlar’da olmak üzere pek çok yerde kendisini gösterdiğini dile getiren Marsili, “Türkiye’nin stratejik rolünü anlamak gerçekten zor değil ama ne yazık ki bazen unutuluyor. Bazı ülkeler tarafından diğerlerinden daha fazla unutulmaktadır. Ama önemli olan NATO içinde bir farkındalığın olmasıdır ki o da var. Ukrayna’daki savaş, Türkiye’nin NATO’da olmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin diğer NATO ülkelerine kıyasla coğrafi olarak dünyanın daha riskli ve daha az barışçıl bir yerinde olduğunu göz önünde bulundurmaları gerektiğini ifade eden Marsili, bu nedenle coğrafi olarak sınırlarında daha az sorunu olan diğer ülkelerin yaptığı gibi Türkiye’nin her zaman kurallara harfiyen tam olarak uymasının beklenemeyeceğini kaydetti.
Marsili, Türkiye’nin Atlantik İttifak’ı içinde coğrafi konumundan ötürü ayrıcalığa ihtiyacı olduğunu söyleyerek “Dolayısıyla bundan istifade edilmelidir zira Ukrayna hadisesinde de görüldüğü üzere bu, Batılı ülkelerine de avantaj sağlamaktadır.” dedi.
Türkiye-İtalya-Fransa arasındaki iş birliği
Türkiye-İtalya ilişkilerinin geçen hafta Brüksel’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Mario Draghi arasındaki görüşmede Eurosam Samp-T hava savunma sisteminin yeniden gündeme geldiği hatırlatılan Marsili, “Ben yeterince uzun bir görüşme olduğunu düşünüyorum ve sadece Eurosam konusuna değinmediklerine inanıyorum. Dışişleri bakanlığında görev yapan büyükelçiler, emekli büyükelçiler olarak bizler bakanlıkla temas halindeyiz ve her zaman Türkiye-İtalya ilişkilerinin bizim için neden önemli olduğunu, neden bir kenara bırakılamayacağını, neden ilk sırada gelmesi gereken bir ilişki olduğunun ısrarla üzerinde duruyoruz.” diye konuştu.
Marsili, Eurosam konusunda daha önce üç ülkenin anlaştığını ancak daha sonra Fransa tarafında bir duraksama olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Ümit ediyorum ki Fransızlar da bu ihtiyacı anlamışlardır ve bu nedenle en kısa zamanda harekete geçilebilir. Bunun kamuoyu önünde konuşuluyor olması, bana Fransa ile bir anlaşma olduğu izlenimi veriyor ki Fransa’nın Türkiye ile ilişkileri zaman zaman zor duruma girse de burada aynı zamanda İtalya’nın da Fransa ile Türkiye arasında arabuluculuk yapabileceğini düşündürüyor. Bu tip arabuluculuğu Ukrayna-Rusya sorununda yapamayız ama Fransa ile Türkiye arasında yapabiliriz. Umarım yapılmıştır da.”
Enerji konusu
Enerji meselesinin, buna ihtiyaç duyan tüm ülkeler tarafından kapsamlı ele alınması gerektiğine inandığını aktaran Marsili, “İtalya olarak biz, AB ülkeleri özellikle Almanya, Rus gazına son derece bağımlıyız. Beklenti, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak ve bence bu sadece Ukrayna’da yaşananlardan ötürü değil, aynı zamanda tek bir ülkeye asla fazla bağımlı olmamak iyi bir şey olduğu için olumlu. Sorun şu ki, Rusya’ya bağımlılık birkaç yıl daha devam edecek, 1-2 yıl içinde bunun ortadan kalkacağı konusunda kendimizi kandırmak faydasız. ABD’nin enerji tedariki sözü verdiği doğru ancak ABD’den enerji arzı, Rusya’nınkinden çok daha maliyetli.” değerlendirmesinde bulundu.
Marsili, enerji kaynaklarını çeşitlendirmenin önemli olduğunu belirterek,”Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de gerçekleşen tüm enerji araştırmalarına açıkça dahil edilmesi gerektiğine inanıyorum. Her şeyden önce Doğu Akdeniz’de bir ülke olduğu için ve buna da her türlü hakkı vardır. Karasuları konusunda anlaşmazlıklar olsa da başka bir seferde söylediğim gibi Doğu Akdeniz’de 1750 kilometrelik sahil şeridine sahip bir ülkeyi dışarıda tutmayı düşünmek gülünçtür. İkinci olarak, bunlar hepimizin faydalanabileceği beklentiler. Türkiye’nin neden olmaması gerektiğini anlamak güç.” şeklinde konuştu.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un Türkiye’ye ziyaretinin çok önemli ve tüm Akdeniz ülkeleri yararına olduğunu söyleyen Marsili, bu noktada Mısır ile ilişkilerin yeniden başlamasının da çok önemli olduğuna inandığını kaydetti.
“Doğu Akdeniz’de kilit unsur Kıbrıs meselesidir” diyen Marsili, şunları söyledi:
“Bütün bunların üzerinde bildiğimiz üzere Kıbrıs sorununun gölgesi var. Er ya da geç, iki toplumun olduğu, iki farklı devlet yapısının olduğu ve birinin yokmuş gibi davranamayacağı gerçeğini hesaba katacak şekilde Kıbrıs sorununda bir çözüme varmamız gerektiğine inanıyorum. İyi ya da kötü onlar burada. Kıbrıslı Türkleri kastediyorum ve bu nedenle Kıbrıs sorunu ağırlıklı sorun olmaya devam edecek ancak bununla, yeni bir ruhla yüzleşmeliyiz çünkü ileri perspektifte bu sorunun çözülmesi gerekecek hatta Kıbrıslı Türklerin beklentilerine göre çözülmesi gerekecek.”