Kayseri’de yaşayan Aysel-Recep Özdemir çifti, koruyucu ailesi oldukları Fas uyruklu 8 aylık Sam ile anne babalık duygusunu tattı.
Hayatlarını 2013’te birleştiren Özdemir çifti, Kayseri Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne başvurarak 5 ay önce koruyucu aile oldu.
Aile, Fas uyruklu 3 aylık Sam’i bağırlarına basarak evlat sevgisini tadarken, bebek de sıcak bir yuvaya kavuştu.
Koruyucu anne Aysel Özdemir, AA muhabirine, evlendikten sonra çocuk sahibi olmak için aşılama, tüp bebek gibi çeşitli tedavileri denediklerini, sonuç alamayınca evlat edinmeye karar verdiklerini söyledi.
Kayseri Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün kendilerini koruyucu aileliğe yönlendirdiğini anlatan Özdemir, Sam’e İstanbul’daki bir çocuk evinde ulaştıklarını belirtti.
Evlat hasretlerini Sam ile dindirdiklerini ifade eden Özdemir, “Çok mutluyuz. ‘Bebeğim olmuyor, niye benim başıma geldi?’ diyerek, illa tüp bebek diye, aileler kendilerini boş yere yıpratmasınlar. Biz evleneli 8 yıl oldu, 8 senedir tedavi görüyoruz. Çok pişmanım bu kadar uğraştığıma. Keşke daha önce alsaydım. Dili, dini, ırkı hiç fark etmiyor, yavru yavrudur. Biz eşimle beraber anne, baba olmayı çok sevdik. İnşallah çocuğumuzu mutlu bir ailede, imkanlarımız el verdiğince büyütebiliriz.” diye konuştu.
Bebekle ilk karşılaşmasını anlatan Özdemir, “Anlatılmaz bir duygu, tarifi mümkün değil, yaşamayan anlamaz. Çocuğu olmayan ailelere şunu söylemek isterim, boş yere üzülüp hayıflanmasınlar. Hayatı kurtarılmayı bekleyen, yuva ihtiyacı olan bir sürü bebek ve çocuk var. İlk başta ‘Büyüyünce ben ona açıklamadan biri ona koruyucu ailesi olduğumuzu açıklarsa çocuğumun psikolojisi için nasıl olur?’ diye tereddüt ettim ama iyi ki olmuş, şu an hiç tereddütte değilim.” ifadelerini kullandı.
“Giderken sanki ‘beni bırakmayın’ der gibi elini uzattı”
Koruyucu baba Recep Özdemir ise kendi çocukları olsa bile devlet korumasındaki bir çocuğun bakımını üstlenmeyi eşiyle hep düşündüklerini dile getirdi.
Tedavi sürecinin yıpratıcı yanlarını da dikkate alarak koruyucu aileliğe karar verdiklerini belirten Özdemir, şöyle konuştu:
“İleride pişman olmayacaktık çünkü tedavi için çok uğraştık. Zorlamanın gereği yok, Allah’tandır dedik. Öz evladım olsa sanki bu kadar olmazdı, çok bağlandım. Evlatlık olarak ya da yardıma muhtaç çocuk gözüyle bakmıyoruz, öz çocuğumuz gibi rüyalarımıza bile giriyor. Çok güzel bir duygu olduğunu çevreme de anlatıyorum.
Kurumumuz da bizimle çok ilgili, destek veriyor. ‘Çocuğu aldınız’ diye bizi yalnız bırakmıyorlar. Eksiklerimizde bize yardımcı oluyorlar. Sam bizi, İstanbul’a gittiğimizde camın arkasından hemen seçti. 5 dakika görmemize müsaade vardı, mama saati gelmişti, giderken sanki ‘beni bırakmayın’ der gibi elini uzattı. Eşim gözyaşlarını tutamadı. Kurumdan çıktık ama ayrılamadık, iki saat bahçede bekledik, çocuğumuz orada diye.”
Recep Özdemir, 8 aylık olan bebekleriyle çok güzel vakit geçirdiklerini vurgulayarak, “İlk emeklemesini, ilk dişini, ateşlenmesini çok merak ediyorduk. Çocuğumuz bize kolay bağlandı. İlk zamanlar herkes çağırdığında gidiyordu, şimdi bizsiz bir yere gitmiyor. Kapıda beklemesi, bizi çağırması beni çok duygulandırıyor.” diye konuştu.