Amro, El Halil’in Tel Rumeyda kasabasındaki evine bir grup Yahudi yerleşimci tarafından düzenlenen saldırı anlarına ait görüntüleri sosyal medya hesabından paylaştı.
Görüntülerde, Yahudi yerleşimcilerin şişe ve taşlarla eve saldırdığı görülürken, saldırganların yanı başındaki İsrail askerlerinin ise hiçbir şey yapmadan olanları izlemesi dikkati çekti.
Saldırının Yahudilerce kutsal sayılan Purim Bayramı’nın kutlandığı bir günde yapıldığına işaret eden Amro, sosyal medyadaki paylaşımında şunları kaydetti:
“İsrailli Yahudi yerleşimciler Purim Bayramı sırasında şarap içtiler, sonra boş şarap şişelerini evlerimize ve bize attılar. Dün ve bugün El Halil’de olan buydu. Askerler hiç kimseyi gözaltına almadı. Bu bir apartheid rejimi ve Yahudi üstünlükçülüğüdür.”
“Yerleşimci şiddeti giderek daha organize ve sistematik bir hal aldı”
Filistinli aktivist ve insan hakları savunucusu Amro, görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada, saldırı sırasında evde kendisinin, komşularının ve çocukların bulunduğunu söyledi.
Saldırıda yara almadıklarını ve evdeki eşyalarda küçük çaplı maddi hasar oluştuğunu aktaran Amro, Yahudi yerleşimcilerin daha sonra çevredeki diğer evlere de saldırmaya devam ettiğini kaydetti.
Amro, Batı Şeria’da düzenlenen yerleşimci şiddetindeki artışa dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
“Batı Şeria’daki yerleşimci şiddeti, giderek daha organize ve sistematik bir hal aldı ve şimdiki İsrail hükümeti tarafından destekleniyor. Uluslararası toplum ise olanlara tamamen sessiz.”
Filistinli aktivist Amro, 13 Şubat’ta da yabancı gazetecilerin bölgedeki gezisine eşlik ederken bir grup İsrail askerinin saldırısına uğramıştı.
Amro’nun darbedilerek yere düşürüldüğü anlara ait görüntüler sosyal medyada tepki toplamış, çok sayıda uluslararası gazeteci olayı kınamıştı.
Batı Şeria’daki İsrail ordusu ve Yahudi yerleşimci şiddeti tırmanışta
İşgal altındaki Batı Şeria genelinde İsrail ordusu ve Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddet ve saldırılarında sene başından bu yana büyük artış görülüyor.
İsrail güçlerinin 22 Şubat’ta işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Nablus’a düzenlediği baskın bölgede gerilimi yeniden tırmandırmıştı. İsrail ordusunun baskınında, 11 Filistinli hayatını kaybetmiş, yüzlerce Filistinli yaralanmıştı.
Baskının ardından, 26 Şubat’ta Nablus’a bağlı Huvvara beldesinde düzenlenen silahlı saldırıda iki Yahudi yerleşimci öldürülmüştü.
Aynı günün akşamında yüzlerce Yahudi yerleşimci, İsrail ordusunun gözetiminde Huvvara beldesine gelerek Filistinlilere karşı “toplu intikam” saldırıları düzenlemişti.
Yerleşimciler, beldede gece boyu onlarca evi ve arabayı kundaklamış, Filistinlilere saldırmış, evlerini taşlamıştı. Yahudi yerleşimcilerin saldırısı sonucu 1 Filistinli hayatını kaybetmiş, olaylarda birçok kişi yaralanmıştı.
İsrail ordusunun Yahudi yerleşimcilerin bu saldırılarını engellemediği, buna karşın Filistinlilere karşı güç kullandığı aktarılmıştı.
İsrail askerlerinin ya da yerleşimcilerin ateş açması sonucu 2023’ün başından bu yana aralarında kadın ve çocukların da yer aldığı 74 Filistinli öldürüldü.
Yerleşimci destekçisi isimler İsrail hükümetinde önemli mevkilerde
İsrail’de Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 2022 sonunda işbaşına gelen koalisyon hükümetinde Filistinlilere yönelik ırkçı, ayrımcı eylem ve söylemleriyle tanınan Yahudi yerleşimcilerin destekçisi aşırı sağcı Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi isimler kritik görevlere getirilmişti.
Saldırılar uluslararası kamuoyunun yanı sıra İsrail içinde bazı kesimlerden de büyük tepki çekerken, bir grup İsrailli hukukçu, saldırılara destek veren Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile bazı aşırı sağcı milletvekilleri hakkında “savaş suçunu teşvik” ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu.
Dini Siyonizm Partisi lideri Smotrich, bir panelde yaptığı konuşmada, Yahudi yerleşimcilerin 26 Şubat’ta Nablus’un güneyindeki Huvvara beldesinde Filistinlilere karşı giriştiği toplu saldırılara ilişkin “Huvvara beldesinin yeryüzünden silinmesi gerektiğini düşünüyorum. Bence İsrail Devleti bunu yapmalı. Bu, Tanrı esirgesin, vatandaşın eliyle yapılmamalı.” ifadesini kullanmıştı.
Smotrich, etnik temizlik çağrısı olarak değerlendiren bu sözlerine karşı gelen tepkiler üzerine “Kelimeleri yanlış seçtim.” diyerek geri adım atmıştı.