Fas’taki Adalet ve Kalkınma Partisinin (PJD) 8 Eylül’de yapılan genel seçimleri kaybetmesinde Partinin sivil kanadı ve ülkenin en önemli sivil toplum hareketlerinden Tevhid ve Islah Hareketinin desteğini kaybetmesinin etkili olup olmadığı tartışılırken, PJD ile Hareket arasındaki ilişkilerin geleceği de merak konusu.
PJD’nin seçimleri kaybetmesinin ilk yansıması, sonuçların açıklanması arifesinde Parti Genel Sekreterliğinin istifa etmesi şeklinde gerçekleşti.
Stratejik ilişki
Fas siyasetini takip edenler, PJD ile Tevhid ve Islah Hareketi arasındaki ilişkinin boyutunu ve yakınlığını gayet iyi bilir.
Bu ilişki, iki organın kendine özgü işlevleriyle somutlaştırdığı tek bir proje olarak da değerlendirilebilir.
Siyasi analist Bilal et-Telidi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, PJD ile Tevhid ve Islah Hareketi arasındaki bu ilişkiyi, iki organı tek bir proje için birleştiren stratejik ilişki olarak nitelendirdi.
Bu projeyi gerçekleştirmek için çalışma fikrinin PJD ile Hareket arasında iş, liderlik ve söylem düzeyinde bir tür farklılaşmaya dayandığını aktaran Telidi, bu ilişkinin köklerini göz önünde bulundurmadan PJD ile Hareket arasında geleceğe dönük stratejik ilişki türüyle ilgili yapılan her türlü öngörünün yanlış olacağını söyledi.
Telidi, Hareketin 1997’de kurulmasından başlayarak 2016 seçimlerine kadar sürekli siyasi katılım çağrısı yaptığını ve Partiye her türlü desteği verdiğini belirtti.
Fransızca öğretimi, Hint keneviri ekiminin yasallaştırılması ve İsrail’le normalleşme konularındaki anlaşmazlığın PJD ile Hareket arasındaki stratejik ilişkiyi etkilediğini kaydeden Telidi, Tevhid ve Islah Hareketinin PJD liderliğindeki hükümetin bu kararlarını eleştirmekte hiç tereddüt etmediğine işaret etti.
Hükümetin bu kararlarından sonra özellikle son seçimlerde Hareketin PJD’ye karşı durgun ve soğuk bir tavır almayı tercih ettiğini söyleyen Telidi, Hareketin, kendini dinlemeyen bir yönetimi desteklemiş sayılmamak için bu tutumundan taviz vermek istemediğini belirtti.
Hareket ile PJD arasındaki stratejik ilişkinin değişmediğini kaydeden Telidi, ancak gelecekte iki taraf arasındaki yakınlaşmanın daha büyük olacağı öngörüsünde bulundu.
Telidi, “PJD iktidardan uzaklaştığı için hükümet çalışmalarının zorlaması gibi bir şey olmayacağından bu durum yakınlaşmanın güçlenmesine katkıda bulunacak. Bugün PJD fiili baskı altında olması nedeniyle muhalefette kalacak ve uğradığı tökezleme Partiyi yeniden yapılandırmaya itecek.” dedi.
Yoğun farklılaşma
Hareket ile PJD arasındaki ilişkinin derinliğine ve stratejisine rağmen, birden fazla istasyonda, iki organın çalışmasını karakterize eden “farklılaşmayı” daha da güçlendiren bir dizi kararla yeni işaretlerin oluştuğu görülüyor.
Tevhid ve Islah Hareketinin eski yöneticilerinden ve PJD’nin Ulusal Konsey Üyesi Muhammed el-Hilali de Partinin hacmi, siyasi etkisi, kendisine verilen görevler ve Parti işlevleri ile Hareket arasındaki çelişkilerin genişlemesinin, PJD’nin siyaset sahnesindeki büyük etkisine tâbî olduğunu söyledi.
Hilali, “Hareket ve Parti, özellikle yürütme konularında birbirinden tamamen ayrılmış durumdaydı. Hareketteki bir yönetici, bu konumda olduğu sürece partide yönetici veya temsilci gibi bir pozisyon alamaz ve Partinin alenen reklamını yapamaz.” dedi.
Yeni aşama
Yeni aşamanın söylem, semboller ve görevlerdeki farklılaşmalar üzerinden Hareketin ve Partinin çalışma tezine dayanacağını ifade eden Hilali, “Partinin siyaset sahnesindeki ağırlığı azaldıktan sonra, ayrılma nedenleri ortadan kalkacak, bu da bir sonraki aşamada Parti ile Hareket arasındaki iletişim alanlarını genişletecek ve farklılaşmanın özünü ise koruyacaktır.” dedi.
Hilali, ilişkilerin geleceğinin, en azından yakın gelecekte, özellikle İsrail’le normalleşme, kenevir ekimi ve eğitim dili konusunda Hareket ve Parti arasındaki farklılıklardan dolayı zorunlu olarak etkileneceğini de sözlerine ekledi.