Eyüpsultan’da yapılan arkeolojik kazılarda eski dergah binasının kalıntıları ve tarihi mezar taşları çıktı. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Polat, “Klasik bir Osmanlı Konağı, hemen yanında da bir Harem ve Selamlık bölümünü içerir. Tabii burada bir meydan olması gerekiyordu. Tamamı, tarihe dayanamadı ve bugüne ulaşamadılar” diye konuştu.
İstanbul’da Eyüpsultan Gümüşsuyu Mahallesi, Karyağdı Sokağı ile Ballı Baba sokağının birleştiği yerde kurulan Karyağdı Baba Tekkesi’nin bulunduğu alanda İBB, Arkeoloji Müzeleri denetiminde kazıya başladı. Kazılar sırasında döşeme altından, zamana direnemeyen eski dergah binasının kalıntıları ve tarihi mezar taşları çıktı.
İlk kuruluş dönemi 16. Yüzyıla kadar uzanan dergah, 19. Yüzyıl’da, vaka-i hayriye olayları sırasında yıkıldı ve daha sonra yeniden inşa edildi. Ancak bugün, eski dergahtan yalnızca ‘Selamlık’ denilen yapı kalmıştı. İstanbul’un tasavvuf kültürü ve Bektaşi geleneği için oldukça önem taşıyan ve parça parça yok olan bu alan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Varlıkları Daire Başkanlığının yürüttüğü çalışmayla, yeniden gün yüzüne çıkacak.
Arkeoloji Müzeleri denetiminde alanda başlayan kazılarda, döşeme taşlarının 70 santimetre altında, tarihi dergahın duvarları, zemin döşeme yapıları ve tarihi mezar taşlarına ulaşıldı. Kazı tamamlandığında, bütün dergâh binasının yapı izlerine ulaşılmış ve bu yapının nasıl bir yapı olduğu, bilimsel olarak ortaya çıkarılmış olacak. Daha sonra ise dergahın rekonstrüksiyon projesinin inşasının gerçekleştirilmesi planlanıyor.
‘Tarihe karşı pek direnemedi Karyağdı Baba Dergahı, 19. yüzyılın başında bir yıkıma konu oldu’
Karyağdı Baba Tepesi’nin Eyüpsultan bölgesindeki en önemli noktalardan biri olduğunu kaydeden İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, “Tarihe karşı pek direnemedi Karyağdı Baba Dergahı. 19. yüzyılın başında bir yıkıma konu oldu. İkinci Mahmut’un Vaka-i Hayriye olarak adlandırılan olay sırasında yıkılmıştı. Ardından tekrar geçtiğimiz iki yüzyılın sonunda, 19. Yüzyılın sonlarına doğru inşa edildi. Bugün eski dergâhtan yalnızca selamlık dediğimiz, eski şeyhin ailesi ile yaşadığı ev kaldı. Fakat dergâh daha büyüktü. Etrafında, Eyüp Mezarlığı’nı da alan bir alandı ve mezarların ortasında kalıyordu.
Büyük bir nekropol alanı(mezarlık alanı) olarak düşünmemiz gereken bir yer burası. Bütün bu mezarların, mezar taşlarının iç içe olduğu bir tekke. Tarihi olarak, İstanbul’un kimliğinde bu tür tekke dergâhların karakterini yansıtır. Klasik bir Osmanlı Konağı, hemen yanında da bir Harem ve Selamlık bölümünü içerir. Tabii burada bir meydan olması gerekiyordu. Ve ek binalar. Bunların tamamı, tarihe dayanamadı ve bugüne ulaşamadılar” diye konuştu.
‘Bir çeşit İstanbul kültür ve tasavvuf arkeolojisinin alanı burası’
Son yüzyıl içinde tekkenin çok iyi bilindiğini ve ziyaret edildiğini anlatan Polat, yapının tarihi izlerinin zamanla yok olduğunu anlattı. Polat, “Tarihçiler tarafından iyi çalışılmış bir tekkedir. Fakat zaman zaman, bazı tarihi izlerinin aşama aşama yok olduğunu biliyoruz. Ve günümüze, şimdi arkamızda bulunan döşeme kotunun altında kalmış bir arkeolojik alan olarak ulaştı. Yani bir çeşit İstanbul kültür ve tasavvuf arkeolojisinin alanı burası. Karyağdı Baba Tekkesi’nin esas Selamlık Binasının yanında, ek olarak yapılan diğer binaların olduğunu biliyoruz. Fakat bugüne ulaşamamış yapılar bunlar.
Tam bu noktada, o yapıların kendileri vardı bir zaman. Bizim için anlamlı bir çalışmaydı çünkü Arkeoloji Müzeleri’nin denetiminde yapılmış bir kazı burası. 70 santimetreye kadar indikten sonra karşımıza tarihi dergahın duvarları, zemin döşeme yapıları çıkmaya başladı. Hemen yan taraftaki binanın bitişiğinde başlayan yapı izleriydi bunlar. Tamamlandığında bütün dergâh binasının yapı izlerine ulaşmış olacağız ve bu yapının nasıl bir yapı olduğunu bilimsel olarak ortaya çıkartmış olacağız” diye konuştu.
Mahir Polat kazı alanında tarihi mezarların mezar taşlarının da çıktığını ekledi.