Fatih Altaylı, bugünkü yazısının ‘Fiyat algımızı yitirdik’ başlıklı bölümünde, Türkiye’deki hayat pahalılığını gündemine aldı.
“Her ne kadar gündemden düşürülmüş gibi görünse de ve her ne kadar muhalefet meseleyi iktidardan daha iyi gizliyor olsa da, hayat pahalılığı alabildiğine sürüyor” diyen Altaylı şu görüşleri dile getirdi:
“Hem de izansızca.
Peynir fiyatları zaten epeydir gündemde ve tarihte ilk kez peynir fiyatı et fiyatını geçti.
Sürpriz mi!
Tabii ki değil, böyle olacağı bir yıl öncesinden biliniyordu.
Peynirdeki artış, kötü tarım politikasının sonucu bunu biliyoruz.
Aynı şey et fiyatları için de geçerli.
Ama bazı şeyler var ki izahı mümkün değil.
İş yerindeki kahve makinası için aldığımız bir kahve var mesela.
Geçen seneye kadar euro üzerinden satılıyordu. O gün euro kaç TL ise onun üzerinden TL’ye çeviriyorlardı.
Bir süredir TL üzerinden satıyorlar.
Ama euro sabit kalırken TL üzerinden fiyat düzenli olarak artıyor.
Beni en şaşırtan ise komik gelecek belki ama kabak çekirdeği fiyatı.
Alp Yalman’dan edindiğim alışkanlıkla maç izlerken kabak çekirdeği yiyorum.
Evin yakınındaki kuru yemişçiden Geçen Mart ayında 120 TL’ye aldığım bir kilo kabak çekirdeğini bir ay kadar önce 220 TL’ye aldım, birkaç gün önce 280 TL’lik etiketi gördüm ve “Yuh artık bu kadarı ayıp. Bir daha da kapınızdan girersem ayaklarım kırılsın” diyerek çıktım dükkandan.
Tamam önemli bir şey değil, genel bir tüketim maddesi değil belki ama zihniyeti gösteriyor.
Geçirme zihniyetini.
Zaten artık hiçbir şeyin fiyatı ile ilgili bir fikrimiz olamıyor.
Pahalı mı, ucuz mu, gerçek fiyatı ne olmalı bilmiyoruz.
Bir sayı yazıyorlar veya söylüyorlar.
Ödüyoruz.
Ödeme gücümüzün ötesinde ise almaktan vazgeçiyoruz.
60 yaşındayım hiç böyle bir dönem görmedim.
Kendimi hiç bu kadar kazıklanıyor hissetmedim.
Ama sorun değil.
Tahıl koridorunda etkinliğimiz çok büyük.
Zelenskiy ve Putin’le konuşabiliyoruz.
Güney sınırlarımızda başarılı harekatımız var.
F-35’ler gündemde bile değil artık ama en azından eski F-16’lar konusunda Biden bir şeyler yapabilir belki.
E daha ne olsun.
Bundan iyisi Şam’da kayısı.”